Paylaş
Bunların başında İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya ve Fransa var.
Ama Hollanda ve Belçika’yı da yakından takip ediyorum.
Onlar bizden bir ay önde gidiyor.
Bir kapanma ya da tedbirlerde sıkılaşma varsa bilin ki, birkaç hafta sonra benzer gelişmeler bizde oluyor.
Yine gözüm bu ülkelerde bu ara...
Çünkü kışa girmiş olduk; bundan sonra içerilerde daha fazla vakit geçirmeye başlayacağız.
Üstelik grip vakalarında da geçen yıllara göre ciddi bir artış yaşanıyor.
Peki Hollanda ve Belçika’da durum nasıl?
İki ülkede de dışarıda maske takma zorunluluğu kaldırılmıştı. Hollanda Başbakanı geçen gün açıkladı.
Halka açık yerlerde maske zorunluluğu yeniden geldi.
Yoğun bakımlardaki hasta sayısında yüzde 20’lik bir artış olmuş ve hasta sayısı da yüzde 40 artış göstermiş.
Ve daha da önemlisi...
Başbakan Rutte sosyal mesafe, zamanın en az yarısından fazlasını evden çalışmaya ve yoğun yerlere seyahat etmekten ve sabah ve akşam yoğun saatlerde seyahat etmekten kaçınmaya çağırdı.
Benzer çağrılar Belçika, Fransa ve Almanya’da da yapılıyor.
Türkiye’ye dönecek olursak...
Vaka sayısı 30 binlere geldi.
Her gün 250’nin üzerinde kişi ölmeye devam ediyor.
Ve hala aşı tartışmalarının yaşanıyor.
Türkiye’de pandemi bitmiş gibi bir hava var.
Özellikle de vakaların gençler arasında daha sık görülmesi bunu gösteriyor.
En başından bu yana aşıların zorunlu olması gerektiğine inanıyorum.
Ya da olmayanların günlük hayatını kısıtlayıcı tedbirlerin şart olduğu düşünüyorum.
Avrupa’ya bakalım kendimize çeki düzen verelim.
HES kodu her yerde şart olmalı
GEÇENLERDE uçakla Gaziantep’e, Trabzon’a, İstanbul’a gittim. Uçağa binerken HES koduma bakılmadı. Kimliğimi, biletimi gösterip uçağa bindim. Uçakta maske kontrolü çok sıkıydı. Ama öyle günlerden geçiyoruz ki, hapşıranlardan da, öksürenlerden de insan çekiniyor. Bu arada benim gibi alerjisi olanlar için işler biraz daha zor oluyor. Çünkü güneş gördüğümde, tozu yuttuğumda, mevsim geçişlerinde öksürük de oluyor, haprışık da..
Ve her hapşırdığımda etrafımda bana bakan gözleri anlıyorum.
Ve tabii kendimi anlatma ihtiyacı hissediyorum herkes gibi...
İstanbul uçağında yanımda oturan genç kız da benim durumumdaydı.
Yıllardır alerjiden çekiyormuş.
Kendisine doktor tavsiye ettim.
Ama o da benim gibi kendi durumunu dakikalarca anlatma ihtiyacı hissetti.
Kovid 19 olmadığını, test yaptırdığını, sonucun negatif çıktığını...
Bence bu kış nereye girersek girelim HES kodu şart olmalı.
İdeal değil ama yine de bir tedbirdir.
Makam araçları da değişmeli
GEÇENLERDE bir yere gittim. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de yeni makam aracıyla oraya geldi. Elektrikli, küçük bir araç... Öyle bildiğimiz gösterişli, uzun ve büyük kasa araçlardan değil...
Arkasında da bisikleti asılı...
Hoşuma gitti.
Araçların elektrikliye dönüyor olması kadar makam araçlarının küçülmesi de önemli...
İklim değişikliğinin çok konuşulduğu bu günlerde Türkiye’yi, kentlerimizi yönetenlerin örnek olması gerekir.
Elektrikli araçları daha çok kullanmalıyız.
Elektrikli araçta
detayları düşünelim
KÜRESEL ısınmayla mücadele etmeye çalışırken, elektrikli araçların ve fosil yakıt alternatiflerinin satışı Avrupa’da yükseliyor.
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği hibrit elektrikli binek otomobil satışının Temmuz - Eylül 2021 döneminde pazarın yüzde 20’sini oluşturduğunu açıkladı.
Avrupa’nın en büyük otomobil, kamyon ve otobüs üreticilerini temsil eden ACEA, akülü elektrikli araç satışlarının yaklaşık yüzde 57 artarak 212 bin adedi aştığını, plug-in hibrit modellerin ise yaklaşık yüzde 43 artarak 197 bin adede ulaştığını söyledi.
Bu arada benzinli otomobil satışları yüzde 35 oranında düşmüş.
Dizeldeki düşüş yüzde 50’lerin çok üstünde...
Bütün bu gelişmeler otomotivde hızlı bir dönüşümün olacağını gösteriyor.
Yerli otomobilimiz TOGG da elektrikli olacak.
Örneğin elektrikli araç kullanan arkadaşlarım zorlanıyor. Her yerde, her zaman dolum yapmak mümkün olmuyor.
Artık bütün planlamalarda bu detayları da düşünelim.
Yeni, akıllı binalarda, sitelerde, iş yerlerinde dolum merkezleri de şart oldu.
Ben bu sürece hazır olduğumuzu hala düşünmüyorum.
Keyif değil ızdırap olur
İŞE gidiş geliş saatlerindeki trafik sıkışıklığına alışıktık ama büyükşehirlerde artık günün her saatinde bir yoğunluk var. Kimse pandemi bitince toplu taşımaya geri dönüş olur diye beklemesin. Biraz geçiş olur ama aracını alan biri bu alışkanlığını bırakmaz. O yüzden ulaşımla ilgili her kentin kendi manifestosunu yapması gerekir. Yoksa bir yerden bir yere gitmek keyif değil ızdırap olacak.
Paylaş