Paylaş
O Ege kıyısı Çeşme’deydi; adresi, yeri, lokantanın sahibini iyi tanıyorum.
Yazıyı merak edenler Birsel’in yazısına arşivden girip okuyabilirler.
Gülse; yazısında Yıldırım’ın mizacıyla ilgili düşüncelerini aktarmış ve şöyle bitirmiş.
“Uzlaşan, çözüm üreten, güleryüzlü, kibar insan lazım bize... Ve en çok da şimdi lazım...”
Çevrenizde bir anket yapsanız ve kendilerinden bir siyasetçi karikatürü çizmelerini isteseniz; belki de çoğunluk bağıran, çağıran bir prototip çizer.
Ne yazık ki; bizde siyasetçiyle ilgili düşünceler pek olumlu değil.
Binali Yıldırım’ı belediye başkan adaylığı sırasında tanıdım; o günden bu güne de yakından takip ediyorum.
Bu zor ve sıkıntılı süreçte; Yıldırım’ın bu mizacının olumlu bir etki yarattığını düşünüyorum.
Yıldırım Başbakanlık koltuğuna oturunca biliyorum uyuyacak vakti bile yok.
Ama Ulaştırma Bakanlığı döneminde daha sık İzmir’e geldiği için sohbet etme imkanı da buluyorduk.
Konuştuğumuz konulardan biri de; İzmir’in hayata bakış biçimiydi.
İzmir’in siyasete kazandıracağı çok şey olduğunu sıklıkla dile getirdik.
Dilerim; 15 Temmuz sonrasında yakalanan bu olumlu tablo İzmir’in siyasetine benzer.
Eleştirilere açık olmak lazım
Geçenlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’yla konuşuyorduk.
12 yıllık bir belediye başkanı olunca alkışlar da, eleştiriler de kendisine geliyor.
“Eleştirilere açığım” dedi.
Ve ekledi.
“Siyasete girenler bazı olayları göze almalı. Bunu baştan kabul etmeli. İnsanımız elbette eleştirecek, hepsini dinliyor, takip ediyorum. Doğruları bulmaya çalışıyoruz...”
Aziz Kocaoğlu; bugüne kadar kendisine yapılan ağır eleştirileri bile mahkemeye taşımamış.
Düne kadar siyasette dosyaların havada uçuştuğunu hatırlatmak isterim.
Kocaoğlu’nun dediği gibi siyasetçi eleştiriye açık olmalı.
Ama benim şartım; içinde hakaretin olmaması...
Çünkü her gün yazı yazan biri olarak biz gazetecileri eleştirenler de var, teşekkür edenler de...
Elbette herkes aynı görüşte olamaz.
Katkı yapan eleştiriye herkes saygı gösterir.
Süslü kadınlar
şu şort meselesine
bir el atmalılar
Ben Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nu düzenleyenler arasında olsam; şort giydi diye tekmelenen hemşire kızımızı 25 Eylül Pazar günü yapılacak etkinliğe davet ederdim.
Biliyorsunuz İzmirli öğretmen Sema Gür’ün öncülüğünde başlatılan bu tur çok tuttu.
Her Eylül’de bir önceki Eylül’den çok daha fazla kadınımız bisikletlerine binip İzmir’de tur atıyorlar.
Ben sembollere inanırım.
Ve değerli bulurum.
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu da; İzmir’in sembolleri arasına girmiştir.
Bu kadar çok tartışmanın olduğu bir dönemde İzmirli kadınlar; hemşire kızımıza sahip çıktıklarını onu davet ederek gösterebilirler.
1 dolarlar
Gülse Birsel’in bir başka yazısından devam edelim. Gülse, bir arkadaşının evindeki 1 dolarları yaktığını yazmış. Sorduğunda da, “Ne olur ne olmaz; tırstım” demiş. Yaktığı da 20 tane 1 dolarlık... Şaka gibi geliyor değil mi? Ama ben buna benzer çok hikaye duydum. İnsanlar ne yapacaklarını, nasıl konuşacaklarını şaşırdılar. Çünkü 15 Temmuz gecesi yaşanan bir akıl tutulmasıydı. Hele sonrasında gün yüzüne çıkan gelişmeleri, haberleri, detayları görünce ne diyeceğimizi bilemedik. Ve insanlar bu gelişmelerden sonra her şeyden çekinir hale geldi. Dilerim bu ruh halinden bir an önce sıyrılırız.
Paylaş