Paylaş
Vaka sayılarına bakıldığında, iyileşenlerin istatistiklerini diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda başarılı olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
11 Mart’ta başlayan “Evde kal” çağrıları şimdi kontrollü, sosyal mesafeli hayata dönüşüyor.
Bu önümüzdeki haftadan itibaren hayatın artık normalleşmeye başlayacağını gösteriyor.
Havayolu trafiği 4 Haziran’dan sonra başlıyor, karayoluyla ilgili yasakların da gevşemesi bekleniyor.
Üç büyükşehir için bazı önlemlerin devam edebileceği söyleniyor ancak onlar da en fazla haziran ortasına kadar sürecek.
Demek ki; yeni normal için hazırlanıyoruz.
Bana göre şimdi asıl mücadele ekonomide olacak.
Türkiye, gelişmekte olan her ülke gibi pandemiye sıkıntılı bir süreçte yakalandı.
Ne yapıp edip bu süreci en az hasarla atlatmalıyız.
O yüzden Türkiye’nin yeni bir ekonomik programa ve hamleye ihtiyacı var.
Bu yapay zekanın, yazılım teknolojilerinin, bilimin önde olacağı bir dönem olacak.
Ben Türkiye’nin önünde önemli fırsatların da olduğunu düşünüyorum.
Örneğin Fransa’da Renault’nun sıkıntılı günler geçirdiğini biliyoruz. Fransa uzun bir süredir çalışma saatlerini tartışıyor. Bu Fransız ekonomisinde bir yavaşlamaya, hükümetle çalışanlar arasında epeyce bir gerginliğe neden oldu. Avrupa’nın birçok ülkesinde benzer sıkıntılar var.
Genç nüfusuyla Türkiye’nin kendine yeni bir alan açacağını düşünüyorum.
Türkiye pandemi sonrasında ekonomiye odaklanmalı, yeni bir başarı hikayesi yazmalı.
İki aylık karnem
BİRAZ evde kaldığım korona günlerinde daha az sosyal medya daha fazla spor sloganını kullandım.
Baktım günlük 15 bin adım ortalamayla hiç de fena olmayan bir tempo yakalamışım.
Bu arada uzun yıllardır aynı kiloda olmama rağmen bir türlü kıramadığım bir kilo vardı, onu da aşağıya çekmeyi başardım.
Arada gazete, arada evde olmama rağmen uzun açlıkları uygulamaya devam ettim.
Sebze meyveye ağırlık vererek; zaten çok az kullandığım unlu ürünleri, şekeri de hayatımdan tamamen çıkararak kendime göre iyi bir iş yaptım.
Ve bir şey daha yaptım.
Telefonumu sosyal medya için değil daha çok müzik dinlemek için kullandım.
Kitap okurken fonda hep müzik vardı.
Yazımı yazarken, gazete sayfalarını yaparken, haberleri değerlendirirken fonda hep müzik vardı.
Ve her hafta başında akıllı telefonumun bana yolladığı raporlara büyük bir heyecanla baktım.
Orada da hedefim yüzde 10’luk bir düşüştü, yüzde 15’leri de geçtim.
Oluyormuş.
Bu dönemi hem kişisel, hem de kurumsal birçok hedef koyarak geçirdim.
Normalleştiğimiz günlerde de bunları korumaya kararlıyım.
Balkonu bahçesi olmayan
projeler artık tutmaz
SON günlerde gayrimenkul sektörünün önde gelen isimleriyle konuştum. İhtiyatlı iyimser tavırlarını koruyorlar. Pandemide sona gelindiğini, ikinci dalganın olması halinde bile ilki gibi bir dalgalanma olmayacağını düşünüyorlar.
O yüzden açılan ekonomilerin en çok konut sektörünü hareketlendireceğini düşünüyorlar.
Ortak görüşleri de şu;
Dikey mimariden artık vazgeçiyorlar.
Daha yatay, dana az katlı, daha çok bahçeli evlerden oluşacak inşaatlar yapacaklar.
Hepsine İzmir örneğini verdim.
Her yerde tutan bir şey İzmir’de tutmaz.
Herkesin beğendiğini İzmirliler kolay kolay beğenmez, kabullenmez.
İzmir’de balkonu olmayan, terasları bulunmayan, bahçeli olmayan hiçbir proje tutmaz.
Bu görüş şimdi genel için de geçerli...
Bu özellikler olmadan artık Türkiye’nin hiçbir yerinde projeler kabul görmez.
Online eğitim
tartışılıyor
ABD’deki birçok okul, özellikle de üniversiteler ilk dönemi online yapma kararı aldı. Avrupa’da pandemi izleniyor. Örneğin Almanya ilk normalleşme adımlarını atan ülkelerden biri oldu. Ancak vaka sayısının artması halinde tedbirlerin geri geleceğini açıkladı.
En ağır darbeyi alan İtalya ve İspanya da normalleşmeyi 15 Haziran’dan sonra hızlandıracak.
Ancak okulların ilk dönemi on line yapabileceklerini tartışıyorlar.
Bu kararları vermek hiç de kolay değil.
Okullar online eğitim verirse çalışan anneler babalar ne yapacak?
Anneler babalar evde olursa normalleşme nasıl sağlanacak?
Soru çok...
Cevapları yaşamadan vermek çok zor olacak.
Paylaş