Paylaş
Bizim Anadolu bunun için bir cennet...
Nereye gitseniz; sizi etkileyen yerel lezzetler var.
Önemli olan bunları anlatabilmekte ve bir kez olsun tattırabilmekte...
Tabii bu kadar basit değil.
Çünkü bir standart yakalamanız, kendinizi güncellemeniz, yerel lezzetlerle modern mutfağı da birleştirmeniz gerekir.
Bu da profesyonel bir dokunuş gerektiriyor.
Bana göre Türkiye’nin biraz da bu konulara odaklanması gerekiyor.
Deniz, doğa, güneş güzel de; bunun ötesinde bizim sunabileceklerimiz var.
Turizm Bakanlığı’nın çalışmaları var. Ancak biraz daha hızlı davranmamız da gerekiyor.
Çünkü rakiplerimiz boş durmuyor.
Örneğin İspanya son 30 yılda çok mesafe katetti.
İtalyanlar İspanyolları izler hale geldi.
Ki; İtalyan mutfağını anlatmama gerek yok.
Yine de İtalyanlar sadece mutfaklarını desteklemek için her yıl bütçeye ciddi bir kaynak koyuyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde açılan İtalyan restoranı hükümet destekliyor.
Bazılarına kira yardımı yapıyor, bazılarına dekorasyon yardımı, bazen de o restoranın şefini İtalya’dan yolluyor.
Bu şefler hem iyi bir menü hazırlanmasını sağlıyor; hem de gittikleri yerin yerel lezzetlerini menülere dahil ediyorlar.
Dünyanın herhangi bir yerine gittiğinizde belli bir standardı bulmanızın arkasında koca bir strateji yatıyor.
Türkiye’nin bence bu konuya el atması lazım...
Bir Türk restoranının menüsünde olmazsa olmazlar gerekir.
Yurtdışında gittiğimizde bu restoranların kaç tanesinde Türk mutfağını anlatan bir menü bulabiliyoruz.
İtalya ve İspanya yükseliyor.
Ama bir şey söyleyeyim.
Türk gastronomisi de yükseliyor.
Gastronomi için iki
kurumdan güçbirliği
USLA...
Açılımı şöyle; Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi...
Otelcilik ve yiyecek içecek sektörü için sertifikalı ve diplomalı eğitimler veriyor.
1986 yılında kurulan American Hospitality Academy International Hotel Management Schools’un da İstanbul kampüsü aynı zamanda...
Burada yetişen şefler Türkiye’nin her yerine dağılıyor.
Aynı zamanda keyifli kurslar, workshop’lar da yapıyorlar.
Daha da önemlisi Türk mutfağının yükselmesi için fikir üretiyorlar, projeler geliştiriyorlar.
Onlardan biri geçen hafta İzmir Urla’dan başladı.
USLA’nın proje partneri Sacred7 Travel ise kültür, sanat ve tarih temalı konsept turlarıyla tanınan butik bir acente...
Türkiye ve dünyanın lezzet duraklarını, göç mutfağını, suyun iki yanının yöresel değerlerini tanıtmak istiyorlar.
Urla’daki buluşmalarının bir ayağına ben de katıldım. İzmirli sanatçılar Berna Laçin, Pınar Aylin ve Ege, psikolog yazar Cem Mumcu, Alaçatı Turizmciler Derneği Başkanı Korkut Denizeri, iletişim dünyasının duayenlerinden Salim Kadıbeşegil, Özlem Gusar da katılanlar arasındaydı.
Tarlanın toprağın
kıymetini bilmek
USLA CEO’su Emel Arslan Güryıldız İzmirli... Aslında aklı fikri İzmir’de ama şimdi önemli bir misyonun temsilcisi... Yine de her projesinin başlangıcını İzmir’den yapıyor.
Güryıldız diyor ki...
“Yerel ürünlerin gastronomiye katkısını kendi doğasında göstermek isteğimiz gastronomi turları fikrini ortaya çıkardı. Bu turlar sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak. Bir dünya kahve mottosuyla Kolombiya’ya, çay tutkusu peşinden Sri Lanka’ya giderken bunun Rize iz düşümünü de yaşatmayı hedefliyoruz. Hayatına bir tutam gezi, bir tutam lezzet katmak isteyenler için unutulmaz bir deneyim vaat ediyoruz.”
Gastronomiyi bir akademi titizliğiyle yapan USLA’ya teşekkür ediyorum. Çünkü tarlanın, toprağın kıymetini bilen yeni şefler yetiştiriyorlar.
Türkiye’nin mutfak kültürü oldukça zengin, bunu harmanlayacak yeni insanlara ihtiyacımız var.
Ramazan’ı kutlarım
RAMAZAN ayı kutsal bir ay, herkesin Ramazan’ını kutlarım.
Bu ay için de uzmanlar Akdeniz, Ege tipi beslenmeyi öneriyorlar. Sahurda ve iftarda; daha hafif, daha yerel lezzetleri tercih etmelisiniz. O yüzden Ege ve Akdeniz tipi beslenme giderek daha çok gündemimize giriyor.
Paylaş