Paylaş
Bunlar arasında İzmir’in olması beklenmiyor.
Çünkü aday adayı enflasyonunun yaşandığı bir yer İzmir CHP için...
Doğal olarak genel merkez heyecanı son dakikaya kadar taşımak isteyecektir.
Sürpriz bir isim olur mu?
Yani bugüne kadar siyasete hiç girmemiş bir kişi CHP’nin büyükşehir adayı olabilir mi?
Ben hiç sanmıyorum.
Birincisi siyaset yapmak eskisine göre bugün biraz daha zor. Meydanların dili sert... Siyaset yapmamış bir kişinin bu strese dayanması hiç de kolay değil. Üstelik seçim bu kadar yaklaşmışken, dışarıdan monte edilmiş bir başkan adayının ne kadar karşılığının olacağı da bir soru işaretidir.
İkincisi teşkilatın tepkisi fazla olur. Yıllardır partiye gönül vermiş kişiler yeni gelecek bir isme nasıl destek verecek, kampanya nasıl yürütülecek.
O yüzden bu alternatifin olmayacağını söyleyebilirim.
Peki...
Aziz Kocaoğlu aday olmadığına göre Aziz Bey’i CHP Genel Merkezi yok sayabilir mi?
Bu sorunun cevabı aslında İzmir’e kimin aday gösterileceğinin de anahtarı olacak.
Sizce...
Yaşanan olayları bilemeyiz ama ilişkilerin bir dönem gergin olduğunu bilmeyen yok.
Buna rağmen bile ben CHP Genel Merkezi’nin Aziz Bey’e rağmen bir karar alacağını düşünmüyorum.
Son aşamada yani karar noktasında Kocaoğlu’nun telefonunun çalacağına inanıyorum.
Kocaoğlu’nun bazı isimlere rezervi olduğu söyleniyor.
Kimler olduğunu bilmiyorum.
Ama böyle yorumlar yapılıyor.
6 Aralık’ta açıklanması zor gibiyse bu iş Aralık’ın ikinci yarısına kalır.
Bazıları da Ocak başı diyor.
Gelişmeleri izleyeceğiz.
Ama gerçekten CHP’nin İzmir adayının açıklanması bu tarihlere kalacaksa o zaman kamuoyunun tanıdığı bir isim olacaktır.
Çünkü Zeybekci’nin kampanyasının başlamasının üzerinden neredeyse bir ay geçecek demektir.
Her yer turuncu
bu şiddet bitene kadar
Geçen sene müthiş bir iş yaptılar.
Hürriyet olarak tam destek verdik.
Çünkü bizim sosyal projelerimiz arasında “aile içi şiddete son” kampanyası var.
On binlerce kadınımız şiddet görüyor.
Binlercesi mağdur...
Yüzlercesi öldürülüyor.
Çocuklarımız yetim kalıyor, aileler parçalanıyor.
En önemlisi mutsuz bir toplum oluyoruz.
Bir erkek olarak gerçekten utanıyorum, üzülüyorum.
Bize gelen haberleri içim titreyerek okuyorum.
Türkiye bu meselenin üzerine gitmeli.
Bunun için kampanyalar yapmalı ama en önemlisi yasal düzenlemeler getirilmeli.
Sıfır tolerans olacaksa işte bu meseleye olmalı.
O yüzden geçen yıl olduğu gibi bu yıl da turuncu kampanyasına destek veriyoruz.
***
Çalışmalarını takdirle izlediğim İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli yine bu hareketin öncülüğünü yapıyor.
Çok da iyi yapıyor.
Kendisi örnek bir sivil toplumcu...
Bugüne kadar neye el attıysa başarılı oldu.
Samimi, toplumun meseleleriyle ilgilenen biri...
***
Diyor ki...
“Aslında, şimdiye kadar kadına karşı şiddetin, daha geniş anlamda da azınlıkların ve dezavantajlı grupların rengi mordu. Ancak geçtiğimiz yıllarda, Birleşmiş Milletler, şiddetten arınmış, iyimser ve mutlu bir geleceği temsil ettiği için turuncuyu toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve şiddetle mücadelenin rengi olarak benimsedi. Biz de buradan yola çıkarak, Turuncu’yu derneğimizin adı olarak belirledik. Turuncu Dernek’in logosu için kuş sembolünü kullanmamızın nedeni ise kuşların özgürlüğü simgelemesi... Kuşlardan da ‘humming bird’ü yani sinekkuşunu kullanmamızın sebebi de sinekkuşunun dayanıklılığı ve azmidir. Logomuzdaki 6 kanat, başta kadınlar olmak üzere toplumumuzdaki çocuk, mülteci, LGBTİ, engelli bireyler ve azınlıkların yer aldığı dezavantajlı grupları simgeliyor...”
***
Dünya Ekonomik Forumu’nun 144 ülke üzerinde yaptığı araştırmaya göre, Türkiye, kadın-erkek eşitliğinde 131’inci sırada...
Başka bir şey söylemeye gerek var mı?
Bu ayıp bize yeter.
Mavi Kelebekleri de destekliyorum
Desteklediğim ve çalışmalarını beğendiğim bir grup daha var.
O da Mavi Kelebekler...
Mavi Kelebekler’i hayvanseverler kurdu.
Gönüllüler Grubu Başkanı İş Kadını Filiz Erel Tegge...
Barınaklarda ve sokaklarda yaşayan köpeklerin problemlerinin kökten çözülebileceği yeni bir sistem öneriyor.
Tegge şöyle diyor:
“Kalıcı çözüm, barınakların devlet bünyesinden çıkarılması ve tamamen özelleştirilmesidir. Bu barınaklar gerçek hayvan severler tarafından işletilmeli. Belediyelere değil bakanlığa bağlı olacak barınaklar, kamu tarafından oluşturulan denetim komiteleri ve komiserleri tarafından sıkı kontrol edilecektir. Önerdiğimiz yeni sistemde devletin göstereceği geniş ormanlık alanlarda, kamunun teşviki ile modern barınaklar kurulacaktır. Barınaklar elektrik ve su hizmetlerinden ücretsiz faydalanmalıdır. Devlet hayvan başına belirlenmiş ücret ile barınaktaki hayvan adedi kadar bakım ücreti ödemelidir. Hayvan severler, yeni barınaklarda kısırlaştırma ve veterinerlik hizmetleri üstlenebilirler...”
Bence üzerinde çalışılabilecek bir öneri...
Ne dersiniz?
Paylaş