Paylaş
Gitmeyenler de filmlerden izleyip, dergilerde fotoğraflardan gördüğünde “adamlar yapmış abi” hissine kapılır.
Bu seçimlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Millet bahçeleri kuracağız” açıklaması hepimizi umutlandırdı. Bugüne dek hep betonla, yeşile muhtaç kentlerde yükselen yekpare camdan gökdelenlerle özdeşleşen bir iktidarın, 16 yılın sonunda da olsa devasa parklar vaat etmesi kulağa hoş geliyor.
Başta İstanbul, Ankara ve İzmir
olmak üzere Türkiye’deki kentlerin Central Park ya da Hyde Park tarzı yerlere çok ihtiyacı var.
30 YILDAKİ GİDİŞAT
1988’den beri, yani 30 yıldır Ankara’da yaşayan biri olarak söylüyorum; Başkentin her geçen gün biraz daha betonlaş(tırıl)masına tanık olmak, sürekli yükselen cam binaların yarattığı ısıyı, ışığı yansıttıkları asfalt yollarda yükselirken görmek acı veriyor.
AOÇ’nin, ODTÜ kampüsünün son halini düşündükçe, kendimi sık sık “Allahtan ODTÜ kampüsü var, Eymir Gölü var. Umarım yakın gelecekte ‘oradan da yol geçirelim’, ‘gölün kenarına ne güzel evler yapılır’ diyen yöneticilerin kurbanı olmaz” derken buluyorum.
ODTÜ arazisinin Bilkent tarafından binlerce ağaç kesilerek İncek tarafına açılan yolun sadece yeni inşa edilmiş bir kaç siteye yarayacağını, koca Atatürk Orman Çiftliği arazisinin plastik ve beton yığınına dönüştüğünü fark etmek çok fena bir duygu.
1.5 MİLYAR LİRALIK YATIRIMIN DURUMU
Bakın 14 Haziran 2018 günü devletin Anadolu Ajansı bir haber geçti. Şöyle diyordu:
“Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne 29 yıllığına tahsis edilen Atatürk Orman Çiftliği arazisindeki ANKAPARK’ın işletme ihalesi, teklifte bulunan olmadığı için ertelendi.”
İhale 28 Haziran günü tekrarlanacak. Belki potansiyel işletmeciler 765 milyon 600 bin Türk Lirası muhammen bedel ve 23 milyon Türk Lirası geçici teminatla ANKAPARK’ı 29 yıllığına işletmeye aday olmadan önce 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarına bakıp önlerini görmeyi umut etmişlerdir.
O tarihte ihaleye ilgi gösteren çıkar mı bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey var:
O park inşa edilmeye başlanmadan önce, CHP’nin de desteği ile bir AOÇ yasası çıkarılmıştı. CHP’nin o dönemki lideri Deniz Baykal yasaya destek verirken AOÇ arazisinde inşa edilecek şeylerin ticari amaçlı olamayacağını şart koşmuştu. Bu şart AK Parti tarafından da kabul görmüş ve aynen yasaya konmuştu.
Ve ANKAPARK, bu açık şarta rağmen, 1.5 milyar lirayı aşan maliyetiyle, bilabedel işletilmesi imkânsız olacağı biline biline inşa edilmişti.
Şimdilerde Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna iyi niyetle sorunu çözmeye çalışıyor. TBMM seçim tatiline girmeden, yapılan son dakika düzenlemesiyle ANKAPARK’ın belediyeye devredilmesi de yasal sorunu aşmak içindi.
ATATÜRK’ÜN MİLLETE MİRASIYDI
Kurtuluş savaşı öncesinde Ankara’nın Şehremini Hacı Ziya Bey’den istimlak edilen ve önemli bir kısmı bataklık olan arazi üzerine kurulan AOÇ, cumhuriyetin ilk “millet bahçesi” idi. O nedenle de Atatürk tarafından 1937’de milletin hazinesine bağışlanmıştı. O alandaki Gazi İstasyonu bile insanlar AOÇ’ye trenle ulaşabilsin diye yapılmıştı.
Yıllar içinde AOÇ arazisine Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu, çimento fabrikası, kömür deposu, orduevi, bazı üniversiteler, trafolar, fabrikalar, konut kooperatifleri, şehirlerarası otobüs terminali, Ankaray depolama tesisleri, hal, Cumhurbaşkanlığı kampusu, bulvarlar ve son olarak da ANKAPARK yükseldi. Atatürk’ün İsmet İnönü başta olmak üzere silah arkadaşlarıyla buluşup yemek yediği Merkez Lokantasının yerine bile altın varaklı bir kebapçı açıldı.
Kent merkezlerinde kurulacak milllet bahçeleri milletimizin hayalidir elbet.
Kimsenin işletmek istemediği ANKAPARK’a harcanan 1.5 milyar lira ve can çekişen AOÇ ise milletin gerçeğidir maalesef.
Paylaş