Paylaş
Şu EXPO meselesi
HERKESİN ortak olduğu, herkesin hemfikir olduğu, herkesin üzerinde anlaştığı, herkesin umut bağladığı, herkesin hayaller kurduğu bir proje olunca...
Çok uzun yıllar sonra hemen her partinin konsensus sağladığı bir fikir olunca...
AK Parti’nin “Ak...” dediğine, CHP’lilerin “Kara...”; CHP’lilerin “Ak...” dediğine AK Parti’lilerin “Karadır kara...” diye yorum yaptıkları bir dönemde konu buraya geldiğinde herkesin “Ak...” diye uzlaştığı bir organizasyon olunca...
Yıllarca hizmette geri kalmış, yatırım almamış ya da eksik almış bir kentin gelecek planları bu kurgu üzerine olunca...
Sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin her kesiminin de içine girdiği bir mesele olunca...
Genci yaşlısı, anlayanı anlamayanı da...
Hep bir ağızdan “EXPO...” deyince...
Olaya bakış da çok farklı oluyor.
Fırsat olup yazamamıştım.
Sahi EXPO’da neler oldu, neler oluyor?
Uzaktan bakıldığında Yürütme Kurulu’na seçilen başkan ve başkan yardımcılarının görevlerinden ayrıldıkları duyuruldu.
Açıklamaları herkes gibi ben de okudum.
Hepsi yuvarlak ifadelerdi.
Belli ki kamuoyu bir açıklama bekliyordu ve bu birkaç cümleyle yapılmış oldu.
Bir anlamda özel olanı, sivil toplumu temsil eden grup, “Birtakım görüş ayrılıkları” derken; kamuyu yani devleti temsil eden kesimin açıklamaları da, “Görüş ayrılığı yok” şeklindeydi.
Aslına bakacak olursak, görüş ayrılığı da olabilir.
Ama...
Türkiye’nin, Ege Bölgesi’nin, İzmir’in; tüm siyasi partilerin, tüm sivil toplum örgütlerinin...
Ve hemen herkesin hemfikir olduğu ve görüş birliği yaptığı bir EXPO projesinde istifalarla sonuçlanan süreçte kamuoyuna verilen iki satırlık açıklamada bile niye “konsensus” sağlanmaz?
Herkes fark etmiştir, kamuyla özel açıklamalarda bile anlaşamıyor.
Dilerim bu süreci etkilemez.
Şu KİK meselesi
Eskiden herkes sadece SİT’i konuşur, SİT’i bilirdi.
Şimdi bir de KİK başımıza çıktı.
Nedir bu KİK...
Kamu İhale Kurumu...
KİK denetliyor, denetlemeyle kalmayıp kamu kurumlarının yaptığı ihalelere “Olmaz...” diyebiliyor.
Bir eksiklik, bir yanlışlık varsa; etsin, itirazımız yok.
Kamu kaynakları boşa harcanmasın, bir işte yanlış varsa bilelim.
İyi ama...
Eskiden nasıl işin içine SİT girdi mi bir proje yıllarca sürünür, kimse sonuç alamazdı.
Şimdi de benzer bir durum KİK için de var.
Ne oldu?
“KİK’ten döndü...”
Niye?
“İhaleye giren; üçüncü, dördüncü, beşinci, on beşinci, yüz beşinci itiraz etti...”
Peki ne olacak?
“Bekleyeceğiz...”
İyi kardeşim de, bu KİK, neden başka yerlerde “KİK...” demiyor.
Bu KİK hep İzmir’i mi buluyor?
Şu futbol meselesi...
Allahtan ligler bitti, daha doğrusu Süper Lig bitti de tansiyon biraz olsun düştü. Bank Asya’da ve Birinci Lig’de de play-off’lar önümüzdeki hafta tamamlanacak. Öyle bir yıl yaşadık ki, kimse mutlu değil, kimsenin spor keyfi kalmadı. Olaysız maç yok gibi, seyircisiz maç yerine kadınlara açılan tribünlerde bile küfür eksik olmadı. Nereden bakarsanız bakın durum içler acısı...
Ama İzmir için daha da vahim bir tablo var önümüzde...
Koskoca Karşıyaka, sadece gol averajıyla ligde kalabildi. Düşünebiliyor musunuz, şampiyonluk parolasıyla başladığınız ligde, iki gol daha yemiş olsanız düşeceksiniz. İkinci Lig’den çıkmak Bank Asya’dan çıkmaktan daha zordur.
O yüzden Göztepe de sevinmesin. Sonuçta Göztepe’nin de olduğu yer, Karşıyaka’dan sadece bir adım öndedir. Yani hiçbir şeydir.
Karşıyaka’ya da, Göztepe’ye de yakışan zirvelerde olmaktır.
Ya Altay’a ne demeli...
Bizim spor servisi Altay için “Kaybedenler Kulübü” demiş, çok da doğru bir tespitte bulunmuşlar.
Ey “Büyük Altay”, bugün olduğun yer sana yakışıyor mu?
Altay’ın o büyük isimleri, koskoca camia ne yapıyor?
Daha doğrusu bir şey yapacak halleri var mı?
Bunun da cevabını bilmiyorum.
Ya Altınordu...
Altınordu artık şerefli, gurur duyulacak bir mazi...
Çocuklarımıza, torunlarımıza anlatabileceğimiz bir güzel hikaye...
Sakın bana kızmayın; bu takımlarımızın geçmişlerini çok iyi biliyorum, hepsini araştırdım, hepsiyle ilgili araştırmalar yapıp yazdım.
Ama böylesine dikkat çeken bir tarihe hiç de yakışmayacak sonla karşı karşıyayız.
Yıllar önce rahmetli Mazhar Zorlu, “Bu kulüpler birleşsin, İzmirgücü yapalım” diyordu.
Bence kulüplerimiz ne kadar zorda olursa olsun, o renklerden vazgeçmezlerdi.
Belki de o tarihte bunu kabul etmezlerdi.
Ama İzmir futbolunun bugün geldiği durum doğal bir seleksiyonu gösteriyor.
Yani bir konsolidasyon yaşanıyor.
Kulüplerimiz bir bir eriyor.
Yıllar önce yapılamayan sizce bugünlerde hayata geçebilir mi?
Zor olduğunu biliyorum.
Ama niye tartışmayalım...
Paylaş