Paylaş
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisiyle bir yılda 7 kez görüştü.
Yürüyüşünü, at sürüşünü, vahşi doğada avlanışını, özel hayatını ezberledik neredeyse.
Bir Rus savaş uçağı Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldükten sonra, Türkiye’ye uygulamaya başladığı ambargoları kaldırmaya başladı diye, “karizmatik kurtarıcı”, “Süper kahraman” muamelesi yapıyoruz hep birlikte.
Yakında “Putin yanımızda ya sırtımız yere gelmez” cümlesini duyarsam şaşırmayacağım.
Pazartesi günü Mısır’a gitti, Suriye’ye uğradı, Ankara’ya geldi.
Adeta bir “süper kahraman”
Öyle ki bu hızlı trafiği ABD Başkanı Donald Trump’ın fitilini ateşlediği Kudüs krizi ile birlikte değerlendirince kendimi, “Putin isterse ve devreye girerse Kudüs konusunda gelişme olur. Bu işi engelleyecek tek isim Putin” derken buldum.
O DA TRUMP GİBİ KAZANÇ PEŞİNDE
Oysa, ziyaretlerin geri planına bakınca durumun farklı olduğunu gördüm. Kudüs konusunu Rusya’nın bilinen diplomatik tavrını tekrarlayarak geçiştirmişti.
Hatırlayın, ABD Başkanı Donald Trump göreve geldiği günden beri diplomatik krizleri çoğaltıp, ardından kriz yaşayan ya da tehdit altında olan ülkelere silah satmıştı. Suudi Arabistan- Katar krizinde Suudiler’e 300, Katar’a 13 milyar dolarlık satış yapmıştı. “Kuzey Kore, füzeleriyle hidrojen ve atom bombası ile sizi tehdit ediyor” dediği Güney Kore ile Japonya’ya da silah satışı tekliflerini sunmuştu.
Putin, Trump’tan geri kalır mı?
O da Rusya’nın ulvi çıkarları için aynısını yapıyor.
Örneğin, Mısır ziyaretinin birinci gündem maddesi bizim gözümüzde Kudüs krizi idi ama Putin’in asıl sebebi ziyareti, Mısır ile Rusya arasında 2015’ten beri süregelen Dabaa Nükleer Santralı (NS) Anlaşmasının imzalanmasıydı.
Putin’in Şam seferi ise IŞİD teröründen büyük ölçüde kurtulan Suriye’nin “kalıcı barışı sağlama” ve “yeniden inşa” sürecine odaklanmıştı.
5 yılı aşkın süredir yaşanan çatışmalarda Halep başta olmak üzere bir çok Suriye kenti yerle bir oldu ve yeni dönemde Suriye’nin yeniden inşası, birçok ülkenin iştahını kabartıyor. Beşar Esad’la önce Soçi’de, ardından Şam’da görüşen Putin, bu döneme “Pastadan pay dağıtan” olarak girmek istediği açık.
Putin, Ankara’ya geldiğinde de biz Kudüs’e yoğunlaştık ama O, S-400 Füzeleri ile ilgili anlaşmayı sonuçlandırmak istiyordu.
HANGİ ANLAŞMA DAHA KARLI
Bu arada, Putin’in Kahire ziyaretine ilişkin Mısır basınının haberlerini okurken, ilginç bir detay dikkatimi çekti. Rus Rosatom şirketinin Mısır’ın kuzeyindeki Dabaa kentinde inşa edeceği nükleer santral ile Akkuyu’da inşa edeceği nükleer santral neredeyse aynı. İkisi de her biri 1200 mW olan 4 reaktör içerecek. İkisinde de reaktörler 3. nesil VVER-1200 tipi olacak.
Böyle bir benzerlik karşısında, gayri ihtiyari iki santralın finansman modellerini, maliyetlerini karşılaştırdım. Ben bulduğum tabloyu paylaşayım, Mısır’ın mı Türkiye’nin mi daha iyi bir anlaşma imzaladığına siz karar verin:
SAHİPLİK:
- Dabaa NS’i Mısır’a ait olacak.
- Akkuyu NS’i başlangıçta 60 yıllığına tamamen Rusya’nındı. Ancak Haziran ayında Rosatom ile üç Türk şirketi Akkuyu NS’nın yüzde 49’unun Türk şirketlerine devredilmesi için bir ön protokol imzaladı. Asıl anlaşmanın 2017 sonuna dek imzalanması bekleniyordu. Ancak Rosatom Başkanı Aleksey Lihaçev, Putin’in ziyaretinden bir gün önce “Hissedarlar anlaşması ne zaman imzalanacak” sorusuna şu yanıtı verdi: "Koşullar üzerinde anlaşma sağladığımızda sözleşmeyi imzalayacağız."
MALİYETLER
- Dabaa NS’i 30 milyar dolara malolacak.
- Akkuyu NS’in maliyetine ilişkin resmi rakam bulamadım ama çıkan bütün haberlerde 20 milyar dolar olarak görülüyor.
FİNANSMAN MODELLERİ
- Dabaa NS için gerekli olan 30 milyar doların 25 milyar dolarını yüzde 3 faizle Rusya karşılayacak. Mısır geri ödemeyi 2029’da başlayıp 22 yılda tamamlayacak. 5 milyar dolar ise Mısır bankalarınca karşılanacak.
- Akkuyu NS için gerekli olan kaynak, başlangıçta tamamen Rusya tarafından karşılanacaktı. Ancak santralın yüzde 49’u Türk şirketlerine devredilmesi kararlaştırılınca Türk şirketleri de hisseleri oranında kaynak sağlamak zorunda kalacak.
GARANTİLER VE ÜCRETLER
- Dabaa NS için Rusya Mısır’a 60 yıl boyunca yakıt sağlama, 10 yıl boyunca teknik destek ve bakım garantisi verdi. Herhangi bir alım garantisi yok. 1 kilowatt elektriğin maliyetinin 7-8 dolar/cent olması bekleniyor.
- Akkuyu NS’ı 60 yıllığına konsorsiyumun olacak. Türkiye, 15 yıl boyunca şirketin ürettiği toplam 17 milyar 500 milyon kilovatsaat elektriği kilowatt başına 12,5 dolar/cent ücret ödeyerek almak zorunda. Sonraki 45 yılda da fiyat piyasa koşullarında belirlenecek (Son dönemde serbest piyasada 1 kw elektiriğin satış fiyatı yaklaşık 4,5 dolar/cent civarında gerçekleşiyor).
Paylaş