Paylaş
Değerli okuyucularım, cildimiz ve bedenimiz esasında yılın 12 ayında bakım ister. Bu bakımları da mevsimine göre düzenlemek, gerektiğinde ilave ürünlerle, protokollerle desteklemek; tedavileri cildin durumuna göre gözden geçirip uygulamaları belirlemek gerekir.
Yani doğanın döngüsü cildimizin bakımında belirleyici unsur diyebilirim.
Bu döngüyü planlarken cildimizin nefes alıp kendini yenilemesine de destek olmamız gerekir. Bu da bildiğiniz üzere yaklaşık 1 aylık sürece karşılık gelir.
Bunu taze ve canlı bir cilde sahip olmak için değil, cildimizin altyapısını sağlamlaştırarak lekelerin, ince çizgilerin, kırışıklıkların vaktinden önce oluşmasını engellemek ve hatta 30’lu, 40’lı yaşlardan sonra da zamansız bir cilt elde etmek için yapmalıyız.
CİLT BAKIMI MEŞAKKATLİ İŞ
Zamansız kelimesi kimilerine itici gelebilir, burada zamansızı “yaşının iyisi bir cilde sahip olmak” diye nitelendirebiliriz.
Yaş konusuna değinince belirtmek istediğim bir nokta daha var; cildi desteklerken tek faktör mevsimler ve hava durumu olmuyor. Cildin durumunu incelerken yaş, cilt yapısı gibi faktörleri de göz önünde bulunduruyoruz. Böylece cilt için yol haritasını oluşturup, protokolü uygulamaya koyabiliyoruz.
Daha önceki zamanlarda farklı yaş aralıklarında cildimiz için neler yapılması gerektiğini sizlere anlatmıştım. Hatta birçok yazımda mevsimlere göre önerilerde de bulunmuştum.
Artık yeni nesil cilt bakımlarının, nem aşılarının mevsim geçişlerinde cildimizi korumak için ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz.
Cilt bakımı, cildin tazeliğini koruması, canlı ve sağlıklı görünmesi sağlamak meşakkatli bir iş ve alışkanlık.
Arada yaptırdığınız bakım cildinizi ancak parlatır, nefes aldırtır ama bu bakım süreklilik arz etmezse cildi yenilemeye yönelik bir adım atmış olmazsınız.
Bakımlar, haute couture terzi işi gibidir
Kimi zaman danışanlarımız, çok methini duydukları bir bakımla ya da kremle ilgili fikrimizi soruyor. Bir bakım ya da krem, herkeste aynı etkiyi yaratmaz, hatta bazılarına iyi bile gelmeyebilir. Dolayısıyla kulaktan dolma bilgilerle cildinizi kimseye emanet etmeyin.
Cilt analizi yaptırıp cildinizin ihtiyacı olan elementleri belirledikten sonra kendinizi bir uzmana emanet etmenizi öneririm.
Patentli içerikler, onaylı ürünlerle bakım yaptırmaya özen gösterin ve özellikle sosyal medyada karşınıza çıkan reklamlara itibar etmeyin.
Bakım kesinlikle kişiye özel planlanmalı ve uygulanmalıdır. Seans aralığı ve sayısı cildin durumuna göre belirlenmelidir.
Değerli okuyucularım cildimiz bize özel, burası bir gerçek. Bazen bir ünlünün ya da arkadaşınızın cildindeki ışıltı merak konunuz olabilir.
Sigara içmeyen, alkol tüketmeyen, sağlıklı beslenip su tüketimine dikkat eden ve egzersizi de ihmal etmeyen bir kişi ile bunun tam aksi alışkanlıklara sahip birinin cildi arasındaki farkı da yazmadan geçmek istemedim. “Yapanla yapmayan bir mi?” diye sormak isterim sizlere. Bizlerin en büyük yardımcısı sizlersiniz, sizin kendinize gösterdiğiniz ihtimam bizim işimizi kolaylaştırıyor.
Cildimiz için her zaman daha fazlasına ihtiyaç duyabiliriz. Gerekli ve yeterli bakımla cildimizi kapatıcılara, fondötenlere boğmadan taze ve canlı bir görünüme sahip olabiliriz. Sadece bir ruj ve rimelle günü geceye davetlere bağlayabiliriz.
Yazımı bitirmeden önce son bir noktaya değinmek isterim:
Bahar geldi. Güneşten korunmak için SPF koruma içeren nemlendiricileri bir uzman desteğiyle kullanmaya başlama zamanı.
Bizlere göre yılın 12 ayı koruma faktörlü nemlendirici kullanmak gerekir, ancak ara verdiyseniz hatırlatma yaparak yazımı bitirmek isterim.
Sağlıkla kalın.
Paylaş