Paylaş
Devletleri yönetenlerin de bu süreçten dersler çıkardığını düşünüyorum. Elbette böyle bir salgına yüzde 100 hazır olmak mümkün değildi ama doğayı, çevreyi daha iyi kullanabilir, insanlık koronada daha iyi bir sınav verebilirdi.
Pandeminin bitmeye başladığına dair bütün dünyadan önemli mesajlar var.
Vaka sayıları azalıyor, ölümler azalıyor.
Kovit-19’un çıktığı Çin’de otellerin yüzde 90 doluluk oranına çıktığı söyleniyor.
Demek ki, bir iki hafta sonra biz de kendimizi daha iyi hissedeceğiz.
Hatırlatma yapalım.
Birincisi salgın bitmedi, tedbirlere dikkat edilmemesi ikinci dalgayı başlatacaktır.
İkincisi de bizi şimdi ekonomik zorluklar bekliyor.
Sadece Türkiye değil, bütün dünya yeni bir yön arayışına girecektir.
Dünyanın en büyük şirketlerinden gelen rakamlar ürkütüyor.
Volkswagen’in ikinci çeyrek kaybının yüzde 80’lerde olduğu söyleniyor.
En iyi sektörün bile kaybı yüzde 50’lerde...
Dolayısıyla salgın sonrasında bizi ekonomik sorunlar bekliyor.
Türkiye ithalatta büyüyen bir sanayiye sahip...
Dövizde artış hepimizi zorlayacak, talepteki düşüş hemen yerine gelmeyecek, işsizlikle mücadele birinci gündemimiz olacak.
Ben her zaman şuna inandım.
Ekonomi sadece ekonomik kriterlerle açıklanamaz, tarif edilemez.
O yüzden çözümler de böyle olmaz.
Ekonominin içinde psikoloji de vardır, sosyoloji de...
Önemli olan güçlü demokrasilerdir.
Demokrasinin çarkları çalışıyor, büyümesi ve güçlenmesi için şartlar yeterliyse çıkış da beraberinde gelecektir.
Türkiye’nin de yapması gereken budur.
Daha güçlü bir demokrasi istemektir.
Dijital kafalı
şehirler olsun
FELAKET senaryoları yazanları dikkate almıyorum.
Hep söylüyorum. Bizim gibi ülkelerde ekonomi sadece rakamlar değildir.
Ben Türkiye’nin geleceğine inanıyorum.
Ama yapmamız gereken şeylerin de olduğunu söylüyorum.
Dijitalleşmede atak yapabiliriz, yapay zekaya dayalı bir sanayi yaratabiliriz.
Yeni teknolojiler bütün dünyaya sunabiliriz.
Bunları yapacak hem potansiyel, hem de insan kaynağı bu ülkede her zaman mevcut...
Dijitalleşmeye yatırım yapalım.
Dijital kafalı şehirler planlayalım.
İzmir’i böyle bir kent haline getirelim.
Doğal olanın değeri
daha iyi anlaşıldı
DALAMAN, Ortaca, Köyceğiz Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliği Başkanı Yücel Okutur, turizmdeki kayıpların kolay telafi edilemeyeceğini söylüyor.
Ama önemli bir şeye dikkat çekiyor.
Diyor ki...
“Bundan sonra otellerimizde hijyen kuralları, kaliteli hizmet, iyileştirilmiş organik tarım ürünleri ve güler yüzlü misafir karşılama ön plana çıkacak. Tesislerimizi bölgenin doğal yapısıyla bütünleştirerek bahçe ve park alanlarına önem vermeliyiz. Korona, insan yaşamında yeşil ve tarihi doğal alanların ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Turizmde yeni bir kentsel tasarıma ihtiyaç vardır.”
Katılıyorum...
Çok sık yazıyorum.
Her yerin her yere benzemesi gerekmez.
Çeşme’yi Bodrum’a, Fethiye’yi Antalya’ya benzetmek zorunda değiliz.
Hatta benzetmeyelim.
Her yeri özgün haliyle, kendi değerleriyle bırakalım.
Yücel Okutur hatırlatıyor.
“Salgın bizi, kitle iletişim araçlarını, haritalı mobil uygulamalarını, içinde bulunduğumuz topluluk ve ülkelerle iletişim halinde yeni diyaloglar ve sempatiye dayanan dostluklar kurmaya zorluyor. Muğla’da doğal yaşamı sunan, ekolojik tarım yapan, üreten ve kaliteli turizm hizmeti veren sektör olmalıyız.”
Katılıyorum.
115 yıllık sistemi
durduran salgın
BAZEN bu pandemiyi hafife alan yorumlar da duyuyorum.
Çok abartmayalım ama hafife de almayalım.
Size bu salgının boyutunun ne kadar büyük ve insanlık için ne kadar büyük bir sınav olduğu gösteren bir örnek vereyim.
New York metrosu yapıldığından bu yana ilk defa geçen akşam durdu. New York Times bu haberi şu başlıkla verdi.
“Metromuzun daha önce hiç deneyimlemediği bir an... Sistem 115 yıl sonra gece kapatıldı. Metro durdu...”
115 yıl...
Bir dakika bile durmamış, sürekli çalışmış bir sistemden bahsediyoruz.
Ve ilk defa duruyor, stop ediyor.
Sizce bunu yaptıran bir salgın önemli midir, değil midir?
Her birine teşekkür ediyorum
SAĞLIK çalışanlarına binlerce teşekkür ediyoruz. Onlarla gurur duyuyoruz. Türkiye’nin salgınla mücadelesinde müthiş bir başarıya imza attılar. Teşekkür etmemiz gereken bazı sektörler daha var. Öncelikle imalatı hiç aksatmayan mavi yakalı çalışanlarımız... Ekonominin her şeye rağmen çalışmasını sağladılar. Marketlerde çalışanlar, kargo şirketlerinde çalışanlar... Gerçekten de müthiş bir özveri gösterdiler. Her birine kendi adıma teşekkür ediyorum.
Paylaş