Paylaş
Ve bunlar çoğunlukla Ege’den çıkıp, Türkiye’nin havasını değiştiriyor.
Örnek mi?
Geçen hafta Türkiye’ye çok ünlü 9 şarap uzmanı ve yazarı geldi. Ne mi yaptılar?
Hem Türk şaraplarını tanıyıp bilgi aldılar; hem de kör tadım yaptılar.
Sonuç...
Beklentilerin üzerinde... Hatta olağanüstü...
Şarapların çoğu Ege’dendi ve bir bölge çok ön plana çıktı. O da Urla...
Kaliforniya’nın Napa Valley bölgesinde, Fransa’nın ünlü Bordeaux bölgesine rakip şarap üretimi başladığı zaman herkes biraz mesafeli yaklaşmıştı.
Geçenlerde Milliyet Ege’de Selim Türsen de yazdı. “Amerikalılar ne anlar şaraptan” diye dudak bükenler, çok geçmeden asırlardır dünyanın en iyi şaraplarını üreten burnu havada Fransızların kibirlerini yerle bir etti.
Peki Urla, biraz daha sınırı genişletirsek Ege’nin bağları Amerika’nın Napa Valley’i olabilir mi?
Kaliteli şarap üretimi Fransa’nın tekelinden çıktığına göre Avustralyalılar, Güney Afrikalılar, Şilililer birbirinden lezzetli şaraplar üretirken Ege’de benzer gelişmeler olamaz mı?
Bence her şey yolunda, Ege’nin lehine gidiyor.
¡
Oxford Üniversitesi’nin üç yılda bir yenilediği ve “şarabın kutsal kitabı” olarak anılan “Oxford Companion to Wine” kitabında bugüne kadar Türk şaraplarına sadece bir paragraf yer verilirdi.
Geçen hafta Türkiye’ye gelen 9 şarap uzmanı bu görüşün artık değiştiği müjdesini verdi ve Türk şaraplarından övgüyle söz etti.
Doç. Dr. Yunus Emre Kocabaşoğlu’nun ev sahipliğindeki etkinliğe Alaçatı, Büyülübağ, Château Kalecik, Corvus, Diren, Doluca, İdol, Kavaklıdere, Kayra, Kocabağ, Kutman, Likya, Melen, Pamukkale, Paşaeli, Prodom, Risus, Sarafin, Selendi, Sevilen, Turasan, Umurbey, Urla Şarapçılık, Urlice ve Vinkara olmak üzere 25 üretici firma, toplam 118 şarabıyla katıldı.
Uzmanlar Türk şaraplarını iki güne yayılan sekiz saatlik kör tadımlarla değerlendirdi.
Tadılan şarapların üçüne 90 ve üzeri, 32’sine 85-89 ve 50’sine 80-84 puan verdi.
Times gazetesinin şarap yazarı Tim Atkin, Türk şarapları için “Hayallerin çok ötesinde. Beklentimizin çok üstünde” diyerek beğenisini ifade etti. Sürpriz sonuçların da olduğu değerlendirmede Urla, Prodom, Melen gibi butik üreticilerin yüksek puanlar alması hepimizin dikkatini çekti.
Listeye ve değerlendirmelere baktım.
Göğsüm kabardı.
Sevilen almış başını gitmiş, her yıl daha da iyiye gidiyor. Sevilen markalı şarapları artık Avrupalılar da içmeye başladı ve ilgi giderek artıyor.
Pamukkale de aynı çıkışta... Her yıl bir başka şarabı öne çıkıyor.
Corvus, Bozcaada’nın kaderini değiştirdi.
Urlice’nin adını bundan sonra daha sık duyacaksınız. Urla Şarapçılık’ın hedefi “Made in Urla” damgasını şaraplarına işlemek.
İdol yeni denizlere yelken açacak. Bunda Lucien Arkas’ın önemli katkısı olacak. Arkas, önümüzdeki yıldan itibaren yeni sürprizlere hazırlanıyor. Yeni isimler ve yeni ürünlerle İdol Şarapçılık’ı yakından ve zevkle izleyeceğiz.
Ege, şarapçılıkta yeni ve farklı bir bölge oluyor.
“Made in Ege” ya da “Made in Urla” damgasını şaraplarda görmeye hazırlanın.
Urla’nın şarapları yabancı uzmanları çok şaşırttı
DİĞER taraftan birçok yeni üretici pazara giriyor.
Urla Şarapçılık, iki şarabıyla 88, biriyle 81 puan alarak daha piyasaya sürmedikleri 2009 ürünleriyle şaşırttı. Prodom ise, kupaj kırmızılarda ilk iki sırayı aynı şarabın 2006 ve 2007 rekolteleriyle yarışmanın en yüksek puanları olan 90 ve 91 aldı. Geçtiğimiz günlerde şirketlerinin 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlayan Aydınlı maden işletmeleri sahibi Mehmet Atay bir Fransız önoloğun danışmanlığında ürettiği kupaj kırmızı şaraplardan ikisi “olağanüstü güzel” anlamına gelen 90 ve üzeri notlar aldı. Henüz ticari marka olmadığı için Sevilen’in tesislerinde ve onun ticari markasıyla üretilen bu şaraplardan Prodom (Sevilen) Syriah, Cabernet, Franc, Petet Verdot 2007’nin notu 91 idi. Prodom (Sevilen) Syrah-Cabernet-Franç-Petet Verdot 2006 ise 90 puanla “olağanüstü” unvanını aldı.
İki yıldan bu yana Fransa’da şarap üretimi eğitimi alan Ayda Kalelioğlu, Urla’nın kendine has üzümleriyle, aynı Fransa’nın şaraplarıyla ünlü ve bütün dünyayı kendine çeken “Chateau neuf du Pape” gibi, şarap üreticilerinin çoğalacağı, marka bir kasaba olabileceğini söylüyor.
Urla Şarapçılık’ın ise dört ortağı var. Bülent Akgerman, Can Ortabaş, Deniz Barçın, Yavuz Karacasulu, yıllardır ve titizlikle projelerini yürütüyor. Yabancı uzmanlarla çalışıyor ve Türkiye’nin en iyi pazarlama ekibiyle yoluna devam ediyor. Urla Şarapçılık’ın da çok başarılı olacağına inanıyorum.
Veritas’ın düzenlediği Master of Wine tadımında kupaj kırmızı şaraplar kategorisinde değerlendirilen Consensus 3 Meşe Shiraz – Cabernet Sauvignon – Merlot 2007 rekoltesi, 32 şarap içerisinde 100 üzerinden 85 puanla 12’inci sırada yer aldı.
Konsensus da çok güzel bir şarap...
Ama ben Arkas’tan çok daha farklı sürprizler bekliyorum.
Lucien Arkas, her yaptığı işte iddialıdır. Eminim, gelecek yıldan itibaren çok farklı bir İdol izleyeceğiz.
Master of Wine tadımında genelde Kavaklıdere şarapları liste başlarına yakın kaldı. Doluca ise, hemen ardından izledi. Kavaklıdere’nin 11, Doluca ve Sarafin’in 10 ve 4, Kayra’nın ise 7 şarabı 80’in üzerinde puan aldı. Sevilen 9, Corvus 7, Pamukkale 6, Büyülübağ 4 şarapla listelere girdi. Gerçi bu bir ölçüt değil, kaç şarabı tadıma dahil ettiğinizle ilgili. Ama Türk şarapçılığı giderek yükseliyor.
İşlerine aşık insanlar
YAPILAN işin ne olduğundan çok daha önemlisi, nasıl yapıldığıdır. Ve işlerini iyi yapan insanlara çok saygı duyarım. Sayıları fazla olmadığından hemen göze batan bu insanlar için en önemlisi, yaptıkları işlerden aldıkları hazdır; işlerine aşıktırlar çünkü.
Sanatçı, öğretmen, doktor, mühendis, hukukçu, zanaatkar... Ne iş yaparlarsa yapsınlar; yaptıkları işi tam yapmaya çalışır bu insanlar. Alsancak Kıbrıs Şehitleri’ndeki berberim Muammer Usta, boya işlerimizi yapan İlhami Usta böyle insanlardandır.
Eğitimcilerin özel bir yeri vardır benim gözümde... Ayvalık İstiklal İlkokulu’ndan öğretmenim Macide İlkdoğan, kızımın Karşıyaka Beyaz Balon Anaokulu’ndaki yöneticisi Rina Palombo, Çakabey İlköğretim Okulu’ndaki kurucu temsilcisi Zafer Eraslan ve öğretmeni Fatma Yağız gibi... Daha gelişmiş bir toplumun mimarları olan, kendilerini öğrencilerine adamış bu insanların mutluluklarını, öğrencilerinin başarılarının ardından, gözlerinden okuyabilirsiniz. Bazılarını da örnek alırsınız kendinize... Benim için bu insanların başında yıllardır birlikte çalıştığımız; yöneticilik, hoşgörü, bilim, hukuk ve demokrasi gibi konularda kendisinden çok şey öğrendiğim, sivri uçlarımı törpülememe yardımcı olan önceki Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Özcan gelir.
¡
Adını verdiği müzik okulunun sahibi Maria Rita Epik de böyle bir insan... Müzik yapma zevkini kızımdan sonra eşime ve oğluma aşılayan Epik “Sıra sizde” dediğinde, nota bile bilmediğim halde gülüp geçemedim bu nedenle. Nazım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” şiirindeki “yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin” dizesinden yola çıkarak, genç yaşta (47) başladım müzik yaşamıma... Eşim Eser ile kızım Zeynep’in piyanosuna ve oğlum Yiğit’in baterisine ben de sesimle eşlik etmeye çalışıyorum; birlikte müzik yapıyoruz artık... Öğretmenlerimiz Nazime Aliyeva’ya, Gülnare Özdemir’e, Orçun Aktaşlı’ya ve her türlü kaprisimi çeken Seda Kıvanç’a çok teşekkürler...
İşlerine aşık tüm insanları ayakta alkışlıyorum.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)
Paylaş