Paylaş
AK Parti – CHP liderleri arasındaki son görüşmesinden koalisyonla ilgili net bir mesaj çıkmasa bile görüşmelerin devam ediyor olması piyasaların rahatlamasına neden oldu. Dün baktım, bütün yorumlar olumlu ve gelecek için umut vericiydi.
Bu ruh hali bu hafta yapılacak ikinci görüşmeye kadar devam eder. Sonrası Allah kerim...
Ama şunu merak ediyorum.
Koalisyonla ilgili genel beklenti bu kadar yüksekken, Türkiye’nin de gerçekleri ortadayken, olur da bir aksilik çıkar ve iki partinin de yetkilileri, “Olamıyor, anlaşamıyoruz...” derlerse, bunu nasıl açıklayacaklar?
Muhtemelen, “Taban...” diyecekler. “Kamuoyu baskısı” diyecekler ve bir bahane gösterip her zaman olduğu gibi “olmazlar” üzerinden siyaset yapacaklar.
Ben de yıllardır siyaseti iyi takip eden bir gazeteci olarak bu “Taban...” meselesini bir türlü anlamış değilim.
Bu “taban” nasıl bir şeydir, kimler “taban”dır, kimler değildir?
Kimler bir şeyler söylediğinde bu “taban” hareketlenir de, kimler sessiz kaldığında bu “taban” yerinde durur?
Ve hiç görünmeyen bu “taban” nasıl bir şeydir ki, Türkiye’nin en kritik sürecinde ve sınırlarımızda yangın neredeyse bize sıçrayacakken bu kadar etkili olur da hükümetler kurulmaz, koalisyonlar yapılmaz?
Yasal süre olan 23 Ağustos günü koalisyon kurulursa sorun yok. Çıkabilecek sorunlar da zaman içinde aşılabilir diye düşünüyorum.
Ama koalisyon kurulmaz, Türkiye bir erken seçime giderse, o zaman bütün partilerin “taban” dışında bir bahane göstermeleri gerekecek.
Çünkü eğer siyaseti biraz okuyabiliyor, “taban” diye adlandırılan bu siyasi parti örgütlerini biraz tanıyabiliyorsak bu koalisyonun kurulmasını herkes çok istiyor.
İnsan “Hayat devam ediyor” diyemiyor
SON 1 ayda yaşanan terör olayları hepimizi yeniden karamsarlığa sürükledi.
Şehit olan polislerimizin, askerlerimizin öykülerini okurken kendimizi tutamadık ağladık, görüntüleri izlerken içimiz parçalandı.
2 aylıkken öksüz kalan çocuklar...
Henüz annesinin karnındayken gözlerini dünyaya açmadan bu çileli dünyaya “Merhaba” diyen çocuklar...
Babalarına doyamayan çocuklar...
Çocuklarımız, gençlerimiz, annelerimiz, babalarımız...
Türkiye’nin neresinde olursanız olun gündemin terör olduğundan eminim.
Etrafımdaki çoğu insan dışarı çıkmak, bir yere gidip oturmak istemiyor. Hatta yemek bile istemiyor.
Bunun birçok nedeni var. Hem içinden gelmiyor, hem de yemek yerken görünmek istemiyor. Gelebilecek tepkilerden çekiniyor.
Sosyal medyaya bakıyorum. Rakamlar elimde yok ama insanların paylaştıkları mesajların da azaldığını düşünüyorum.
Örneğin, ınstagram... Genellikle bu platformda insanlar pozitif şeyleri paylaşıyor. Ya yaş günlerini, evlilik yıl dönümlerini, arkadaşlarıyla buluşmalarını, gezdiği gördüğü yerlerde beğendiği kareleri... Genellikle insanın mutlu olduğu anların fotoğrafları.. Altındaki notlar da öyle... Keşke hayat de ınstagramdaki gibi hep pozitif olsa, insanlar daha fazla gülse, daha fazla mutlu olsa...
Ama değil işte...
Türkiye’nin gerçekleri başka, terörün bu çirkin yüzü bambaşka...
İnsan, “Hayat devam ediyor” diyemiyor.
En azından ben diyemiyorum...
Tansiyonu düşürecek olan siyasiler
BU toplum, bu ülke, Anadolu’nun yürekli, vatansever insanları her şeyi aşar, her güçlüğü yener. Buna yürekten inanıyorum. Aşar aşmasına, yener yenmesine ama biraz daha sağduyuya ihtiyacımız var. Bunu yapacak olan da siyasetçilerimiz... Çünkü bu ülkede barometreler siyasete göre iner çıkar... Ne yaparsanız yapın, siyasetin tansiyonu düşmeden toplumun tansiyonu da düşmez...
Paylaş