Paylaş
Galiba bu söz iklim değişikliğinden önceydi. Çünkü, yakın ağustosların hepsi çok sıcaktı, hatta eylül, ekimler bile sıcak olmaya başladı.
Aslında 31 Mart’ta biten seçimlerden sonra Türkiye epey rahatlamıştı.
İstanbul seçiminin tekrar edilmesi meydanları yine hareketlendirdiyse de yaz aylarının sakin geçtiğini söylemeliyim.
Dikkat ettiniz mi, siyaset gündemden biraz çekilince, daha doğrusu siyasetçiler de tatile çıkınca gündem çok rahatlıyor.
Acaba, bu kışı da yaz havasında geçirebilir miyiz?
Yani daha çok ekonomiyi konuşabilir miyiz?
Gençlerimizin eğitim modeli üzerine tartışmalar yapabilir miyiz?
***
Ya da Emine Bulut cinayetiyle yine gündeme oturan toplumsal şiddeti önleyecek yeni yasalar üzerinde anlaşabilir miyiz?
Genç girişimcilerimizi teşvik edecek, start up’larıyla dünya gündemine oturabilecek bazı modeller geliştirebilir miyiz?
Elbette bunlar benim aklıma hemen gelen konu başlıkları...
Oysa oturup sayfalar dolusu yazabilirim.
Türkiye’nin siyaset dışında konuşacağı çok konu var.
Ve bu sonbaharı, kışı böyle bir iklimde geçirmek istiyoruz.
***
Çok sayıda ve farklı sektörleri temsil eden insanlarla bir araya geliyorum.
Çoğunda benzer beklentileri görüyorum.
Türkiye uzun bir süre ekonomi konuşmalı, hele seçim sözünü ağzına bile almamalı.
Tekneler yelkenler
bir kentin süsüdür
DÜNYADA deniz sporları ve yarışları yapıldıkları bölgeye renk katıyorlar.
Bu konuda eksiklerimiz vardı, şimdi yavaş yavaş tamamlanıyor.
Örneğin, yıllardır yapılan Bodrum Cup’ı çok başarılı buluyorum.
Çeşme’de 2017 yılından bu yana yapılan Arkas Aegean Link Regatta’ya olan ilgi her geçen yıl artıyor.
Bu yıl 56 tekne katılmış.
Bu Türkiye’nin en yüksek katılımlı yarışı anlamına geliyor.
Eylül ayında da İzmir Körfez Yarışları olacak.
İzmir’i, Ege kıyılarını hep böyle hayal ediyorum.
Denizlerinde teknelerle, yelkenlilerle...
Tekneler, yelkenler bir kentin süsüdür.
Transfer hareketliliği
başımızı döndürdü
BU yıl da futbol kulüplerimizin transfer trafiği başımı döndürdü. Borç içinde olduklarını bildiğimiz kulüpler yine yabancı cinsten paraları havaya saçtılar.
Bazen maçları seyrettikçe gelen yabancılar yerine bizim çocuklarımız oynasaydı daha iyi olmaz mıydı diye düşünmüyor değilim.
Kaliteli yabancılara asla itirazım yok.
Alex ve Hagi en güzel örnekler...
Hem kulüplerine, hem de Türk futboluna kazandırdıkları ortada...
Neyse...
Bu sezon da transferler başımızı döndürdü.
Dilerim iyi bir sezon olur.
Retweet neler yaptı
BBC Türkçe’de okudum.
Twitter’da kullanıcıların gönderdiği mesajların yeniden paylaşılmasını sağlayan ‘retweet’ butonunu 10 yıl önce geliştiren yazılımcı Chris Wetherell, “Dört yaşındaki bir çocuğun eline dolu bir silahı verdik” diyerek bu icadından pişman olduğunu söylemiş.
Wetherell, retweet butonu yüzünden sosyal medyanın bozulduğunu, bu yüzden yalan ve sahte haberlerin çok hızlı yayıldığını ve Twitter’da linç kampanyalarının önünün alınamadığını düşünüyormuş.
Aslında ilk başta bu özellik sayesinde toplumda çok iyi temsil edilmeyenlerin sesi olacaklarını düşünmüş.
İşte, hep yazıyorum.
Sosyal medyayı herkes gibi ben de seviyorum.
Ama öngörülemeyen bir yol olduğu, bu örnekle de kanıtlanıyor.
Paylaş