Paylaş
Terroir...
Toprak ve üzümün aşkı...
Fransızlar böyle diyor...
Ve şöyle de diyorlar...
“Bunun yanına insanın tutkusunu, bilgisini ve emeğini de eklemek lazım...”
O yüzdendir ki, her coğrafyanın kendine özgü özelliklerini üzümde bulursunuz.
Üzümün yetiştiği bölgedeki toprak yapısına, topografik özelliklerine, güneş ışıklarından etkilenme düzeyine ve su toprak ilişkisine göre de sürprizlerle karşılaşırsınız.
Çok sevindirici ki, Türkiye’de son dönemde bağcılığa önemli yatırımlar yapılıyor.
İkinci, üçüncü kuşak işe el koyuyor.
Dünyanın en iyi uzmanlarıyla çalışıyorlar ve “terroir” kavramına inanıyorlar.
Türkiye’nin tamamını gezdim, farklı terroir’ları tanıdım, iyi bakılmış bağları gezdim.
Ve Türk üreticilerin de Fransa, İtalya gibi söz sahibi olduğunu biliyorum.
Denizli Güney’de harikalar yaratılıyor.
Türkiye’nin en büyük üreticilerinin bağlarını gezdim, hepsiyle gurur duydum.
İtalya’dakilerden farkı yok, Fransa’dakilerden eksiği yok.
Biraz daha zaman geçtikçe, bu bağlarımız ünlenecek, konuşulacak ve talep edilecek.
Biliyorum uzun bir süre sonra değil, yakın bir gelecekte...
İyi ki İzmir var
DENİZLİ Güney kadar takip ettiğim bir bölge daha var, o da Urla...
Türkiye’nin yükselen kent markaları var artık...
İstanbul uçtu gitti örneğin...
Bütün Avrupa İstanbul’u konuşuyor.
Ama emin olun onun kadar İzmir konuşuluyor. Ve göreceksiniz gelecek İzmir için çok daha parlak olacak.
Ve Urla ve Çeşme ve Alaçatı ve Karaburun ve Ege’nin sahilleri...
İstanbul’da herkesin bir hayali var.
Bir fırsatını bulup İzmir’e yerleşmek, Urla’da olmak, Çeşme’de kalmak...
Emekli olup değil, çalışmak için gelmek istiyorlar.
Üst düzey yöneticiye giderek daha fazla ihtiyaç duymaya başlandı İzmir’de...
İstanbul – İzmir otoyolu göreceksiniz ezberlerin bozulmasına neden olacak.
İyi şeyler olacak, herkes hazırlığını buna göre yapsın.
Denizli’nin bağları Türkiye’ye ivme kazandırdı, kaliteyi artırdı.
Urla da böyle oldu.
Urla’da artık iyi bağlar var, iyi üreticiler var.
Ve düşündüğünüzden daha fazla tanınıyorlar.
Hepsini alkışlıyorum...
Bağbozumu şenliklerinin 2600 yıllık geçmişi var
MMG, Mozaik, Urla Şarapçılık, Urlice, USCA, Limantepe, Urla Bağevi Urla Şarap Üreticileri ve Bağcılık Derneği çatısı altında bir araya geldiler. Her yıl yapılan bağbozumu şenliklerini daha da zenginleştirmeye karar verdiler. Urla Belediyesi de derneğe destek veriyor, Urlalılar da... Bu yılki bağbozumu şenlikleri 14 Ağustos’ta başlayacak ve üç gün sürecek. Urla’nın köylerinin yeniden keşfedilmesi amaçlanıyor. Gece hasatları ve tadımlar yapılacak. 14 Ağustos akşamı ise Ayşe Deniz Gökçin, dansçı Ekin Bernay ile müzik yapımcısı Ivan Shopov Urla Şarapcılık’ta olacak. Bağbozumu Şenlikleri’nin kutlanması 2 bin 600 yıl öncesine dayanıyor.
Rüyamızı gerçekleştirme vakti
URLA’nın bu organizasyonunda önemli bir misyon üstlenmiş Can Ortabaş şöyle diyor...
“Bizler için 11 sene önce başlayan bir rüyaydı bu gelişmeler... Bağların büyümesini sabırla beklerken sadece kendimize değil etrafımıza da nasıl faydalı olabileceğimizi düşündüm. İlk sene 50 binin üzerinde ziyaretçimiz oldu. Urla’da tarıma dayalı sanayi ve agro turizmine dayalı oteller yapabilirsek Urla’da hem yeşil korunacak, hem de hayat standartı yükselecek...”
Ortabaş haklı...
Urla giderek gastronomisiyle öne çıkan bir yer...
Bunda bağların da büyük etkisi var.
Can Ortabaş, bağlarına gelen ziyaretçi sayısının geçen yıl 60 bini geçtiğini söylüyor, bu dünya sıralamasında kendilerini bir numaraya oturtmuş durumda...
Daha da önemlisi yarışmalarda gelen madalya sayısı giderek artıyor.
Bu şunu gösteriyor.
İstenirse oluyor, istenirse ve doğru bir strateji uygulanırsa bir yer marka haline gelebiliyor.
Ben Urla gibi Türkiye’nin birçok yerinden çok umutluyum.
Türkiye’de sıkıntılı günler geçirdik, geçiriyoruz, ama iyi şeyler de oluyor.
Olacak da...
Paylaş