Paylaş
İyi yönettiğimiz salgın sürecinde son günlerde yanlışlar yapıyoruz.
Salgın bitti zannediyoruz.
Bunda iyi gelen rakamların, vaka sayılarının, ölüm oranlarının etkisi var tabii...
Hepimiz bu iyi haberlere seviniyoruz.
Ben epey de gurur duyuyorum.
Vaka sayısına göre hayatını kaybedenlerin sayısı başarılı bir süreç yönettiğimizi gösteriyor.
Ama hatırlatıyorum.
Hala günde 50 vatandaşımız hayatını kaybediyor.
Hala test sayısının yüzde 10’u kadar pozitif hasta belirleniyor.
Bu salgının bitmediğini gösteriyor.
Artık uzman gibi olduk.
New York’taki istatistikler vaka sayısının en az 10 katı kadar pozitif hastanın sokaklarda hasta olduğunu fark etmeden yürüdüğünü gösteriyor.
Emin olun Türkiye’de bu oranlar New York’tan farklı değildir.
O yüzden çok acil işi olmayan dışarı çıkmasın.
16 – 19 Mayıs arasının sokağa çıkma yasağı ilan edildiği açıklandı.
Şimdiden Ramazan Bayramı’nın da böyle olmasını talep etmeliyiz.
Çünkü benim sokakta gördüklerim, fotoğraflarda gördüğüm bu işi biraz hafife aldığımızı gösteriyor.
Salgının daha bitmediğini hatırlatmak isterim.
İmece usulü hasat
PAZAR günü “Fransa’daki bu modeli Türkiye örnek alabilir” diye yazdım. Fransız medyasında çıkan haberlerden birini köşeme taşımıştım. Haber şöyleydi. “Fransa’da koronavirüs nedeniyle sezonluk yabancı tarım işçileri gelemeyince hükümetin çağrısı üzerine 200 binden fazla işsiz Fransız gönüllü olarak hasat toplamak için başvurdu.”
ESİAD Başkanı Fadıl Sivri’yle bu modeli Türkiye’nin de kullanabileceğini, pandemi döneminin ekonomik ve sosyal dalgalanmalarını bu örneklerle atlatabileceğini konuştuk.
İzmir’in de bu alanda öncülük yapabileceğini yazmıştım.
Hafta başında beğendiğim bir uygulamayı İzmir Büyükşehir Belediyesi yaptı.
“İmece ruhu” denilebilecek bir haberdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer 250 gönüllüyle beraber Kemalpaşa’ya gitti.
Kemalpaşa’daki hasada katılmak ve kiraz bahçelerinden ürün toplamak için önce gönüllü başvuruları değerlendirildi. Soyer, 18 köyde 46 üreticinin bahçesini 252 gönüllüyle hasat yaptı.
Fransa Avrupa’ya, İzmir Türkiye’ye örnek oldu.
Bence bu yaz bu hasat örnekleri çoğalmalı.
Türkiye bu süreci hep birlikte, imece usulüyle atlatmalı.
Tarımı yine gündemimize alalım
İLKOKUL yıllarını hatırlıyorum.
Yerli Malı haftaları yapar ve bunun ne kadar önemli olduğunu anlatırdık.
Ve yine o günlerden aklıma kalan klişe yorumlardan biri de “Türkiye kendi kendine yeten ender ülkelerdendir” diye...
Bunun ne anlama geldiğini yıllar içinde anladım.
Bu ülkenin toprağının ne kadar verimli olduğunu, ne kadar bereketli olduğunu hem öğrendim, hem de gazeteci olarak deneyimledim.
Ama yıllar içinde ithal ettiğimiz ürünlerin sayısı arttı.
Kentleşme öne çıktıkça köyler boşalmaya, tarım alanları binalarla dolmaya başladı.
Türkiye tarımı asıl gündeminden biraz uzaklaştırdı.
Şimdi korona günleri bize bazı şeyleri yeniden hatırlattı.
Yerli tohumun ne kadar önemli, değerli olduğunu gösterdi.
Kendi kendine yetebilen bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu bize söyledi.
Türkiye tarımı yeniden gündemini almalı, uzun vadeli stratejilerini gözden geçirmelidir.
Bu ülkenin geleceğine hep inanlardanım.
Tarım da o konuların başında geliyor.
Sarkaç stratejisi
en doğrusu gibi
DEVLETLER ekonomilerini yeniden açıyorlar.
Bazı zorluklar var çünkü salgın hala devam ediyor. Ve ikinci dalgadan korkuluyor.
Örneğin ABD’de Beyaz Saray ile Valiler arasında tam bir fırtına esiyor.
Trump aceleciyse de valiler normalleşme adımlarının daha yavaş atılmasını, salgının devam etmesi halindeki maliyetlerin çok daha yüksek olacağını söylüyorlar.
New York Times’ta okudum.
Geçmiş salgınlar incelendiğinde ikinci dalgaların kaçınılmaz olduğunu ancak bu sefer dalga değil dalgacıklar olabileceğini söylüyorlar.
Bunu da gelişen tıbba, teknolojik gelişmelere, devletlerin imkanları sınırsız hale getirmelerine yorumluyorlar.
Ben de bu görüşe daha yakınım.
Geçen gün yazdım.
Sarkaç yöntemiyle bu süreç yönetilecek.
Yani ekonomiler açılacak; bakılacak...
Eğer dalgacıklar olursa kısmi, daha yerel önlemler alınacak ya da bölgesel kapanmalar olacak.
Sonra yeniden normalleşme ve süreçler izlenecek.
Dünya ekonomisi öylesine büyük bir hale geldi ki; bir günlük kapanmalar bile milyarlarca dolarlık zararlar yazıyor.
Kovid 19’da dünyanın durdurduğunu düşünecek olursak; sarkaç stratejisinden başka bir çare de kalmıyor gibi...
Yapay zekayı daha
sık kullanacağız
BUGÜNDEN yarına dünya değişmeyecek. Ama bazı şeyler çok daha ön plana çıkacak. Örneğin yapay zeka... kullandığımız bütün aletlerde, günlük hayatımızın her detayında yapay zeka olacak.
Bu iyi bir şey bence... Verimliliği artıracak, bilimi ön plana çıkaracak gelişmeler... Ben memnunum.
Paylaş