Paylaş
Kanuni Hüsnü Anıl ölmüş. Bir gazetede bir paragraflık haber. Ben Cüneyd Orhon'dan kopyalamak için saz eseri notaları almaya gittiğim 1955-56 yıllarında İstanbul Radyosu'nun stüdyolarında onu epeyce dinledim.
Mualla Mukadder'e eşlik ettiği kayıtlarda Türk müziğinin güzel melodilerini, saz eserlerini icra etmişti.
Arkadakiler, mutfaktakiler, başarıların gizli mimarları...
Onların ölümüne her zaman daha çok üzüldüm. Başkaları zirveye tırmanırken onlara omuz verenlerin çabuk unutuluşunu bir türlü kabul edemedim.
Bugün hala plaklarını dinlediğimiz, seslerine hayran olduğumuz ses sanatçılarının ardındaki saz sanatçılarının kayıtları elimizde değil.
Hatta toplu fotoğraflarda adları yazılmaz, çünkü tanıyanlar da onlarla birlikte meslekten ve hayattan çekildikleri için.
Bir çok eski taş plağın etiketinde Odeon saz heyeti diye yazılır, adları önemli değildir. Solistttir aslolan.
Bütün saz heyeti, o solistin başarısı için çırpınır, tek falsoları onun solistlik serüvenini noktalayabilir. Sorumlulukları ağır ama varlıkları önemli değildir. Yaşarken hepsine fazlasıyla para ödenir, solistin başarısı için onlara dil dökülür, sonrası pek hatırlanmaz.
Hüsnü Anıl da meslektaşlarının ortak kaderini bölüşüyor.
Belli bir yaşın üstündekiler saz sanatçılarının ustalarını, virtüözleri hatırlar. Nubar Tekyay ile Ercüment Batanay'ın birlikte seslendirdikleri saz eserlerini, Sadi Işılay, Yorgo Bacanos, Mesut Cemil'in gene enstrümental müziğimizin en iyi icralarını, Feyzi Aslangil'in piyanoda saz eserlerini çalışını hatırlarım. Nevzad Atlığ'ın çabasıyla İzzettin Ökte kaseti çıktı. Oysa İzzettin Ökte ile Vecihe Daryal'ın birlikte icra ettikleri saz eserleri neden CD'ye çekilmez.
Refik Fersan, Fahire Fersan, Şerif Muhittin Targan, Halil Aksoy, Hakkı Derman, Cüneyd Orhon, Şerif İçli, Şükrü Tunar.
Hangisini dinlemek istersiniz. Hatırlamazsınız ki dinleme isteği uyansın. CD'leri, kasetleri çıktığında bu istek uyanır.
*
BEN orkestrada çalanların da ardından hiç bir şey yazılmayışını, sadece orkestradaki üye arkadaşlarının onu andıklarını düşünüyorum.
Hepsi bir bütünü oluştururlar, bütün varken parçaların hiç mi önemi yok.
Ortak güzellikler neden bir şefte odaklanıyor. Neden sadece övgüleri bir solist topluyor.
Haldun Taner'in dediği gibi liderlerden, solistlerden, şeflerden öte herkes onlara mı hizmet ediyor.
Konçinalar hikayesi iskambilin değil de, hayatın bir oyunu mu?
Ben ömrüm boyunca mutfaktakileri tanımak, onlara da övgülerimi sunmak istedim. Masada bir yemeğin lezzetini damağımda hissederken, ateş karşısında alınları yananları düşledim.
Bir gazetenin köşe yazısını okurken, onu güzel yerleştiren, daha çok okunmasını sağlayan çalışanları hatırladım.
*
NE yapacaksınız, sanat bencillik istiyor.
Paylaş