Paylaş
Fransa’da Sarkozy sandıktan çıkamadı, yerelde iktidar olan sosyal demokratlar uzun bir aradan sonra cumhurbaşkanlığını da kazanmış oldu. François Hollande iktidara geldi.
Yunanistan’da durum çok farklı değil... Yeni Demokrasi Partisi sandıktan birinci çıktı, bu sefer sol ortadan ikiye bölündü. Sol ittifak Siriza yüzde 16, sosyal demokrat PASOK yüzde 14’te kaldı. Yunanistan’da aşırı sağ güçlenmiş oldu.
Ermenistan’da Cumhurbaşkanı Sarkisyan koltuğunu korudu, çünkü ülkede bir politika değişikliği öngörülmüyor.
Sırbistan’da cumhurbaşkanlığı, genel ve yerel seçimler aynı anda yapıldı. Sonuç, Miloseviç’in ruhu yeniden hortladı.
Berlusconi sonrasında İtalya ilk kez sandığa gitti. Palermo, Parma, Verona gibi 26 şehirde seçimler vardı. Sonuçlar yarın netleşecek.
Özetle...
Avrupa’da dengeler değişiyor.
Hep söylüyorum, siyasetteki dengeleri değiştiren çok temel konular var.
Bunların başında siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ilk sırada yer alıyor. Türkiye’deki hükümet değişikliklerine de bakıldığında benzer tablolar gördük.
Bu sonuçlar ve geçmişin deneyimleri, acaba Türkiye’deki muhalefete, “Biz ne yapıyoruz, ne söylüyoruz, ne öneriyoruz” sorularını sorduruyor mu acaba?
Bu gidişattan kendilerine bir ders çıkarıyorlar mı?
Ve elbette...
İstikrar olmadığı zaman nelerin olabileceğini, dengelerin bir anda nasıl değişebileceğini hükümetler de dikkate alıyordur.
Sezar’ın hakkı Sezar’a
Sarkozy’ninki de
François Hollande birinci çıkınca, Sarkozy ne dedi:
“Yenilginin sorumluluğu bana ait. Bu yeni dönemde aranızda olmayı sürdüreceğim ancak yerim aynı olmayacak. Partiyi meclis seçimlerine ben götürmeyeceğim...”
Sarkozy’ye kızabilirsiniz, Türkiye’ye söyledikleri için sinir de olabilirsiniz.
Benim gibi Fransızca eğitim almış, Fransa’yı çok seven birini bile Fransa’dan soğutmuş da olabilir.
Ama yine de Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım.
Bizde olduğu gibi seçim kaybedildi mi, hiç kimse, “Koltuğumu bırakmam” demiyor.
Gereğini yapıyor.
Bunu da görmek lazım.
Karşıyaka için...
Söyleyecek çok sözüm var. Ama susuyorum. Önümüzdeki hafta bütün duygularımı, düşündüklerimi sayfalara dökeceğim. Galiba bu ruh halimle bir dizi yapacağım. Ancak bugünlük şunu söyleyebilirim. Böylesine büyük bir camiayı bu hale düşürenlere “yuh” olsun diyorum ve başka bir şey söylemek istemiyorum.
Göztepe için...
Ben Göztepe’nin de eski günlere kavuşmasını istiyorum. Yani ligde kaldığı için sevinen değil, zirveye oynayan bir takım görmek istiyorum. Bilmem anlatabildim mi?
Akhisar Belediyespor için...
Karşıyaka’nın, Göztepe’nin, Bucaspor’un, Denizli’nin döküldüğü; istikrarsız bir sezon geçirdiği bir dönemde Akhisar Belediyespor’un müthiş performansını ayakta alkışlıyorum. Tek dileğim; Play Off’a kalmadan, direkt Rizespor’u da evinde yenerek Süper Lig’e çıkmaları... İtirazım ise Akhisar’ın Belediyespor oluşuna... Baştan beri belediyelerin profesyonel spora destek vermesine karşıyım çünkü... Belediyeler altyapıya destek veren, amatör sporcuların yanında olan kurumlar olmalılar. 1970’te kurulan takımın belki o günün şartlarında böyle bir desteğe ihtiyacı vardı, ama Süper Lig’le bu yapılanma da tamamlanmış olur. Akhisar Belediyespor bundan böyle yoluna Akhisar olarak devam etmeli.
Paylaş