Paylaş
Sonuçta, sorular birbirini izledi:
Sadece 15-16 Temmuz’u mu kapsıyor?
“Devam eden eylemler” tanımı gelecekte de geçerli olduğunu mu gösteriyor?
Bu düzenlemeden kimler yararlanacak?
Bu bir af mıdır?
HAZIRLAYANLAR NE DİYOR?
En doğrusu, siyasilerin atışmasını bir kenara bırakıp bu düzenlemeyi ortaya atan ve savunan hukukçuların, gelen hukuki eleştirilere verdiği yanıtlara bakmaktı. Ben de öyle yaptım. Şimdi size, yapılan eleştirilere, sorulan sorulara düzenlemeyi yapan hukukçuların verdiği yanıtları aktaracağım:
Hangi dönemi kapsıyor?
“Düzenlemede sorumluluk muafiyeti kapsamına girecek sivil eylemler için 15 Temmuz akşamı başlayan 16 Temmuzda biten zaman esas alındı. Hükümde 15 Temmuza açıkça yer verildi ve darbe eylemlerinin bastırılmasıyla 16 Temmuz işaret edildi. 15 Temmuz darbe kalkışmasının 16 Temmuz’da bastırıldığı; siyasi, hukuki ve sosyal mecrada olguya dayalı olarak kabul edilmişti.”
“Devam eden eylemler”den ne kastediliyor?
“Darbe kalkışması birincisi aktif aşama ikincisi geri çekilme pasif aşama içerir. ‘Devam eden eylemler’ ifadesi, darbecilerin geri çekilmesi sırasındaki sivil eylemleri kapsamaktadır. Bunun sınırı da darbenin bastırılmasıdır. O da 16 Temmuz günü tamamlanmıştır. Devam meselesi uzun zamana yayılan bir şey olarak anlaşıldığı için yani bir peşin kabul olduğu için kafa karışıyor. Burada başlangıç darbe kalkışması (15 Temmuz) bitiş darbenin bastırılmasıdır (16 Temmuz’dur). Metindeki ‘devam eden eylemler’ ifadesi de bu başlangıçla bitiş arasındaki olaylar zincirini ifade ediyor.”
Neden ihtiyaç duyuldu?
“Düzenlemenin amacı, darbe girişiminin bastırılması sırasındaki sivil eylemlerde zarar gören kamu mallarına ilişkin soruşturma yapılması devlet kurumları için bir zorunluluk. Söz konusu sivillere kamu malına zarar verme suçundan soruşturma yapılması tazminat davası açılması gündeme gelmesin, gelmişse düşürülsün diye bu muafiyet getirildi. Yani gerçeklemiş bir olayın adil olmayacak hukuki komplikasyonlarına ilişkin alınmış bir önlem söz konusudur.”
Bu bir af mıdır?
“Bu bir ‘af’ değil ‘sorumluluk muafiyeti’dir. Hukukta yeri vardır. 15-16 Temmuz gecesi darbenin bastırılması sırasında gerçekleştirilen sivil eylemlerde hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk muafiyeti getiriliyor. Meşru müdafaa, zorunluluk/ıztırar hali, suçun önlenmesi halleri de bir tür sorumluluk muafiyetidir. Her birinde suç sayılan yahut hukuka aykırı olan bir eylem olsa da bu hallerden biri varsa ‘hukuka uygunluk sebebi’ varsayılır ve sorumluluk uygulanmaz. Akil İnsanlar Heyeti için de aynı düzenleme yapılmıştı. Bu düzenlemeyle mevzuata, 15-16 Temmuz günlerinde yapılanlarla ilgili bir tür ‘hukuka uygunluk sebebi’ eklendi.”
Kimler yararlanacak?
“Bu tür muafiyetten kimin yararlanıp yararlanmayacağına nihai olarak yargı karar verecek. Bu demokratik hukuk devletinin bir gereğidir. Bu kararı idareye bırakamazsınız, yasama yoluyla da yapamazsınız.”
Bu düzenlemeden ömür boyu mu yararlanacaklar?
“Yapılan genel bir düzenleme olmadığı için bugün ya da gelecekte muhtelif sivil olaylara bağışıklık/güvence getiren bir düzenleme değil.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN “DEĞİŞSİN” DİYECEK Mİ?
Düzenlemeyi yapanların sorulara verdiği bu yanıtlar sizi ikna etti mi bilmiyorum?
Gelen tepkiler üzerine AK Parti kulislerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika turundan döndükten sonra, ilgili KHK’da bir değişikliğe gidilebileceği ihtimali de konuşulmaya başlandı.
Ancak, düzenlemeyi yapanların beklentisi, Erdoğan’ın “değişikliğe gerek yok” tavrını sergileyeceği yönünde. Çünkü, Erdoğan’a verilen brifingde de “metin açık ve değişmesine ihtiyaç yoktur” görüşüne yer verilmiş.
Paylaş