Paylaş
Keşke daha önce yapılsaydı.
Örneğin bir 50 yıl önce, belki de 100 yıl önce her şey bitmiş olsaydı.
Sadece İzmir için değil keşke Türkiye’nin her yerinde raylı sistemler çoktan bitirilmiş olsaydı.
Geçmişte var olanlar da söküldü atıldı, işlevsiz hale getirildi.
Göçle sorunlar yaşayan şehirlerimiz inanın bu altyapılarla çok daha sağlıklı ve modern kentler olurdu.
Ne yazık ki şehirlerimize kötü davrandık, yeşil alanları konutlarla doldurduk, modern şehirler inşa edemedik.
***
Bakın ben size birkaç tarih vereyim.
Tramvayla ilk yolcu taşımacılığı 1832 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde New York ile Harlem arasında gerçekleştirilmiş.
Her ne kadar bu ilk deneme çok başarılı olmasa da bir Fransız mühendis olan Loubat tarafından yine New York’ta hizmete sokulmuş.
Loubat daha sonra Fransa’ya dönerek 1854 yılında “Chemin de fer Américan - Amerikan Demiryolu” adıyla tramvay hattı kurma imtiyazını almış.
1852’de Amerika’da (Brodway), 1855’te Fransa’da (Paris) örnekleri görülen atlı tramvaylar giderek diğer Avrupa şehirlerinde de kullanılmaya başlanmış. 1860’ta Birkenhead (İngiltere), 1862’de Cenevre ve Londra, 1863’te Kopenhag ve Peşte, 1865’te Berlin ve Viyana, 1866’da La Haye, 1869’da Brüksel ve Liverpool şehirlerinde atlı tramvaylar hayata geçirilmiş.
İlk elektrikli tramvay ise 1914’te çalışmış.
Anadolu coğrafyasında ise ilk atlı tramvay 1871’de İstanbul’da çalıştırılmış.
Yani Brüksel ve Liverpool gibi önemli merkezlerden iki yıl sonra.
O dönem için hızlı sayılabilecek hamleler, sonradan hız kesmiş.
1960’ların başında İstanbul’da tramvaydan vazgeçilmiş.
İzmir’de ise daha önce.
Yani dünya raylı sisteme yatırım yaparken, biz yolları genişletmekle, yeni yollar açmakla uğraşmışız.
Yani yollar açılmayacak mı?
Elbette açılacak.
Ama toplu ulaşımın vazgeçilmezi raylı sistemlerden vazgeçmeden...
***
Bazen eleştirileri duyuyorum.
“İzmir’e tramvay gerekli miydi?” diye.
Gerekliydi, her zaman gerekli olmuştur.
Sorun kentleri geçmişte yönetenlerin beş, 10 yıl gibi kısa vadeli planlar yapmış olmalarında.
Kentlerin geleceğini hayal ederken, sonraki yüzyılı düşünmek gerekiyor.
Bugün kıskandığımız bazı şehirler böyle düşündükleri için milyonlarca turisti her yıl çekmeye devam ediyorlar.
Tramvay, modern bir kent için olmazsa olmazlar arasındadır.
Tramvay notları
Şöyle bir arşivime baktım.
İzmir’in tramvayla tanışma macerasında şu önemli tarihler var.
* İzmir caddelerinde tramvay ilk kez 1 Nisan 1880’de görülmüş.
İzmir’in ilk tramvay hattı ise Konak ile Punta (Alsancak) arasında işletmeye açılmış.
* İzmir’de bir diğer önemli hat ise Göztepe ve Konak arasında işleyen tramvaylar olmuş. Bir sayfiye görünümünde olan Göztepe ve Karataş’ın gelişmesi, Mithat Paşa’nın İzmir Valiliği döneminde gerçekleşmiş.
* Göztepe’nin yeni bir yerleşim alanı haline gelmesi üzerine bu fırsatı kaçırmak istemeyen Harenz Kardeşler ve Pierre Giudici, Osmanlı Devleti’ne başvurarak hattın işletme hakkı ve imtiyazını almış. Göztepe tramvayı 1885 yılında işletmeye açılmış.
* 1908’de Göztepe tramvay hattı İzmir’in elektriklenmesi işini de üstlenen Belçikalılara geçmiş. Yine aynı tarihlerde Göztepe hattının Narlıdere’ye kadar uzatılmasıyla ilgili projeye izin çıkmış, ancak proje gerçekleşememiş.
* İlk elektrikli tramvay 18 Ekim 1928’de Güzelyalı-Konak arasında çalışmaya başlamış.
* 31 Ekim 1928’de atlı tramvaylar son seferini yapmışlar.
* 1932 yılında kent sokaklarında ilk defa tramvaylarla birlikte otobüsler de görünür olmuş.
* İlk otobüs seferi Konak-Reşadiye arasında yapılmış.
* İzmir Belediye Meclisi 19 Şubat 1952 tarihinde tramvayların tamamen kaldırılmasına dair mazbatayı kabul etmiş, 2 yıllık bir geçiş süreciyle birlikte tramvaylar İzmir caddelerinden kesin olarak 7 Haziran 1954 tarihinde kaldırılmış.
Allah’ın takdiri demek
Avukat değilim. Ama yıllardır gazeteci olarak sayısız davayı izledim, sayısız mahkeme kararını haberleştirdim. Ve elbette bir gazete yöneticisi olarak sayısız haberi sayfalarımızda değerlendirdik.
Ama bugüne kadar böyle bir yorum duymadım.
İzmir’de Çiğli’de kreş servisinde unutulan Alperen Sakin’in ölümüyle ilgili davadan bahsediyorum.
Mahkeme devam ettiği için aslında daha fazla yorum yapmak istemiyorum.
Ama bazı ayrıntılar bu kadar net, ihmal sonucu küçücük bir çocuğu kaybetmişken çıkıp “Allah’ın takdiri demek” herkesle alay etmek demektir.
Paylaş