Tünelin ucu gözüktü tek şart aşılama

Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü’nün Direktörü Anthony Fauci, “Eğer aşılama oranı artarsa gelecek yılın ilkbaharında Covid-19 salgın kategorisinden endemik kategorisine geçebilir” dedi.
Fauci’nin şartı aşılanmanın artmasıydı.
Aşıların tamamlandığı ülkelerde lokal bazlı hastalık haline gelecek Kovid 19 çünkü...
Şu an yüzde 50’lerdeki aşılanma oranlarının artması şart.
Üstelik hatırlatma dozlarını da dikkate alırsak vakit kaybetmemiz gerektiği de ortada...
Çünkü ikinci önemli açıklama Türkiye’nin bıçak sırtı bir dengede olduğunu gösteriyor.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın; “Avrupa’da vaka artışı olduktan 2-3 hafta sonra Türkiye’de de artıyor. Endişem; özellikle aralıkta vaka artışını artık 25-30 binlerde tutamayacağız” diyor.
Birkaç haftadır yazıyorum.
Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika’yı yakından izliyorum.
Bu ülkelerde vaka arttığında bizde de artıyor.
İlk günden bu yana grafik değişmedi.
Ve orada tablo ağırlaşıyor,
Fauci, 2022’nin ilkbaharını işaret ediyor ve tünelin ucunun gözüktüğünü söylüyor.
Ama beni endişelendiren aşıya olan ilginin düşüyor olması.
İşte o zaman biz ilkbaharı değil, 2022’nin sonlarını konuşuyor oluruz.
Bizim için senaryo değişir ve lokal bazlı hastalık yakamızı bırakmaz olur.
Bu senaryoya kimsenin tahammülü olamaz.
Uyarmış olayım.

Sadece bir müzayede mi?
artık tematik bir
turizm de var

RESME meraklıyım. Aslında sanatın birçok dalıyla yakından ilgileniyorum. Son yıllarda müzayedelerde bazı önemli eserlerde büyük rakamlar konuşuluyor.
O tablolardan biri olan Frida Kahlo’nun otoportresi Sotheby’s’de 34.9 milyon dolara satıldı.

Bugüne kadar bir Latin Amerikalı sanatçının en pahalı sanat eseri olarak tarihe geçti.
1954’te ölümünden beş yıl önce tamamlanan yağlı boya “Diego ve Ben”, Kahlo’nun son otoportrelerinden biri...
Eser sanatçının ağlamaklı gözlerinin hemen üzerinde tasvir edilen Meksikalı muralist Diego Rivera ile çalkantılı evliliğine bir pencere sunuyor.
Tabloyu Buenos Aires’teki bir müzenin kurucusu olan Eduardo F. Costantini’nin aldığı söyleniyor.
1907’de Mexico City’de doğan Kahlo, 1926’da bir otobüs kazası geçirdi ve hayatı boyunca o kazadan kaynaklı kronik ağrılarla yaşadı. Sonra da resim yapmaya başladı. Yaşam ve ölüm arasında kalan hayatları; şiddeti ve kırılganlığı, toplumsal cinsiyet normlarını anlatarak, resmederek bir sanat geliştirdi.
Ve 47 yaşında da öldü.
Frida’nın hayatı filme de çekildi.
Ben ilgiyle izlemiştim.
Müzayede dünyası bugünlerde çok farklı konuları konuşuyor.
Ve müzeler, özel koleksiyonlar giderek turizmin bir alternatifi haline geliyor.
Türkiye’nin de iddialı müzeleri olmalı.
Her alandaki sanatçılarımız bu müzelerde eserleriyle kendilerini anlatmalılar.
Resme ilgi duyan biri olarak ben dünyadaki bu gelişmeleri takip ediyorum.
Biliyorum ki benim gibi izleyen çok kişi var.
Özetle;
Dünya turizminde giderek tematik geziler, destinasyonlar artıyor.
Türkiye bu gelişmelerden uzakta kalamaz.

Anadolu şehirlerini
kendilerini anlatmalı

Geçen hafta Hürriyet’in Afyon Ekonomi Zirvesi’nde söz alanlar kentin son yıllarda önemli atılımlar yaptığından söz etti. Gerçekten de birkaç konuda Afyon öne çıkmış. Birincisi mermerin başkenti konumunda. Ve artık blok ihracatı yok; markalı ürünlere de sahip... Gerçi ihracatın daha katma değerli olması gerektiği konusunda herkes hemfikir... Ama bazı gelişmeler olmadan sonuç alınamıyor. Afyon da işte bu aşamada...
İkincisi turizme sağlığı da eklemişler. Sağlık turizminin önemli adreslerinden biri olmuş Afyon... 35 bin yatak az değil.
Hayvancılıkta, tarımda çok yol alınmış.
Bütün bunlar Afyon’da bazı şeylerin hazır olduğunu gösteriyor.
Bundan sonrası akıllı, uzun vadeli, gerçekçi stratejilerle olabilir. Aslında Anadolu’daki birçok şehrin benzer sıkıntıları var. Yaptıklarını anlatamadıklarını, farkına varılmadıklarını düşünüyorlar. Bunun yolu beklemek değil; farklı platformlarda o şehri anlatmaktan geçiyor.
İletişim hayatımızın her alanında kullanılmalı.
Ve bunu profesyonelce yapılmalı.
Kurumlar arasındaki koordinasyonu da unutmamak gerekir.

İzmir’e ilgi var

İSTANBUL’dan, Ankara’dan gelen arkadaşlarım trafikte 35 plakalı dışında çok araç gördüklerini söylüyor. Ben de birkaç defa yazdım. Otoyolların sayısı arttıkça; özellikle ara tatillerde, uzun hafta sonlarında İzmir’e yakın şehirlerden çok sayıda kişi gelmeye başladı. Zaten şehir otellerinin doluluk oranlarından bu belli oluyor. İzmir’e ilginin devam edeceğini görüyorum. O yüzden ulaştırma yatırımlarının şimdiden planlanması gerekiyor. Aksi halde İzmir çok yakında İstanbul trafiğinden beter hale gelir. Benden söylemesi...