‘‘Yemek tadıcısı vardı.
Ancak Atatürk bir anlamda geleneksel bir Türk olmaktan kurtulamadı:
Yemeklerini tadan resmi bir görevli çalıştırıyordu. Kendisine hizmet eden Muhammed Mouhi, günde iki saat çalışarak yılda 15 bin dolar kazanıyordu.
Muhammed'in görevi Atatürk için hazırlanan tüm yemekler ve içeceklerin tadına iyice bakmaktı.
Bu işlem bittikten sonra yemekler bir saat kadar sıcak bir masada tutulurdu. Eğer Muhammed bu süre zarfında ölmezse, diktatör yemeğini yer, içeceğini içerdi.’’
Haberin doğruluk derecesini araştırmak, elbette
Atatürk araştırmacılarına düşer. Bununla ilgili bir yalanlama, bir düzeltme olup olmadığını da bilmiyorum.
Ben gazeteden bu ilginç cümleleri alıntıladım.
Atatürk hakkında iki farklı kitap yayımlandı:
Biri
Nuri M.Çolakoğlu'nun hazırladığı
Kasım 1938 Dünya Basınında Atatürk. Hürriyet Arşivinden dizisinde yayınlandı.
Diğeri
Can Dündar ve
Ülkem Özge Sevgililer'in hazırladığı
Mustafa Kemal Aramızda. O da
Hürriyet Arşivinden dizisinde
Doğan Kitap tarafından yayınlandı.
Çolakoğlu'nun hazırladığı kitabın başında
Çolakoğlu'nun,
Haluk Ülman'ın,
Can Dündar-Bülent Çaplı'nın yazıları yer alıyor.
Ülman'ın yazısını okuyun, çünkü
Atatürk öldüğünde, dünyadaki cepheler nasıldı, ülkelerin durumu ne haldeydi sorularına yanıt bulursunuz, bir uzmandan dönemin bütün dış politika haritasını önünüze serebilirsiniz.
Sık sık
yetmiş iki millet sözünü söyleriz, dilimize pelesenk olmuş bir sözdür.
İşte
Dünya Basınında Atatürk'teki yazılar bir ölümün ardından, duygu ve düşünce tazeliğiyle yazılmış örneklerdir.
Türkiye'yi yeniden yaratan bir lidere bakışın önemli belgeleridir bunlar. Yıllar arasından
Atatürk incelemesi yapan herkes, o günü/günleri dile getiren bu yazıları okumalıdır:
Ne var ki, bu tür kitaplar, kütüphanelerimizin vazgeçilmez belge çalışmalarıdır.
Kuşaktan kuşağa armağan edilecek bir derleme.
YAŞAYAN ATATÜRK
Mustafa Kemal Aramızda kitabının başına yazdığı
Sunuş'ta
Vuslat Doğan Sabancı, ‘‘Türkiye'nin en köklü kurumsal geçmişine sahip yayın organı olan Hürriyet Gazetesi, zengin arşiviyle de her zaman ilgi çekmiştir. Hürriyet olarak, bu zengin arşivi gün ışığına çıkarmak için sistemli bir çaba içersindeyiz’’ diyor.
Can Dündar, Önsöz'üne şöyle başlıyor:
‘‘Farkında mısınız, sivilleşti Atatürk....’’
Mustafa Kemal Aramızda
, Atatürk'ün çeşitli yerlerde, çeşitli nedenlerle yaptığı konuşmalardan, anılardan, izlenimlerden oluşuyor.
Gerçekten de bunlardan hoş bir
Atatürk portresi çıkıyor.
Atatürk'ün kişiliğine değişik bir yaklaşım.
Kasım 1938 Dünya Basınında Atatürk
THE TIMES Cesur realist
Türkiye'yi ziyaret eden çoğu Avrupalı'nın aksine bu cesur realist, renkli hayallere kapılmıyordu. Ne İstanbul'un cami ve imamları, ne Padişahın etrafındaki İttihat ve Terakki döneminde bile varolmayı sergileyen devletler, ne de saraya göz dikenler arasında tüm otoritesini yitirmiş 'kafesteki halife'yi İslam’ın kaderini tayin eden kişi olarak göstermeyi amaçlayan dincilerin hayalleri ona çekici geliyordu.
EVENING STANDARD
Hem Garibaldi, hem Cavour
'Risorgimento' döneminin İtalyan lideri gibi, yabancıları topraklarından attı ancak onlar gibi tek bir rol üstlenmedi. O hem komplocu Mazzini, hem gerilla lideri Garibaldi, hem de devlet adamı Cavour idi.
DAILY EXPRESS
Yerimi alacak binlerce insan var
Altı yıl önce, herkes gibi ölümlü olduğunu fark etti. Devrin İngiliz Büyükelçisi Sir George Clerk'e, ölümden bahsetmişti. ‘‘Ölürsem’’ demişti; ‘‘yerimi alacak binlerce insan var.’’ George diplomatik bir incelikte yanıtladı ‘‘Ekselansları, binlerce kez abartıyor.’’
THE WASHINGTON POST
Ülkesine başının çaresine bakmayı öğretti
Büyük riskleri soğukkanlılıkla kabullenme özelliği biraz da maceraya duyduğu katıksız tutkudan kaynaklanıyor ama, Kemal her zaman aldığı riskten ne gibi somut yarar sağlayabileceğini hesaplıyordu.
FRANKFURTER ZEITUNG
Hayalet hikayelerine paydos
‘‘Bizim politikamızı ne duygular ne de hayaller etkilemelidir. Bize geçmişte çok şey kaybettiren hayalet hikayelerine artık paydos. Sadece bir tek prensibi tanıyoruz: Tüm problemleri Türklerin gözünden görmek ve Türk çıkarlarını korumak.’’ O arkasında büyük ama içinde hálá gerçekleştirilmesi gereken bir çok ödevi barındıran bir miras bırakıyor.
KATHİMERİNİ
Kemal Türkiye'nin babası
Türkiye, dağları delmeli, en derinlerde bile olsa, arayıp bulacağı en değerli taştan, Kemal Atatürk'ün heykelini yapmalıdır. Çünkü Türkiye, dost-düşman herkesin kıskandığı, hayran kaldığı bir insana sahip olma şansına kavuşmuştu. Onun ölümü, bütün dünya uygarlığı için büyük bir kayıptır.
MUSTAFA KEMAL ARAMIZDA TEK KOLLU HAYALETBirkaç ses, benim de şiir okumamı istedi. Kendisi de emir buyurdular. Küçük cep defterimi çıkardım. Orada beğendiğim şiirler yazılıdır. Bilmem neden Názım Hikmet'in ‘‘Kırk Haramilerin Esiri’’ isimli manzumesini okuyorum.
Dikkatli dikkatli dinledi ve manzume bitince ne beğenmek ne beğenmemek, dakikalarca ve dakikalarca dalıp gitti. Anadolu kıyamının ilk zamanlarını sembolleştiren o manzumede vatanı temsil eden kahramanın bir kolu kesilir ve cellat öteki kolu da kesmek isterken balta birdenbire esirin elinde parıldar. Şef'in gözleri, belli, tek kollu o hayalete dalmıştı.
Tek kollu hayalet!..
Yahut ülke ülke parçalanan vatan...
Neleri ve neleri düşünüyor?
Belki daha üç-dört gün evvel ‘‘Kırk asırlık Türk yurdu’’ dediği ve karşı sahilden dağlarının silüeti görünen Antakya'yı, belki doğduğu Selanik'i, belki o kadar iyi bildiği Türk Rumeli'yi belki...
Keşke okumasaydım.
(İsmail Habib Sevük)
İZMİR'DE OLMAZDI
‘‘Şapka giymek için neden Anadolu'nun en çok bağnaz görünen bir bölgesini seçtiğini sormuştum. Dedi ki:
- O tarafa ilk defa gidiyorum. Halk o kadar beni görmek merakındaydı ki, başımda ne ile görse öyle kabul edecekti. İzmir tarafına gitseydim, yalnız şapka görürlerdi.’’
(Falih Rıfkı Atay)DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİÖnce Çizgi Vardı - Çizgide 60. Yıl
Turhan SelçukCumhuriyet Kitapları
Portreler
Lütfi ÖzkökDünya Kitap
Ölümün Yakasına İliştirilmiş Hayatlar
Coşkun AralAlkım
Nietzsche'nin Son Rüyası
Joachim Köhler - Çeviren: Aysal BoraDoğan Kitap
Da Vinci Şifresi
Dan Brown - Çev. Petek DemirAltın Kitaplar