Paylaş
Tıp fakültesinde okuyanlar bilir; şöyle bir söz vardır: “Tıp fakültelerinden çok az doktor çıkar. Bir bakarsınız bir kısmı sanatçı, bir kısmı çiftçi olmuş.”
İşte biz hekimlerin hayatını aslında tıp fakültesine girmekten çok uzmanlık sınavında seçtiğimiz bölüm ve sonrasında mesleğimize ne şekilde devam ettiğimiz belirliyor.
Bu nedenle bir kısmımız fakültede akademik hayata devam ederken, bir kısmımız da başka yerlerde mesleğimizi yapmaya çalışıyoruz.
Bu mesleği icra edenler arasında Dr. Özlem Cankurtaran bana hep güç veren bir kadın olmuştur. Neden mi? Anlatayım...
Cerrahi asistanlık çok zordur. Özellikle bir kadın açısından. Tamam, mental olarak tabii ki erkek meslektaşlarınızdan bir farkınız yoktur. Ancak fiziki olarak onlarla yarışmak sizi zorlar.
Nöbetler, nöbet sonrası hastaneden çıkmadan girdiğiniz ameliyatlar ve yapmak zorunda olduğunuz klinik işlerinizin yanında okumanız, yazmanız ve yetiştirmeniz gereken binlerce ödeviniz vardır.
İşin ilginç tarafı; asistanlık dönemi hepimizin en genç yaşta olduğu, kafamızda kavak yellerinin estiği, yaşıtlarımızın ise çoğunun iş hayatına başlayıp para kazandığı, evlendiği, yavaş yavaş çoluk çocuğa karıştığı ve bir kısmının da eğlenceli bir hayat sürdüğü dönemdir.
HER ŞEY PERİ MASALI GİBİYDİ
Tam bu zamanlarda Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin en yoğun bölümlerinden göğüs cerrahisinde dillere destan güzelliğiyle asistanlığa başlayan Dr. Özlem Cankurtaran, gün aşırı nöbet tutarak 5 yıllık asistanlığını tamamlamak üzereyken Türkiye’nin en güzel iş insanlarından Cüneyt Cankurtaran’la tanışır.
Cüneyt Cankurtaran, Dr. Özlem’le evlenmek ister. Adamın “Ben senin güzelliğine ve çalışkanlığına hayran oldum” sözleriyle, “Aa ben güzelmişim, çalışmaktan unutmuşum!” diyen bu kadın cerrahın peri masalı başlar.
Her şey, Dr. Özlem Cankurtaran’ın hayalindeki gibidir. Kendisi gibi yoğun çalışan, aynı zamanda yaşamayı seven hayat arkadaşıyla istediği gibi bir yaşam sürebileceğini düşünmektedir. Ancak kısa süre sonra, hayatta hiçbir şeyin istenildiği gibi olmadığını anlar...
Tam evlenme arifesinde ciddi bir rahatsızlığı ortaya çıkar. 2 yıla yakın Amerika’da tedavi görür. Bu süreçte sevdiği adamla da evlenir. Ancak sınavlarına gece gündüz çalıştığı, uzmanlığını almak için yorgun günler geçirdiği cerrahiye ara vermek zorunda kalır.
Dr. Özlem’in iyileşmesinden çok kısa bir süre sonra bu defa sevgili eşi rahatsızlanır. Yaklaşık 10 yıldır evine kurduğu yoğum bakım ünitesiyle eşini yaşatmaya çalışan Dr. Özlem Cankurtaran, bu yıl ciddi bir hastalık daha atlattı. Ve bize bir kez daha örnek oldu.
“Şartlar ne olursa olsun biz güçlü ve mutlu kadınlar olarak önce kendimizi, sonra ailemizi ve sonra da tüm dünyayı güzelleştireceğiz” diyen Dr. Özlem Cankurtaran’a hakkında merak ettiklerimi sordum. İşte yanıtları...
Hiçbir zaman
acıdan beslenmedim
◊ Güne nasıl başlarsın?
- Güne iyi ve enerjik başlarım. Çünkü kendini şartlandırmanın önemli olduğuna inanırım. Birçok olumsuzluk etrafımızda olabilir ama mutlu olmak ya da olmaya gayret etmek bizi iyi hissettirir ve hayatlarımız kolaylaştırır.
◊ Gün içinde en büyük enerji kaynağın nedir?
- Biliyorsun eşim bir süredir rahatsız. Onun iyi olması beni ayakta tutan temel şey. Onun dışında bütün ailemin iyi olduğunu bilmek bana enerji verir. Bütün gün telefonum hiç durmaz. Hastalarıma, dostlarıma yardımcı olabilmek de bana müthiş bir haz verir.
◊ Annenden öğrendiğin en faydalı güzellik tüyosu nedir?
- Annem enerjisi çok yüksek bir kadındır. Ondan öğrendiğim temel şey şu; bir kadının güçlü ve kendine yeten biri olması onu güzelleştirir. Sonrası cilt temizliği ve cildi nemli tutmak. Ama tekrar altını çizmek istiyorum ki aslolan, etrafa yaydığımız enerji ve ışık.
HİÇ SİGARA İÇMEMİŞ OLMAM TEDAVİYİ KOLAYLAŞTIRDI
◊ Sağlığın için neler yapıyorsun?
- Temel sağlık prensiplerine dikkat ediyorum. Buna rağmen iki büyük rahatsızlık geçirdim. Fakat hiç sigara içmemiş olmam ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmem tedavi sürecimi kolaylaştırdı. O yüzden herkese şunu öneririm; sağlıklı beslenme ve egzersizlerle çevresel etkenleri kontrol altına alabiliriz. Sigara ve diğer tütün ürünlerinden uzak durmalıyız. Temiz yiyecekler tüketmeliyiz.
◊ Cildine nasıl bakıyorsun?
- İyi bakıyorum. Daha doğrusu sen bakıyorsun cildime. O yüzden çok rahatım ama ben de cildimin temizliğine ve nemli olmasına dikkat ediyorum.
HAYAT PLANLADIĞINIZ
GİBİ GİTMİYOR
◊ Ne kadar sağlıklı olursak olalım, mutlu hissetmemiz önemli. Senin mutluluk tanımın nedir?
- Ben mutluluğun bir tercih olduğunu düşünüyorum. Acı tatlı birçok anı biriktiriyoruz. Hangisinden besleneceğimizi biz seçiyoruz. Beynimizden mutluluk hormonları salgılıyoruz. Hayata bezgin ve olumsuz bakarsak, vücudumuz da bize yardımcı olmuyor. O nedenle mutlu olmayı öğrenmemiz bize daha konforlu ve sağlıklı bir hayat sağlıyor.
◊ Biraz da neler yaptığını konuşalım. Pandemi sürecinde hayatında neler değişti? Bir kadın cerrah olarak zor işleri başaran kadınlar hakkında ne düşünüyorsun? “Hem çocuk hem kariyer yaparım” diyenlerden misin? Son eklemek istediğim sorum da; hayat hiçbirimiz için toz pembe olmadı ve olmayacak. Sen hayata ve estetiğe nasıl bakıyorsun? Ne bekliyorsun yarınlardan?
- Ben bir akciğer cerrahı olarak yetiştim ve cerrahiden çok keyif aldım. Asistanlık dönemim çok güzel geçti. O zaman tanıştığım arkadaşlarımla hiç kopmadık.
Hayat her zaman planladığınız gibi gitmiyor. 29 yaşında ciddi bir kemik rahatsızlığı geçirdim ve büyük ameliyatlardan sonra koltuk değnekleriyle yürümek zorunda kaldım.
Mesleğimi uzun zaman sürdüremedim. Fakat çalışmaya devam ettim. Artık ameliyat yapmıyorum ama hastalarımın ve danışanlarımın sağlık yönetimlerini yapıyorum. Bu da çok aktif ve enerjik bir iş. Aynı zamanda çok sosyal bir iş. Bu dinamizmi de çok seviyorum.
Gençlik yıllarımda yüzüme hiçbir uygulama yapmadım. 40 yaş sonrasında botoks yaptırmaya başladım. 2 sene önce de göz kapaklarımı aldırdım. Çünkü göz kapağım çok düşmüştü ve beni çok yorgun gösteriyordu. Ne kadar kolay bir operasyon olduğunu görünce keşke daha önce yaptırsaydım diye düşündüm.
ŞANSI VE ŞANSSIZLIĞI
BİR ARADA YAŞADIM
◊ Nasıl yaş almak istiyorsun? Seni 80’lerine geldiğinde nasıl göreceğiz?
- Genç yaşlanmak istiyorum. Aynada gördüğüm yüz beni mutsuz etmesin istiyorum. Estetiğe hiç karşı değilim. Yaşlandıkça bazı dokunuşların gerektiğine inanıyorum. Her şey kendini iyi hissetmekle başlar. Yaşımız küçük görünsün istiyoruz hepimiz. Bunu da doğru estetik müdahalelerle sağlayabiliriz.
◊ Hem hastalık atlatan genç bir kadın, hem bir hasta yakını hem de çok yoğun çalışan bir kadın olarak; hayat felsefemiz, hayata bakışımız, hastalıklara karşı tutumumuz için önerin neler olur?
- Ben şansı ve şanssızlığı bir arada yaşadım hep. Müthiş bir ailem var ve çok güzel bir çocukluk geçirdim. Sonrası büyük bir aşk ve büyük bir hastalık. Ben iyileştim derken eşimin rahatsızlığı ortaya çıktı. Her şey ardı ardına geldi.
Fakat ben hep iyi ve şanslı olan taraftan beslendim, hiçbir zaman acıdan beslenmedim. O yüzden hayatımı mutlu geçiriyorum.
Eşimin rahatsızlığına ne kadar üzüldüğümü biliyorsun. Ancak yanımda ve nefesi var diye Allah’a çok şükrediyorum. Ailemin varlığı ve sağlığına şükrediyorum.
Kendim hastalandığımda iyi olacağım diye inandım ve oldum da. O yüzden mutluluk bir tercihtir ve lütfen onu seçin diyorum.
Paylaş