Paylaş
Türkiye’nin, dünyanın, uzak diyarların bir kâğıt üstündeki adları, kentleri, özellikleri.
Benim çocukluğumda Faik Sabri Duran’ın atlasları alınır, onlara bakılırdı.
Önümde eşsiz bir kitap duruyor: İstanbul Haritaları. Ayşe Yetişkin Kubilay’ın hazırladığı kitaptaki 100 harita 1422-1922 arasındaki zaman dilimini kapsıyor.
Haritalara baktıkça, İstanbul’un çeşitli dönemlerini birbiri ardına görebiliyorsunuz. Hiç kuşkusuz bunları izlerken, insan öğesinin de izdüşümünü dikkatli bir okur fark eder. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti yılı için gerçekten önemli bir çalışma. İstanbul’un coğrafyasını, tarihini bilmeden, birçok çalışmayı yerli yerine oturtmak mümkün değildir.
İlber Ortaylı, Haritacılığın Gelişimi ve İstanbul yazısında haritanın önemini belirttikten sonra kısaca kitabın özelliğine de değiniyor:
“Harita hiç şüphesiz bire bir modeldir. Ve harita tekamül eder... Bu tekamül bir yerde tarihin kendisidir. Yerküreyi ve çevremizi ayrıntılarla keşfin tarihidir.
İstanbul Haritaları 1422-1922, Rönesans’ın en parlak devrinden başlıyor. Şimdi Yunanistan’da yaşayan eski bir hemşehrimizin; Nick Adjemoglu’nun koleksiyonu başta olmak üzere, en mutena 100 İstanbul haritası seçilmiş ve bu kitap hazırlanmış.(...) Buradaki haritalar, Avrupa’nın Osmanlı’yı görme şekilleri hakkında da bilgi veriyor.”
Ayşe Yetişkin Kubilay kitabın serüvenini yazarken, kendi hislerini de çok güzel ifade etmiş:
“Yeryüzünün belki de en şairane kentinin; İstanbul’un kitabını hazırlayacaktım. Önümde, bugüne kadar gördüğüm en kapsamlı İstanbul haritaları koleksiyonu, yirmi yıllık tutkum ve ben... Çağlara, imparatorluklara, akımlara, sokaklarında yaşayan insanlara direnen, kimi zaman meydan okuyan ve sonsuzluğa yürüyen bir kenti anlatacaktım. İstanbul’un 500 yılını bir kitaba sığdıracaktım... Ama yalnız değildim; dünya kartografya tarihine yön vermiş haritacıları kılavuz alacak, İstanbul’u tarihin en ünlü gezginleriyle dolaşacaktım. (...)
Bu, belki de hayatımın en etkileyici yolculuğuydu...”
Stephanes Yerasimos, İstanbul bir tarihtir’de İstanbul’un özelliğini ve kendine özgülüğünü güzel bir yazıyla kaleme almış. Onun da dediği gibi; “Konstantinapolis’i fetheden olmadı aslında; sadece imparatorluk bayrağı el değiştirdi.”
Haritaların altındaki veya takip eden sayfalarında yer alan yazılarla; haritayı hazırlayanın hakkında, dönem hakkında önemli bilgileri vererek, haritaların daha iyi anlaşımasanı ve okunmasını, yüzyıllar arasındaki değişim bağının kurulmasını sağlıyor.
İstanbul Haritaları’na bakarak yüzyılları içeren bir geziye çıkabilirsiniz, yaşadığınız kentin güzelliklerini bir kez daha keşfedebilirsiniz. Bu, belki de sizin de hayatınızın en etkileyici yolculuğu olacak.
Bu güzel projenin yönetmeni: Yalçın Balcı ile Ekber And.
Hoşuma giden haritalar oldu, bunlardan biri İstanbul’da bir evi gösteren harita, diğeri de İstanbul’un camileri haritası. Değişik dönemlerde, değişik yıllardaki İstanbul’u haritada görmek, bu şehri daha çok sevmem için bir neden.
Çünkü herkes yaşadığı kentin bütün özelliklerini bilmeli, öğrenmeli.
Haritalar benim için önemli çağrışım listeleridir.
Özellikle filmlerden edindiğim harita kavramının bendeki izlerinden söz etmeliyim.
Serüven filmlerinde genellikle kayıp bir haritanın peşine düşülür ya da haritadan yola çıkarak kutsal kente, defineye varılır, kayıp bir medeniyete yahut büyük bir hayal kırıklığına ulaşılır.
Büyük usta Sait Faik Abasıyanık’ın Haritada Bir Nokta öyküsünden bir bölüm, haritanın zevkine varmak için yeter de artar bile:
“Çocukluğumdan beri ne zaman haritaya baksam, gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilayet, havali isimlerinden hemen mavi sahile kayar... Robenson Kruzo’yu okumuşumdur herhalde, unuttum gitti. Onun zoruyla mavi boyaların ustunda bir garip ada ismi okuyunca hülyaya daldığımı sanmıyorum. Romanlar yüzünden adaları sevdiğimi pek ummuyorum ama belki de o yüzdendir. Haritada ada görmeyeyim. İçimdeki dostluklar, sevgiler, bir karıncalanmadır başlayıverir. (...)
Yatak odama bir tane asmışımdır; geceleyin yatmadan evvel okuduğum kitaba inanmazsam, canım sıkılır da gözümü kitaptan kaldırırsam haritaya gözüm ilişsin diye. Haritayı görünce bir nokta ada, ada görünce de hemen fırtınaları, rüzgârları, uğultuları, köpekbalıklarını sonra birdenbire adanın namuslu insanlarını hatırlayıveririm.”
Petrus Gyllius’un sözünü hatırlatmak istiyorum: “Diğer bütün kentler ölümlüdür ama Constantinopoleos, sanırım, insanlar varoldukça yaşayacaktır.”
İstanbul’la ilgili ve onun 500 yılını haritalardan anlatan etkileyici bir kitap.
Evnizin kitaplığında bulunmalı, meraklısı için bulunmaz bir kitap.
İstanbul Haritaları,
1422-1922,
Ayşe Yetişkin Kubilay,
Denizler Kitabevi
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Julia Pardoe Sultanlar Şehri İstanbul İş Bankası Kültür Yay
Doğan Özlem Tarih Felsefesi Say
Joseph Conrad Üç Deniz Öyküsü Can Yayınları
Samih Rifat Çocuğu Anlat Bana YKY
A.Akpınar-G.Bakay-H.Dedehayır Kadın ve Mekân Türkuvaz Kitap
Paylaş