Paylaş
O yüzden futbolda iki İzmirlinin 19 yıl sonra Süper Lig’de olmasını ayrıca önemsiyorum.
Finalde Altay ve Altınordu oynayacak, 90 dakikanın sonunda biri Süper Lig’e çıkacak.
İkisi de Türkiye’nin güzide kulüpleri...
Altay sadece bir spor kulübü de değildir.
Türkiye’nin ilk sivil toplum örgütlerinden biri olarak da görün...
Tıpkı Karşıyaka gibi...
Tarihsel misyonları olduğu gibi toplumu harekete geçiren kurumsal bir yapısı da vardır.
Altay İzmir’dir, Türkiye’dir.
Altınordu da öyle...
Karşıyaka 1912’de, Altay 1914’te, Altınordu 1923’te kuruldu.
Yan Cumhuriyetimizle yaşıttır.
Altınordu’nun da geçmişi başarılarla doludur.
2012’deki şirketleşme kararından sonra bana göre Türkiye’ye örnek bir model geliştirdi.
Altyapıdan yetiştirdiği gençlerle mücadele eden, istikrarlı bir başarıyı hedefleyen bir kulüp haline dönüştü.
İki kulüp de şampiyonluğu hak etmiştir.
Sonuç ne olursa olsun İzmir kazanacak, işte beni asıl mutlu eden de budur.
Her iki takıma da başarılar diliyorum.
Bu rakamlar ne kadar gerçekçi
TURİZMCİ dostlarımla konuşuyorum.
Haziran sonrası için umutlular. Rezervasyonlar temmuz, ağustos’un yüzde 100’lere yakın dolu olduğunu gösteriyor.
Ama şöyle de bir not düşüyorlar;
Rezervasyonların çoğunluğu yurtdışında yaşayan Türkler’in...
Elbette yerli turistler de var ama Çeşme ve Bodrum gibi yerlerde ağırlık bu yönde…
Bu arada yazlık fiyatlarındaki anormal artışlar da dikkat çekiyor.
Birkaç yıl önce sezonluk için verilen rakamlar, şimdi bir ay için isteniyor.
İzmir Emlak Komisyoncuları Oda Başkanı Mesut Güleroğlu’nun açıklamaları çok çarpıcıydı.
“İnsanlar maskelerden kurtulmak istiyor. Bu nedenle şehir merkezinden uzak bölgeler talep görmeye başladı. Hal böyle olunca fiyatlar yükseldi. Çeşme’de ihaleye açılan arsaların fiyatları daha önce 2 milyondan başlarken bugün 5 – 5.5 milyon TL’den satılır hale geldi.”
Yeni fiyatlarda 2 katlık bir artış sözkonusu…
Elbette pandemi koşullarının da bundan etkisi var.
Ancak rakamların fazla arttığını, bir balon oluştuğunu da hatırlatmak isterim.
Mavişehir’in farklı
ne özelliği var
MAYISTA emlak vergisi ödemeleri yapılıyor.
Belediye gelirlerinin bir bölümü de bu ödemelerden geliyor.
Anlamadığım bir şey var.
İzmir’in Mavişehir bölgesinin emlak vergileri...
Birkaç özel proje dışında gayet mütevazi, İzmir’in diğer bölgelerinden farklı olmayan, emlak değerleri de çok fazla olmayan binalar...
Ama emlak vergileri her yerden fazla...
Hatta birçok yerin iki, üç, dört katı...
Anlamakta zorlanıyorum.
Karşıyaka Belediyesi bu emlak değerlerini yeniden gözden geçirmeli.
Geri adım olur mu?
Olur, bu rakamlar İzmir’in geneline bakınca gerçekçi değil çünkü...
Çevreyle barışık
projeleri destekleyelim
İZMİR’de bazen gecikmeleri, itirazları anlamıyorum.
Örneğin atık ve çöp tesisleri konusunda bazı rezervler var. Biliyorum geçmişteki bazı örnekler akıllara geliyor.
İtirazları kuvvetlendiren gerekçeler de buralarda aranıyor.
İyi ama artık teknoloji o kadar gelişti ki, çevreyle dost işletmeler kurabiliyorsunuz.
Ve kurmalısınız da...
Her tesis, işletme doğayla barışık olmalı.
Aksi halde en başka bir gazeteci olarak ben karşı çıkarım.
Pazar günü yazdım.
Doğanlar Holding’e ait Biotrend Enerji bünyesinde 10 biyogaz, 1 biyokütle, 1 atık yakıt hazırlama ve tedarik tesisi olmak üzere toplam 12 adet tesis bulunuyor. 2021’de de devreye girecek olan 1 biyokütle ve 5 biyogaz tesisi var. 6 bölgede, 11 ilde, 18 tesiste evsel, tarımsal ve ormansal atıklar yüz milyonlarca kilovat saat elektriğe dönüştürülecek. Yeni tesisler arasında bir tek İzmir Menderes Biyogaz Elektrik’te gecikme var. Menderes’te yerel itirazlar var. Oysa bütün dünya daha küçük, paket, bölgesel tesisleri tercih ediyor. Böylece atıklar, çevreye zarar veren herşey bir yere taşınmadan bertaraf ediliyor.
Tekrar ediyorum.
Herkes geçmişin kötü anılarına takılıyor.
Ama dünya değişti, teknolojiler riski azalttı ve Türkiye’de de artık iyi uygulamalar, iyi işletmeler var.
Enerji açığımız var ve çevreyle dost bütün projeleri desteklemeliyiz.
Paylaş