Paylaş
Köşk’ten bir telefon gelir, arayan Özal’dır.“Bir projeyle ilgili fikrini almak istiyorum” der.Çelebi gider; Özal, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası için yeni salon hayal ediyorum. Ama bunun bir yıl içinde de tamamlanmasını istiyorum. Bu konuyu senin takip etmeni rica ediyorum” diye konuşur.Işın Çelebi kolları sıvar, orkestranın şefi Gürer Aykal’la uzun bir toplantı yapar.Sonra da dünyanın en iyi salonlarını araştırır, mimarlarını inceler.Aralarından bir modeli ve mimarı tercih eder.Tam düğmeye basılacağı sırada 92 seçimlerinde hükümet değişir.Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı olmuştur.Kumbaracıbaşı’na Cumhurbaşkanı’nın isteğini ve bir yıl içinde projenin tamamlanması gerektiğini söyler.Kumbaracıbaşı, “Hayır” demez, ama projenin bir yarışmayla yapılmasını ister.Ama yarışma bir türlü yapılmaz.Özal’ın isteği yerine getirilmez; Gürer Aykal Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefiliği’nden emekli olur, Işın Çelebi siyaseti bırakır.Bu konuşmaların üzerinden neredeyse 20 yıl geçer.Ankara’da açılan çukur hala boş...Bu örneği Işın Çelebi niye verdi?Hafta içinde yazdığım bir yazıyla ilgiliydi.İzmir’deki stat projesini de bizler yıllardır konuşuyoruz.Oysa, bir karar verip yola çıkmak lazım...Çünkü bugün, yarın derken üzerinden 20 yıl geçiyor ve bunun farkına varmıyoruz.Fena mı olurdu, dünyanın en modern konser salonlarından biri Başkent’te olsaydı.Gerçek olan şu ki...İzmir’deki mevcut statların hiçbiri kentin sportif aktivitelerinde işe yaramıyor.Alsancak küçük, Atatürk Stadı’nda da maç seyretmek de oynamak da keyif vermiyor.Işın Çelebi, Galatasaray’ın Seyrantepe projesini başından sonuna kadar yürüttü. Ocak 2001’de yani ikinci devreden itibaren Galatasaray maçlarını yeni statta oynayacak.Çelebi, “Önümüzdeki yıl gelirimiz en az 50 milyon, sonraki yıllarda da 75 milyon Euroya çıkar” diyor.Seyrantape modelinin mimarı da Çelebi...Çelebi, “Ali Sami Yen’in 49 yıllık üst kullanım hakkı için Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve TOKİ’yle oturup bir protokol imzaladık. Bunu önce Buca yapmalı. Buca’nın iki stadı var ve masaya oturabilir. Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’in koordinasyonunda Atatürk ve Alsancak statları için de benzer girişimler yapılabilir. Trabzon’un yeni projesi başladı. Seyrantepe’nin mimarı Mete Arat. Açık söyleyeyim. İzmir’de biri liderlik yapsın ve gönüllü olarak yanındayım. Nasıl Seyrantepe’nin her aşamasında bizzat görev aldım, İzmir’e de yeni bir stat yapılması için gecemi gündüzümü vermeye hazırım...”Işın Çelebi, gerçekten de sadece Türkiye’nin, Avrupa’nın en iyi beş stadından biri olan Seyrantepe’yi bitirmek üzere...Öyle anlaşılıyor ki, birisi öne çıkıp bu konuya öncülük edecek.İzmir Valisi Cahit Kıraç, geçen yıl bir toplantı yapmıştı. Önümüzdeki günlerde yine toplanılır ve Trabzon örneğindeki gibi bağlantılar kurulursa çok faydalı olur.Haydi sayın valim...Sizin başkanlığınızda, Federasyon Başkanımız Mahmut Özgener’in koordinasyonunda bu işi artık halledelim.
Bosnalı Kemal’in hayali Türkiye’de gerçek oldu
Henüz dört aylıkken bir şarapnel parçası ile hem annesini, hem de bir ayağını kaybeden Kemal Kariç, Bosna Savaşı’nda yaşanan insanlık dramının canlı bir örneği...Hayata futbol oynayarak tutunan Kemal için Türk Milli Ampüte Futbol Takımı’na davet edilmesi gerçek bir kırılma noktası olmuş.TRT Spordan Sorumlu Daire Başkan Yardımcısı Ersin Küçükbaraka bu süreci takip eden isimlerden birisi.İzmir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kayhan Erciyeş’in Kemal’le tanıştırılması da ayrı bir tesadüf olmuş.Altay Ampüte Futbol Takımı’nın kurucusu olan Dr. Serkan Çınarlı, aynı zamanda İzmir Üniversitesi’nin akademik kadrosuna katılınca, Rektör Erciyeş’e Kemal’in durumu aktarılmış.Kemal’in hem Türkiye’de futbol oynamak istemesi, hem de üniversiteye İzmir’de devam etmek istemesi üzerine bir proje geliştirilmiş.Engelliler konusunda çok hassas olan İzmir Üniversitesi, Kemal’e sahip çıkmış ve her türlü burs olanağını seferber etmiş.Kemal, bu yıl Altay Ampüte Futbol Takımı’nda oynayacak ve önümüzdeki hafta İzmir’e gelerek okumak istediği bölümü seçecek.Gerçekten de Bosna savaşı tam bir dramdı.İzmir Üniversitesi’nin Kemal’e sahip çıkması hem güzel, hem örnek bir davranış...Üniversite, Karşıyaka Engelliler Spor Kulübü Basketbol Takımı’na da aynı zamanda sponsor...Ben, Türkiye’de engelliler basketbol takımına sponsor olan başka bir üniversite bilmiyorum.Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı’na da destek veren İzmir Üniversitesi’ni kutluyorum.
Çocuğunuz üstün zekâlı olabilir mi?
Olay ve olgular arasındaki ilişkileri önceden anlayabilme, yaratıcılık ve sezgi gibi birçok yetenek bakımından üst düzey zihinsel kapasiteye sahip üstün zekalı, yetenekli çocukların, tüm çocuk nüfusuna oranı dünyada ve Türkiye’de yüzde 2.5 civarında.BusinessWeek’teki yazısında Alphan Manas, bu çocukları “Zihinsel ve fiziksel yüksek enerjiye, sorun çözme ve güçlüklerle uğraşma yeteneğine, sürekli gelişme isteğine, geniş hayal gücüne sahip, hızlı öğrenip, kavrayabilen, devamlı sorgulayan, tekdüzelikten hoşlanmayan, mizah anlayışları güçlü, yaratıcı ve liderlik güçleri mükemmel” olarak tanımlıyor.Manas, çok hızlı öğrenen bu çocukların sınıf düzenini bozabildiklerini, derste başka şeylerle ilgilenme veya uyuma gibi nedenlerle sık uyarı alabildiklerini, “zekâlarıyla rezil olduklarını” söylüyor.Gelişmiş ülkelerde birçok test ve teknik yardımla küçük yaşta belirlenen bu dehalar, uygun eğitim ve bol ödüllendirmeyle en zirvedeki liderlere, araştırmacılara ve girişimcilere dönüşürlerken, Türkiye’de sadece müzik alanında çok az sayıda çocuk uygun eğitim görme şansına sahip olmuş, bugüne dek. Dehalarımızın çok büyük bölümünü normalleştirilip, yeteneklerini körelttikten sonra toplum içinde eritiyoruz.Üstün zekâlı çocuklara yönelik Milli Eğitim Bakanlığına bağlı BİLSEM, Türk Eğitim Vakfı’na bağlı TEVİTÖL gibi kuruluşların yanında bazı dernek ve vakıflar varsa da bunlar yeterli değil. Zihinsel engelli çocuklara yönelik, sayıları yetersiz de olsa, birçok okul varken, üstün zekâlı çocuklar için Türkiye’de tek bir okul bulunması önemli bir çelişki.Ülkeyi ileri götürecek lider kadrolarını oluşturabilmek için, yetenekli çocukların uygun testlerle erken yaşlarda belirlenip, nitelikli bir eğitimle yetenek ve yaratıcılıklarının geliştirilmesi gerekli.İdil Biret, Fazıl Say gibi üstün yetenekli ünlülerin bu konuları gündeme getirerek kamuoyu oluşturmaları, gerekli yasal düzenlemeler için ön ayak olmaları yararlı olacak sanki.(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)
Paylaş