Paylaş
Birçok CHP’li “Ne olur, İnce zorlar mı” diye soruyordu. Anlaşılan İnce’nin medyadaki ve salonun çevresindeki pankartlardaki görünürlüğü, partide ‘acaba’ sorusunu yaratmıştı. Partililerdeki bu merak, salonun orta yerindeki delegelerde pek yok gibiydi. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerden gelen delegeler Kılıçdaroğlu’nu açıktan destekliyor görünüyordu. Belli ki kurultay, İstanbul başta olmak üzere büyük illerin kongrelerinde bitmişti. Salona ilk Muharrem İnce geldi. Kılıçdaroğlu’nun tribünleri selamlaması için hazırlanan yüksek yoldan eşiyle yürüyerek partilileri selamladı. Beş on dakika sonra aynı yolda Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Hanım karanfiller atarak yürürken, yan tribünlerin bir tarafında başlayıp diğer tarafında biten bir pankart açıldı. Pankartta Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafı ve “İstanbul İl Örgütü” yazısı vardı. İnce geçerken pek heyecan yapmayan delegeler, Kılıçdaroğlu girince rengini belli etmişti.
Kılıçdaroğlu’nun konuşması, genel başkan olduğu 2010’dan beri yaptığı konuşmalardan çok farklı değildi. Kendisini “Camdan konuşmam” diye bağladığı için kağıda yazılı notlar üzerinden konuşuyordu. Halkın temel sorunlarına değinerek geleceğe dair vaatlerini sıralıyordu. Rakibi İnce ise yine her zaman olduğu gibi iyi ‘eleştiri cümleleri’ kuruyordu. Hem CHP’yi hem AK Parti’yi hedef alıyordu. ‘Kılıçdaroğlu ile İnce’nin konuşmalarındaki temel fark neydi’ diye sorarsanız, tereddüt etmeden ‘derinlik’ derdim. Kılıçdaroğlu’nun bazı cümlelerini anlamak için filozof olmak gerekirken, İnce ‘popüler’ bir dili tercih ediyordu.
Paylaş