Selçuk Yaşar; “Artık haklı olmak istemiyorum” diyor

Selçuk Yaşar ısrarlı...

Bana kalırsa baştan sona haklı...

Türkiye’de doğruyla yanlış, iyiyle kötü hep karıştırılıyor.
Türkiye’de ilkleri yapan ve bunları hayata geçirirken her seferinde bir muhalefetle karşılaşan duayen işadamı bir süredir çıkıp yine Don Kişot’luk yapıyor.
Ve diyor ki...
“Ette de, sütte de yaptıklarım önce anlaşılamadı. Geçen yıllar benim haklı olduğumu gösterdi. Hep bir muhalefetle karşılaştım, hep değişimin karşısında olanlar oldu. Şimdi aynı şeyi balıkçılık için söylüyorum. Bu sektöre sahip çıkın. Balıkçılıkta geri kalıyoruz. Bu sözleri kimsenin düşünmediğini düşünen; hayallerini gerçekleştirmiş, 70 yıllık deneyimimle söylüyorum...”
Neyi anlatmaya çalışıyor Selçuk Yaşar...
Bir grup işini iyi yapmayan, standartlara uymayan, çevreyi hiçe sayan kültür balıkçısı nedeniyle iyi olanlara da ceza kesiliyor.
Hatta yüksek faturalar ödetiliyor.
Selçuk Bey’in verdiği örnekler çok çarpıcı...
Bu bilgiler hükümette de var.
Ama Türkiye siyasi konuları konuşmaktan, ekonomiye fırsat kalmıyor.
İzmir’de deniz kirasının Ordu’nun 10 katı olduğunu vurguluyor Yaşar ve şöyle konuşuyor:
“Deniz yüzeyi kiralama bedellerinde Ege bölgesine haksızlık yapılıyor. Akdeniz ülkelerinde 2009 yılı için bir dönüm deniz yüzeyi kira bedeli Yunanistan’da 360 Euro, İspanya’da 200 Euro, İtalya’da 13 Euro, bizde ise 2 bin 200 Euro... Türkiye içinde de dengesizlikler var. Ordu’da dönümü 450 lira olan bedel; Muğla’da bin 800 lira, İzmir’de ise 4 bin 400 lira İzmir’de deniz yüzeyi kiraları diğer illere göre 3 ila 10 kat daha fazla Başbakan Erdoğan’dan bunun düzeltilmesini rica ettik; bir bedel alınacaksa tüm Türkiye’de aynı ücret olmalı. Ücretin Ordu seviyesine getirilmesini bekliyoruz...”
Bu ecrimisil konusunda hem Kemal Unakıtan’ın maliye bakanlığı döneminde, hem de Mehmet Şimşek döneminde sözler verildi.
Ama ne yazık ki; yerine getirilmedi.
Sadece deniz yüzeyi kiralarında değil; Çeşmeli turizmciler genel ecrimisil ücretlerinde de hala sıkıntılı...
* * *
Çevreyi korumak hepimizin görevi...
Ancak doğru yatırımları da teşvik eden, Türkiye’nin sanayisini geliştirmek de bizlerin yapması gerekenlerden biri...
Düşünün...
Selçuk Yaşar olmasaydı; bugün yediğimiz balığın fiyatı ne kadar olurdu?
Düşünmek bile istemiyorum.
Selçuk Bey’in serzenişte olduğu bir konu daha var.
Onda da kendisine yüzde yüz katılıyorum.
Diyor ki...
“Yunanistan’a ilk balık yavrusunu, çipura, levrek yavrusunu satan benim. Türkiye’de ilk balık çiftliğini kuran da benim. Yunanlılar Sakız Adası’ndan geldi, yavru balık alıp götürdü. Ondan sonra bütün Yunanistan’a, her yere balık çiftliği kurdular. Şimdi Yunanlılar bizim sahildeki sahipsiz, korumasız, kaderine terk edilmiş balık çiftliklerini teker teker satın alıyor. Biz yaptığımızdan daha fazlasını yapamaz mıydık? Yapabilirdik, yapmalıyız... Bana ‘Haklıymışsınız’ diyorlar. Ben haklı olmak istemiyorum, Türkiye’nin kazanmasını istiyorum...”
* * *
Bugün stok taşımayan ender sektörlerdin biri haline geldi; su ürünleri...
Alıcısı hazır; ne kadar üretirseniz satabileceğiniz pazarlar o kadar çoğalabiliyor.
Buna rağmen gerekli düzenlemeler yapılmıyor.
Üstüne üstelik sektör dışlanıyor.
Selçuk Yaşar, “Haklı olmak istemiyorum” diyor.
70 yılın tecrübesi dinlenmeli...
Ve bir an önce bu düzenlemeler yapılmalı.
Yazarın Tüm Yazıları