Paylaş
Hükümetin açıkladığı anket çok konuşuluyor.
Adını ne koyarsanız koyun; ister “terör meselesi” deyin, ister, “Güneydoğu meselesi”, ister “Kürt meselesi...”
Ankete göre Ege’deki destek Türkiye ortalamasının çok altında...
Ege’yi iyi tanıyan biri olarak; ben süreçle ilgili kaygıların çok başka noktalarda olduğunu düşünüyorum. Ve daha da önemlisi...
Egelilerin iyimserliğinin; bu süreçte biraz da ihtiyatlı olmasının hükümet için de, muhalefet için de bir şans olduğuna inanıyorum.
Ben de anketi şöyle okuyorum.
* Sorgulamak gayet normal...
* Tereddütleri dile getirmek gayet normal...
* Endişeleri masanın üzerine sermek gayet normal...
* Herkesin sessiz kaldığı bir dönemde Ege’nin konuşuyor olması gayet normal...
* Desteği de, tepkileri de samimiyetle ve açıkça ortaya koymak gayet normal...
* Demokrasiden başka bir yolu önermemek gayet normal...
* Geçmişin kazanımlarını, Cumhuriyet’in değerlerini, Türkiye’nin geldiği noktayı dikkate almak gayet normal…
* Acıları unutmamak da, silahların susmasını istemek de gayet normal...
Tekrar ediyorum.
Ben anketin Egelilerin gerçek düşüncelerini ve desteğini tam yansıttığı kanaatinde değilim.
Çünkü ne “Barış istemiyoruz” diyeni duydum; ne de “Çözümsüzlük devam etsin” diyeni de...
Dolayısıyla bazı tereddütleri dile getirmek ve bunları samimiyetle ortaya koymak sürecin daha sağlıklı ilerleyebilmesi çok daha önemli...
Elhamra sinema olarak kalmalı
Emin Yeğinboy; Milliyet’teki köşesinde yazdı. Ben de kendisine katılıyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en modern opera salonlarından birini önümüzdeki yollarda bitirecek. Burada bir oyun izlemek için sabırsızlanıyorum. Çünkü iyi mekanlar; iyi oyunları da getiriyor, iyi seyirciyi de... Mekanlar; sanatı da, sanatçıyı da etkiler. Kendimden biliyorum. Viyana’nın o tarihi opera binasında oyun izlemek bambaşka bir şeydir. Berlin’in ünlü salonlarında izlenen konserler başka bir keyiftir. Mavişehir’deki opera binasının da öyle olacağını düşünüyorum. Ama bir şeyi daha unutmadan... Elhamra’nın hakkını vererek, bu özel mekanı da unutmadan...
O yüzden Emin Yeğinboy’un çağrısını, isteğini, önerisini aynen köşemde yayınlıyorum.
İstanbul’da Emek Sineması için verilen mücadeleyi desteklememek elde değil. Eskiyi yıkıp yenisini yapmakla, geçmişin ruhunun yakalanamayacağını ne zaman öğreneceğiz? 1924 yılında Yeşilçam Sokağı’nda, Melek Sineması adıyla açılan bu salon kadar tarihe sahip diğer bir sinema salonu da İzmir’de mevcut... 1926 yılında açılmış olan Elhamra Sineması... 1982 yılından bu yana İzmir Devlet Opera ve Bale binası olarak kullanılmakta olan bu sinema, Mimar Tahsin Sermet Bey tarafından Neo-Klasik Türk mimarisinin en özgün örneklerinden birisi olarak inşa edildi. Yanı başındaki Milli Kütüphane ile adeta İzmir’in bir kültür tapınağı oldu. Bu salonda film seyretme şansına erişmiş biri olarak şunu söyleyebilirim, buradaki sinema büyüsünü başka hiçbir yerde hissetmedim. Daha dün gibi anımsıyorum başrollerde Alain Delon ve Monica Vitti’nin oynadığı Antonioni’nin unutulmaz klasiği “Batan Güneş-Eclisse”, Hitchcock’tan “Topaz” bu salonda belleğime kazındı. Salona girer girmez duvarlardaki fresk panolara bakmaya doyamazdım. Zamanında ressam Naci Kalmukoğlu tarafından yapılmış panolarda Türk ve Batı sanatından temalar işlenmiştir. Madame Butterfly, Rigoletto, Saraydan Kız Kaçırma, Figaro’nun Düğünü’nden sahneler bu panoların tematikleri arasındadır. Fresklerin arasında Weinberg imzalı iki Atatürk portresi oval altın çerçeve içinde parlar.
Şu anda 25 bin metrekare üzerinde inşaatı süren ve iki yıl içinde bitmesi planlanan İzmir Opera binasının tesliminden sonra bizler de Elhamra Sineması’na kavuşmak istiyoruz. O görkemli salonda sinemanın büyüsünü tekrar yaşamak ve yeni nesillere yaşatmak istiyoruz. Geçmişin eserlerine gerekli saygıyı göstermeyen bir toplum olarak bu kez hataya düşmeyeceğiz. Emek Sineması gibi yeni bir rantın kucağına atılmasına izin vermeyeceğiz Elhamra Sineması’nın. Muhteşem fuayesinde sinema tarihimizin objelerinin, anılarının sergilenmesini diliyorum. Berlin’in doğusunda yeni açılmış olan Alman Sinema Müzesi’ni ziyaret ettiğimde kendi sinema tarihlerine gösterdikleri saygı ve sevgiden çok etkilenmiştim. Bu görkemli binanın içinde Fritz Lang’da vardı, Fatih Akın’da... Geçmiş ve bugün iç içe özen ve saygıyla sergilenmişti. Elhamra gibi muhteşem bir mimari, abartısız bir yatırımla bu tür bir kimliğe bürünebilir. Abartıya gerek yok; bina tüm görkemiyle zaten yükseliyor, bizler sadece tekrar nefes almasına yardımcı olacağız.
Son söz: Elhamra Sineması’nı geri istiyoruz. Ama olduğu gibi...
Kadın futbol takımımız şampiyon oldu
Ben belediyelerin profesyonel liglere değil; amatörlere yatırım yapmasından yanayım. Gençlerin spor yapma alışkanlığını geliştirmelerinden yanayım. Onların sosyalleşmesine katkı koymalarından yanayım. Çünkü bazen küçük desteklerle insanların hayata bakışları değişiyor. Spor yapan gençler de çok daha sağlıklı düşünüyor ve topluma daha fazla katkı sağlıyor. Öncelikle Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ı kutluyorum. Çünkü bir farkındalık yarattı. Bunun da meyvesini almaya başladı. Konak Belediyesi Kadın Futbol Takımı’nın bu yıl şampiyonluk kupasını kaldırıp; Avrupa’da UEFA Şampiyonlar Ligi’nde temsil edecek olmasını çok önemsiyorum. Süper Lig’de takımımızın olmadığı bir dönemde bu şampiyonluğun anlamı çok daha fazla...
Paylaş