Yeşil görünen her şey çevre dostu değildir

Dikkat GreenWashing* çıkabilir

Haberin Devamı

İNSANLARIN çevre konusunda hassasiyeti arttıkça, markalar ve şirketler için çevre dostu görünmek gittikçe daha önemli hale gelmeye başladı. Ancak firmaların “yeşil oldukları” iddiaları her zaman gerçeği yansıtmıyor.
Birçok şirket bazen bir markayı, aslında öyle olmadığı halde; çevre dostu, sürdürülebilir ya da yeşil olarak nitelendirip, tüketicileri yanıltabiliyor ve seçimlerinin dünyaya zarar vermediğine inandırabiliyor.
“Greenwashing/Yeşil aklama”, bir şirketin çevreye daha az olumsuz etki yaratmak için harcadığı bütçenin, kamuoyunu çevreci olduğuna ikna etmek için yaptığı reklam ve pazarlamaya harcadığı bütçeden daha az olduğu durumları anlatmak için kullanılan bir terim olarak karşımıza çıkıyor. Yani bir şirketin, kamu tarafından çevre dostu ve dünyaya karşı sorumluluklarının bilincinde olduğunu göstermek amacıyla kullandığı bir taktik!
*
Greenwashing’ kısaca “yanıltıcı çevreci vaatler ve mesajlar” olarak tanımlanabilir. Bu kavram ilk kez 1986’da Jay Westerfield tarafından kullanılmıştır. Bazı otellerin, konuklarına banyo havlularını çevreye olan etkilerini azaltmak için tekrar kullanmayı önerirken aslında başka hiçbir adım atmadıklarını ve asıl amaçlarının çamaşır yıkama masrafını azaltmak olduğunu görünce oluşturmuştur. Aslında burada yapılan tüketicilerin hassasiyetlerini bir pazarlama aracına dönüştürmek ve satışları arttırmak ile sınırlı kalıyor.
Ne yazık ki günümüzde baktığımızda hiç de doğa dostu olmayan şirketlerin bunu bir reklam unsuru olarak kullandıklarını görüyoruz.
*
Çevreci olmak ve sürdürülebilirliğe önem vermek bir süreçtir.
Bir başka deyişle, “Ürünlerimiz %100 çevreci, %100 yeşil, %100 doğa dostu” diyerek yanıltıcı olmak yerine “Ürünümüz daha yeşil, daha çevre dostu” mesajı vermek en doğru stratejidir. Tüketiciler şeffaf bilgiye her platformdan ulaşabilmelidir.
Greenwashing günlük hayatta karşımıza pek çok farklı şekilde çıkabilir; bilinçli ve dikkatli olmadığımız takdirde gözümüzden kolaylıkla kaçabilir. Ulaşım, moda, gıda, ambalaj gibi pekçok sektörde bu durum ile karşılaşabiliriz.
*
- Örneğin; %100 doğal içerikli bir cilt bakım ürününün içerik listesine baktığınızda ve sülfatlar ile petrol türevlerin yer alması...
- Çevre dostu demese bile ürünün ismi, amblemi, ambalajı, reklamı, afişi gibi tüketicilere ekolojik duyarlılığı ve doğalı anımsatarak algınızı yönetebilir. Örneğin, arka planına sık ağaçlarla kaplı bir orman fotoğrafı olan, ambalajı yeşil nane yapraklarıyla süslenmiş bir sakız reklamı gibi...
- Dünyanın en büyük plastik atık üreticisi olan bir içecek markasının, kendisine ait başka bir marka adı altında cam şişelerde organik sebze ve meyve suyu satması...
- Bir firmanın ağaç dikme ve deniz/okyanus temizleme gibi ekolojik çalışmalara yatırım yaparak çevre sorunlarına duyarsız kalmadıklarını kanıtlamaya çalışması... Halbuki firmanın ürünlerinin ya da üretim yönteminin çevreye ne kadar zarar vermekte olduğundan hiç bahsedilmiyor.
- Diğer bir taktik, kendisi ve üretim yöntemleri ile doğaya zarar veren ürünlerin yanında ek olarak çevre dostu ürünler de üretip piyasaya sunmaktır. Örneğin, su kaynaklarını kirlettiği bilinen bir tekstil markasının geri dönüştürülmüş ipliklerden üretilmiş sürdürülebilir olduğunu belirttiği bir koleksiyon sunması...
- Karbonu hapsetmesi için milyonlarca ağaç dikeceğini söyleyen bankaların fosil yakıt yatırımlarını fonlaması...

Haberin Devamı

KARBON DENGELEME KONUSUNA DİKKAT EDİN

Haberin Devamı

BİR hükümet, şirket ya da birey kendi salımlarını dengelemek için, atmosferden, salımlarına eşit miktarda sera gazı giderimi yapmaya çalışabiliyor. “Karbon off-setleri” olarak bilinen bu giderimleri içeren sürece karbon dengeleme deniyor.
Ancak bu sürecin salımları azaltarak problemi çözmek yerine, sorunu göz ardı etmeye yönlendiriyor.
Greenwashing’den korunmak için bilinçli bir tüketici olmalı ve etiket okumaya/içerik incelemeye dikkat etmeliyiz. Satın alacağımız ürünlerin üretim yerlerine bakabilir, içerik listelerinde toksik kimyasallar ve petrol türevleri (plastik materyaller) var mı kontrol edebiliriz. Sertifikalandırma yapılmış mı, belgelerin izlenebilirliği sağlanabiliyor mu gibi araştırmalar yapabiliriz. Şüphe duyduğunuz ürünler/hizmetler ve şirketler hakkında ilgili makamları bilgilendirerek sürece katkı koymayı da görev bilmeliyiz.
Sürdürülebilir gelecek için, -mış gibi göstermelik aksiyonlara değil, gerçekçi ve kalıcı çözümler üretmeye ve uygulamaya ihtiyacımız olduğunu unutmayalım...
Taahhütlere değil artık eylemlere ihtiyacımız var!

Haberin Devamı

* GreenWashing (Yeşille aklama/boyama)

Yazarın Tüm Yazıları