Paylaş
İş dünyasını temsil eden, geleneksel bir yapıya sahip ESİAD’ın bu konulara ilgi gösteriyor olmasını çok önemsiyorum.
Birincisi Türkiye’nin geleceğinde yazılım, oyun programları, dijital teknolojileri çok önemsiyorum.
Bu konuda fırsatlar görüyorum ve İzmir’in de bu konulara odaklanması gerektiğini düşünüyorum.
İzmir’de gerçekleştirilen Climathon toplantılarında Fadıl Sivri’nin dikkat çekici bir konuşması oldu. Bu konuşmanın bir özeteni geçenlerde yazmıştım.
Sivri, yeni bir kavramdan söz etmişti.
“Yıkıcı teknolojilerin dünyada ezberleri bozduğunu” söyledi.
Birçok okurum “Yıkıcı teknolojiler nedir” diye bana sordu.
Onlara Netflix’i örnek gösterdim.
Yakın bir zamana kadar mevcut kanallara mecburduk. Sonra Netflix çıktı, binlerce alternatifi önümüze getirdi. İstediğin zaman, istediğin yerde ve hatta kaldığın yerden ve tekrar ede ede dizileri, filmleri seyretme imkanımız var artık...
Bu müthiş bir platform oldu.
Şimdi yeni rakipleri çıkmaya başladı.
Örneğin Apple...
Akıllı telefonlarla hayatımızı değiştirdi. Tüketim alışkanlıkları alt üst oldu. Medya yeniden şekilleniyor. Evlerimizdeki birçok ürünü uzaktan kumanda eder hale geldik. Bankacılık telefonlara taşındı. Yani hayat başka oldu.
Facebook, Google örneğin... Uber örneğin...
Eskiden doğru bildiğimiz her şeyin biraz da eksik kaldığını öğrendik.
Ve hepimize sonsuz alternatifler getirdi.
İşte, yıkıcı teknolojiler denince bunlar aklıma geliyor.
Elbette sayıları bir hayli fazla olmaya başladı.
Ben bundan çok mutluyum.
Çünkü, düşünce olarak hep yeni şeylere merakım oldu. Geleneksel yapıları boza boza bir şeyler yapmaya çalıştım.
Tabii, sözünü ettiklerim teknolojiler için geçerli...
Yeni teknolojilere açık olun.
Olmazsanız zaten yok oluyorsunuz.
İşte 10 yıkıcı teknoloji
Fadıl Sivri’ye de bu soruyu sordum, “Büyük fotoğrafta yıkıcı teknolojileri nasıl tarif etmek gerekir?” diye...
Bahçeşehir Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi & Pazarlama Yüksek Lisans Programlan Koordinatörü Dr. Selçuk Tuzcuoğlu’nun bir makalesini tavsiye etti. Hemen açıp okudum.
“10 yıkıcı teknoloji” şöyle özetleniyordu.
1- Yapay zeka: Sorun çözme karar verme ve öğrenme gibi insansı davranışların algoritmalar yardımıyla bilgisayarlar tarafından da yapılabilir hale gelmesine yapay zeka adı veriliyor. Örneğin bilgisayarlar, hastalık semptomlarını doktorlardan daha başarılı şekilde değerlendirip teşhis koyuyor, mahkeme kararlarını avukatlardan daha detaylı analiz edip, savunma stratejileri geliştirebiliyor.
2- BLOCKCHAIN: Zincirleme bir modelle işleyen, izlenen ama müdahale edilemeyen bir teknoloji olan Blockchain, bir merkeze bağlı olmadan çalışabiliyor. Bitcoin gibi sanal para birimlerinin yaratılması ile gündeme gelen Blockchain; sigortacılıktan, taşımacılığa, bankacılıktan otomobil kiralamaya kadar güven prensibine dayanarak işleyen tüm sektörlerde radikal değişikliklere yol açması bekleniyor.
3- 3D yazıcılar: “En fazla sektörü etkilemesi” beklenen alan... Alışılagelmiş üretim sektörünün tüm yapısını altüst edebilir, bir sektöre odaklanmış, sadece bir tür ürünün üretimini yapan fabrikaların ortadan kalkmasına sebep olabilir. Çünkü, dev 3D yazıcılarla donatılmış bir fabrikada bugün otomobil, yarın tekne, ertesi gün de mobilya üretebilirsiniz. Daha küçük ürünler ise fabrikalarda değil, evlerdeki daha küçük boyutlu 3D yazıcılarda üretileceği için zaten fabrikalara gerek kalmayacak.
4- Sesle komut verilen akıllı asistanlar (CHATBOT’LAR): Bütün büyük teknoloji şirketleri bu alanda kendi markalarını yarattıklarına göre Chatbot’lar geleceğin en parlak teknoloji alanı olabilir. Bu aletler hem bulut teknolojisi kullanarak bilgi veriyor, hem elektronik alışveriş imkanı sağlıyor, hem de kişisel asistan hizmeti veriyor. Akıllı evlerin ve ofislerin sesle yönetilmesine imkan sağlıyor.
5- Nesnelerin interneti ve büyük veri: Nesnelerin interneti (IoT) kavramı, çevremizdeki elektronik aletlerin internet üzerinden data alışverişinde bulunabilmesi için kullanılıyordu. Son zamanlarda bir de Internet of Everything (IoE) yani “Her şeyin interneti” kavramı ortaya çıktı. Artık makineler, insanlar ve nesneler her şey birbiri ile iletişim kurabiliyor. Evden otomobile, fabrikalardaki makinelerden, ev aletlerine bu kadar çok şey birbirine bağlanınca da ortaya çıkan veri miktarına Big Data (Büyük Veri) demekten başka bir çare kalmıyor. Bu da start-up’ların kurulmasına ve yeni iş alanlarının açılmasına neden oluyor.
6- Sanal ve artırılmış gerçeklik: İngilizce kısaltmaları AR ve VR olan bu teknoloji şu an itibari ile ağırlıklı olarak eğlence amaçlı kullanılıyor. Örneğin şimdiye kadar büyük ekranlarda izlediğiniz sinema, maç konser gibi etkinlikler çok daha canlı ve 3 boyutlu şekilde AR/VR ekranlarla izlenecek. Seyahat etmekten çekinen birçok kişi dünyanın dört bir köşesini AR/VR gözlüklerle deneyimleyecek.
7- Bulut bilişim: Kişisel bilgisayarlarda tutulan bilgilerin, herkesin erişimine açık ortak platformlarda tutulması, birçok yazılımın bireysel olarak satın alınmasının önüne geçecek. Ya da her türlü bilginizi bulutta tuttuğunuz için dış bellek ünitelerine gerek kalmayacak.
8- Drone’ler: Henüz hava trafiğine nasıl entegre edileceği tam olarak tespit edilemediği için sadece deneme uçuşlarına izin verilen insansız hava taşıtı drone’lar, ürün sevkiyatından, insan taşımacılığına kadar bir çok alanda kullanılacağı için etkisi bir çok sektörde hissedilecek. Bu durumda da taksi şoförlerinden, kurye şirketlerine kadar birçok işletme için de yıkıcı etki yapmış olacak.
9- Ses ve yüz tanıma teknolojileri: Bu teknoloji öncelikle güvenlik ihtiyacı sebebiyle ortaya çıkmıştı. Ama daha sonraki dönemde bilgisayar insan iletişimi ve pazarlama amaçlı olarak da kullanılmaya başladı.
10- Giyilebilir cihazlar: Nano teknoloji ile üretilmiş çip ve bilgisayarların kolda veya vücutta taşınması ya da giysilere entegre edilmiş şekilde kullanılması “Wearable Tech” yani “Giyilebilir Teknoloji” olarak isimlendiriliyor. Özellikle sağlık alanında, vücut verilerinin çiplerle ölçülüp eş zamanlı olarak otoritelerle paylaşılması, halihazırda bu ölçümleri yapıp yorumlayan laboratuvarlara alternatif yaratacak.
İnsanlık çok farklı bir yerde
OKUDUĞUM bilimsel bir makalede insanın var oluşundan 1945 yılına kadar yapılanları x olarak kabul etmişti. 1945 – 2010 arasında yapılanları 9x, sonrasındaki her yılı da mevcudun iki katı olarak değerlendiriyordu. Bu yıkıcı teknolojiler geldikten sonra insanlığın nerelere gideceğini düşünemiyorum bile...
Paylaş