Paylaş
1975 yılından bu yana yaklaşık 50 yıldır, Dünya Kadınlar Günü tüm dünya genelinde kutlanıyor. 8 Mart yaklaştıkça her gün konuşulan, sonuca ulaşması gereken konular gündeme gelir ve sonrasında tüm sorunlar dondurulur. Oysaki geldiğimiz noktada daha da hissedilir hale gelen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çözümü için toplumun tüm kademelerinin elini taşın altına koyması gerekir.
Ancak bu sorunlar toplumun geneli tarafından kabul edilmediğinden çözüm için de sadece kadınların çoğunlukta olduğu örgütlenmeler çaba sarf ediyor. Bu da çözüme giden yolda maalesef sonuca varmayı zorlaştırıyor.
Dünya, kadın toplumda aktif
oldukça daha güzelleşecek
İletişim çağında yaşıyoruz. Artık bilgiye ulaşmak, eğitim almak, hayata dahil olmak geçmişe nazaran daha kolay. Buna rağmen 2021 yılı istatistiklerine göre ülkemizde 3 milyona yakın kadın okuma-yazma bilmiyor. Kadınlarımız, kızlarımız ancak okuyarak gelişir ve ayakta durabilir. Bu rakamı el birliği ile düşürebilir, topluma katılmalarını sağlayabiliriz. Sadece bu da değil, nüfusunun yaklaşık yarısı kadınlardan oluşan bir ülkede Meclis’te temsiliyet oranı yüzde 17 civarlarında.
İstihdam rakamlarına bakıldığında ise kadın istihdamının erkeklerin yarısı kadar olduğunu görüyoruz. Ne kadar üzücü değil mi? Tüm bu rakamlar bize baş tacı ettiğimiz annelerimizin, kadınlarımızın hayatlarını birçok sebepten dolayı evlerinin dört duvarı arasında geçirdiğini anlatıyor.
17 Şubat 1926’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile kadınlara istedikleri meslekleri seçebilme hakkı tanındığı gibi miras, boşanma gibi konularda kadın erkek eşitliği sağlandı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan reformlarla Türk kadını, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinden önce boşanma hakkında, seçme seçilme, eğitim, meslek seçimi, kamu görevleri yapma haklarına kavuştu. Aslında bu zamanda tek yapılması gereken bizlere sağlanmış bu hakları geliştirerek ve günümüze uyarlayarak daha sağlam ayakta durmayı başarmak.
Yine belirtmek isterim ki Medeni Kanun’un kabul edilmesiyle özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından kadınlar, erkeklerle eşit yurttaş olma hakkını kazandı; evlenme, boşanma, mirastan eşit pay alma gibi konularda Türk kadınının hakları güvence altına alındı.
Bu yazdıklarımı alt alta koyduğumuzda görüyoruz ki kadınlarımızın hayatın içinde aktif olması, korunması ve eşit vatandaş olması için Mustafa Kemal Atatürk gerekli zemini bizlere hazırlamış. Bizlerin yapması gereken ise bu yoldan giderek özellikle kız çocuklarımızı okutmak. Sonrasında meslek edinmelerini sağlayarak kadınları hakları konusunda bilinçlendirmek.
8 Mart Kadınlar Günü ancak kadınlarımızın yüzü güldüğünde, sözü geçtiğinde daha anlamlı. Bu yıl umarım bu konuda milat olur, kötü haberler almadığımız, kadınlarımız için umutlanacağımız, mutlu olacağımız ve kutlamalarımızı yürekten yapabileceğimiz yılların başlangıcı olur. Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun.
Paylaş