Kapı...

GÜNE, bir meslektaşımın “El Bab’da durum ne” sorusuyla başladım.

Haberin Devamı

Ben de günlerdir generallerle, büyükelçilerle, sahadaki grupların temsilcileriyle görüşerek bu soruya yanıt arıyorum.

Fırat Kalkanı operasyonu bugün 170. gününde. İlk 70 gününde Cerablus-Mare arasındaki 900 kilometrekare alan IŞİD’den alındı. Geri kalan 100 gün ise El Bab çevresinde geçti.

‘Fırat Kalkanı başladığında El Bab’ın alınması planlara dahildi’ diyen de var, ‘YPG, Afrin-Menbiç koridorunu birleştirmek isteyince El Bab operasyonuna mecbur kalındı’ diyen de...

Hangisi doğru bilmiyoruz. Ancak kesin olan şey, başlarken El Bab operasyonunun zorlu olacağının bilinmesiydi.


ŞEHİR SAVAŞI İSTENMİYOR
Fırat Kalkanı’nı planlayan TSK mensubu komutanlar, operasyonu en az kayıpla tamamlamak istiyor. Bu yüzden de El Bab’da özel kuvvetler ya da ÖSO’cular için sokak sokak girilen bir ‘meskûn mahal çatışması’ öngörmüyorlar.

Bunun yerine, IŞİD hedefleri belirleniyor, Hava Kuvvetleri ile topçu birlikleri o hedefleri vuruyor, ÖSO o hedefleri kuşatarak ele geçiriyor. Ele geçirilen yerlere takviye yapılarak karargâh kuruluyor.

Bu arada, bugüne dek yaşanan kayıpların çoğu, TSK’nın ele geçirilen alanlarda kurduğu geçici karargâhlara yönelik intihar saldırılarından kaynaklandı.


SONUNA KADAR KUŞATMA
An itibariyle El Bab’a kuzeyden inen bir otoban, iki ana yol ve stabilize yollar ile güzergâhtaki Qabasin ve Bza’a kasabaları ÖSO’nun eline geçti. Halep’ten El Bab’a uzanan karayolu da ÖSO’nun elinde. Kuzey kavşaklarında ve batıda bütün girişleri tutan TSK ve ÖSO, El Bab Hastanesi ile Akil Tepesi’ni (Jabal Akil) de alarak stratejik bir mevzi elde etti.

Diğer taraftan El Bab-Halep arasındaki otobanın güneyi ile El Bab’ı Rakka’ya bağlayan karayolunun geçtiği Tarif kasabası ise rejim destekli güçlerin elinde.

Yani IŞİD üyesi teröristler, birkaç gizli ikmal yolu dışında El Bab’da sıkışmış vaziyette.


RAKKA PLANI
‘Bab’ Arapçada ‘Kapı’ anlamına geliyor. Halep’e bağlı El Bab kasabası da TSK ve ÖSO için Rakka’nın kapısı sayılabilir. Zira, Ankara’nın çantasında, El Bab alındıktan sonra ÖSO’dan seçilecek ve PYD/YPG’nin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçleri’den ayrılacak Arap unsurlarından oluşacak 10 bin kişilik bir ordunun Rakka’yı IŞİD’den alması var. Tabii ki ABD ve Türkiye’nin özel operasyon desteği ile.


ANKARA’NIN AĞIR MİSAFİRİ
Söz konusu plan Ankara’nın dünkü ağır misafirine, yani CIA’in yeni direktörü Mike Pompeo’ya iletildi.

Pompeo’nun siyasetteki yıldızı, Çay Partisi ile birlikte parlamıştı. 2011’de Kansas’tan seçildiği kongrede 6 yıl görev yapmıştı. Obama’ya karşı sert muhalif çıkışlarıyla ve Bingazi’de ABD Büyükelçisi’nin linç edilmesiyle ilgili komisyondaki çalışmalarıyla ününe ün katmıştı. Aslında Cumhuriyetçi Parti içinde başkanlık için Trump’ı değil, Florida Senatörü Marco Rubio’yu desteklemişti. Başkan yardımcısı adayı ise Mike Pence’ti. Bu nedenle, Pence’in desteği ile CIA Direktörü olduğu iddiası ABD’de kabul görüyor.

Siyaset yaptığı dönemde, ‘Radikal İslam’ hassasiyeti ile Müslümanları kızdıran açıklamalara da imza atmıştı. Özellikle Boston Maratonu’na yönelik terör saldırısından sonra söyledikleri çok tepki görmüştü.

Masanın siyaset tarafında kalsaydı, ‘hassasiyetleri’ nedeniyle Türkiye’nin Suriye’de desteklediği ÖSO’ya sıcak bakmayabilirdi. Trump’a doğrudan ‘Rakka’yı YPG/PYD ile alma planına devam’ tavsiyesinde bulunabilirdi. Ancak artık masanın ‘idareci’ tarafında ve Türkiye’nin desteği ile ÖSO’nun IŞİD’e karşı zafer kazanacağına ikna olursa durum değişebilir. Yeter ki ÖSO içindeki gruplar, zaman zaman TSK komutanlarını da kızdıran dağınıklıklarına son verebilsin.

Yazarın Tüm Yazıları