Paylaş
“ABD ve bazı batı ülkeleri vatandaşlarımıza randevu süresini 1 yıl sonraya veriyor, bu planlı. Kasıt görüyoruz.”
Geçen gün de yazdım.
Arkadaşım yurtdışında çalışıyor; eşini ve çocuklarını yanına alacak.
Tam beş aydır vize bekliyor ailesi...
Bir başka arkadaşım toplantıya katılacak; davet karşı taraftan...
Vizesi bitmiş yenilemek istiyor; toplantı gününe de günler kalmış.
Hiçbir geri dönüş yok, gidip gidemeyeceğini bilemiyor.
Yine çok iyi tanıdığım bir aileni çocukları üniversite için gidecek.
Hep birlikte gidip kayıt yaptıracak, kalacağı yeri seçecekler.
Onlar da aylardır bekliyor.
Bu nasıl bir çile...
Bazen “Bir daha da gitmem” demek içimden geliyor ama...
Toplantılar oluyor, fuarlara katılıyoruz, gezilere gitmek zorundasınız.
Vize meselesi giderek büyük bir sıkıntı olmaya başladı Avrupa ile...
Müzakereler yıllardır sürüyor.
Belki Türkiye’nin eksikleri vardır.
Ama inanın Avrupa’nın çok daha fazla...
Ve şu vize uygulamaları, ağırdan alınan bürokrasi ve sonuçlanmayan fasıllar hepimizi usandırmış durumda.
Türkiye Avrupa’ya lazım; her fırsatta hatırlatıyorum.
Bin kişiyle yaşanan büyük tartışma
AVRUPA medyasına bakıyorum.
Günlerdir Fransa’dan İngiltere’ye giden göçmenleri konuşuyorlar, tartışıyorlar.
Hafta başında bin 300 göçmen küçük teknelerle Manş Denizi’ni geçince kıyamet koptu.
İngiltere Savunma Bakanlığı, kasım ayında yaşanan bir önceki rekoru hatırlatarak bir açıklama yaptı.
Geçen kasımda bin 295 göçmen geçmişti.
Bu 2018’de kayıtların başlamasından bu yana İngiltere’ye gelen en yüksek günlük göçmen sayısı anlamına geliyor.
2021’de 12 bin 500 kişi İngiltere’ye Fransa’dan giriş yapmış; bu sayı 2022 bitmeden toplam 22 bin 670 olmuş.
İngilizlerin tahmini 2022’nin sonuna kadar sayının 60 bine yükselebileceği yönünde...
Rakamlar İngiltere için büyük olabilir.
Ama bir de Türkiye’yi düşünün.
İç savaş başladığından bu yana Suriye’den 5 milyona yakın kişi ülkeye giriş yaptı.
Yine başka ülkelerdeki iç karışıklıklardan, ekonomik güçlüklerden gelen birkaç milyonu eklediğinizde Türkiye’nin nasıl bir yük taşıdığı daha iyi anlaşılıyor.
Avrupa Türkiye’ye büyük haksızlık yapıyor.
Ve dileğimiz; evlerinden çıkıp gelmek zorunda olan bu insanlar şartlar düzeldiğinde kendi istekleriyle geri dönmeleri.
Dinlenirken eğlenmek
diye bir şey var
PANDEMİYLE birlikte müziğe saat sınırlaması getirildi. Bu yıl saat 01.00’e kadar izin var.
Genel olarak işletmelerin bu saatlere uyduğunu görüyorum.
Ama “1’e kadar çalabildiğim kadar çalayım” anlayışı hala hakim...
Saat kadar müziğin desibeli de önemli...
Ama kimin umurunda...
Bazı yerlerde denetim belediyelerde, bazı yerlerde ise il müdürlüklerinde...
Ama onlar da pandemide zarar gören işletmeleri düşünerek göz yumuyorlar.
Dinlenmeyle eğlenme arasındaki ince çizgi var.
Dinlenirken eğlendirmeyi de bilmek gerekir.
Biz maalesef bunu yapamıyoruz.
Ve açık söyleyeyim.
Asıl zararı işletmeler kendilerine yapıyorlar.
Bütün dünyadaki uygulama şudur.
Müzik sokağa taşmaz...
Taştığında o müzik olmaz.
Müzik diyenlerle de işim olmaz.
20 bin kişi Fatih
Terim olmak istemiş
AD ve soyadında değişiklik yapmak isteyenler için Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü son başvuru tarihini 24 Aralık olarak belirledi. 19 bin 756 kişi adını soyadını “Fatih Terim” yapmak istemiş. Şaka gibi...
Kaç kişi Ajda Pekkan, kaç kişi Orhan Gencebay ya da bir başka ünlü olmak istediği de yakında ortaya çıkar.
Allahtan kendi halinde, işinden evine giden biriyim.
20 bin Deniz Sipahi olsaydı, ne yapardık.
Şaka bir yana...
İsim, soy isim gerçekten çok önemli...
Beğenmeyen, hoşnut olmayan ya da mağdur olan olabilir.
Ama bunu kontrollü ve belirli koşullara göre yapmak en doğrusu gibi geliyor bana...
22 Ağustos ne sıcaktı
ARKADAŞ, pazartesi ne sıcaktı.
Klima sevmeyen ben, neredeyse klimaya sarılıp yatacaktım.
Ve buna rağmen yine de uyuyamadım.
Biliyorum soğuklar gelince de “Ne kadar soğuk diyeceğiz” ama yine de 22 Ağustos günü yaşadığımız en sıcak ve en nemli günlerden biriydi.
Paylaş