Paylaş
O yüzden nerede, hangi partide siyaset yaptığınızın bir önemi yok.
Yeter ki ilkeli, dürüst, gerçekçi, ülkenin geleceğini düşünerek siyaset yapın.
Ama yapın...
***
Beni sorarsanız, siyasete hep uzak kaldım.
Nedeni de yaptığım işten dolayı...
Bir gazetecinin objektif olabilmesi, kalabilmesi için aktif siyaset yapmasını hiçbir zaman doğru bulmadım.
Gazetecilik ilkeler üzerine yapılmalıdır çünkü.
Demokrasi de en büyük şemsiyedir.
Güçlü bir demokrasiyi savunmalı ve istemeliyiz.
Çünkü daha iyi bir Türkiye buradan geçiyor.
Siyasete ne kadar uzaksam da siyasete ilgi duyanları hep cesaretlendirdim, özendirdim.
Dilim döndüğünce, yazılarımla yönlendirebildiğim kadarıyla bu konuyu işlemeye çalıştım.
Türkiye’nin siyaset dilinin değişmesi gerekiyor.
Ve siyasetin yeni isimlere olan ihtiyacı her geçen gün artıyor.
***
Gençlerin siyasete ilgi duyduklarını görüyorum. Ama o cesareti bir türlü gösteremiyorlar.
Onları eleştirmiyorum. Çünkü 12 Eylül, bizim demokrasi dünyamızda çok derin yaralar açtı.
İnsanımızın hem siyaset yapmasına engel olundu hem de yetişmiş kadroları biçip doğradı.
Bir nesil siyasete öcü gibi baktı, parti binalarının önünden bile geçmedi, ülke sorunlarına uzaktan baktı.
Bugün tıkanmalar yaşıyor, demokrasimiz sorgulanıyorsa bunun en büyük nedeni 12 Eylül’dür.
***
En başa döneyim.
Siyaset kanallarının açık olması lazım.
Bugün yeterince değil.
Her partinin il başkanlarına önemli görev düşüyor.
Yakınlarındaki, çevrelerindeki ve izledikleri insanları siyasete davet etsinler.
Onları teşvik etsinler.
‘Genel merkezleri’ne tavsiye etsinler.
Ve ‘genel merkez’dekiler...
Siyasetin bir bayrak yarışı olduğunu unutmasınlar.
AK Parti’nin İzmir
adayı kim olur?
Dün AK Parti İzmir İl Başkanı Aydın Şengül’ün “Büyükşehir için 4 kişiyle görüşme halindeyiz” sözleri üzerine yazdım.
Telefonlarım “Sen bu isimleri biliyor musun” diye arayanlardan susmadı.
Ben bilmiyorum.
Elbette tahminlerim var.
Hatta bu dört kişi dışında da alternatiflere bakıldığını biliyorum.
Ama görüşlerin bir, iki kişi üzerinde odaklandığını söyleyebilirim.
Bu ismi ekim ayında öğrenemeyiz. Aralık başını bekleyeceğiz gibi duruyor.
Kocaoğlu devam derse
Bütün dikkatler aslında Aziz Kocaoğlu’nun üzerinde...
BEN TV’de Erol Yaraş’ın konuğu olan Kocaoğlu şöyle demiş:
“Önce ben aday adayı olup olmayacağıma karar vereceğim. Olacaksam, önseçime gideceğim. İstenirse temayül yoklaması, eğitim yoklaması yapılabilir. Bu tamamen genel merkez takdiridir.”
Kocaoğlu’nun kendisiyle ilgili bir karar aşamasında olduğunu görüyorum.
Ama görüşü “Devam” yönündeyse, o zaman diyor ki...
“Önseçim yapalım...”
CHP önseçimden istediği sonuçları geçmişte alamadı.
Ama bunu bazı kentler için yapabilir.
Genel merkez de üzerindeki stresi, baskıyı delegelerin üzerine atıp rahatlayabilir.
Yakında CHP’nin nasıl bir yöntem belirleyeceğini göreceğiz.
Bu milli takımı sevdim
Çok koşturdular, paniğe kapılmadan kendi oyunlarını oynamaya çalıştılar, son saniyeye kadar mücadele içinde oldular.
Sonuç böyle olmasaydı da, yani İsveç’i yenemeseydik de ayakta alkışlanacak bir oyun sergilediler.
Elbette sonuç da iyi oldu.
Ama ben daha çok mücadele tarafındayım.
Gençlerimize güvenelim yeter...
Merkezin kararına odaklandık
Sokaktaki simitçiyle konuşuyoruz, taksiciyle, lokantacıyla, öğretmeniyle, işadamıyla...
“Şu merkezin kararını bir görelim bakalım” diyor.
Yani son dönemde bu kadar heyecanla, sabırsızlıkla, ilgiyle izlenen bir olay hatırlamıyorum.
Merkez faiz artıracak mı, artıracaksa ne kadar artıracak?
Herkes buraya odaklanmış durumda.
Merkez kararını bir açıklasa da hep dediğimiz gibi biz de daha çok üretime, ihracata odaklansak.
Yani işimize baksak...
Paylaş