Paylaş
Bir insanın hayatı, geleceği bir teşhisle değişebiliyor.
Küçük bir müdahale bazen hayat kurtarıyor.
Ya da bir tavsiye hayatın akışını tamamen değiştiriyor.
Arada doktor dostlarımla bir araya gelmek, onların dünyasının içine girmek ve geleceğe dönük biraz sohbet etmek bana da iyi geliyor.
Hele böyle günlerde onlara şükran borcumuz var.
Herkesin çekindiği, evlere hapsolduğumuz bir dönemde onlar yine haftanın 7 günü 24 saat çalışmaya devam ediyor.
Aslında bizim meslek gibi, yani gazeteciler gibi büyük bir özveriyi baştan kabul ediyorsunuz.
***
Medical Park İzmir’in Genel Müdürü Veysi Kubba’yı aradım.
Koronalı günlerde neler yaptıklarını sordum.
Her hastane gibi tam kadro görevlerinin başındalar...
Onlar için aslında olağandışı bir olay yok.
Çünkü korona olsun olmasın; hijyene dikkat etmek zorundalar, hizmet akışını sürdürmek zorundalar, en acil duruma göre organizasyonlarını şekillendirmek zorundalar.
Veysi Kubba dedi ki;
“Türkiye’de doğru bilinen bazı yanlışlar var. Sağlık ihtiyaçlarınızı ertelememek gerekir. Hastaysanız, bir şikayetiniz varsa gelip tedavi olmak zorundasınız. Hatta böyle dönemlerde bunu daha hızlı yapmalısınız. Ertelemeyin, endişelenmeyin. Çünkü sağlık kuruluşları en güvenilir yerlerdir. Personel bilinçli ve en iyi korunandır. Her türlü koşula göre eğitim almış, kriz planlarını sürekli yenileyen kadrolardır. Doktorlarımıza ve bütün sağlık kurumlarımıza güvenin...”
***
Ben Türkiye’deki sağlık sektörünün Avrupa’nın birçok ülkesinden daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Doktorlarımıza güveniyorum.
Hastanelerimizin yetişmiş personeline inanıyorum.
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ekonomik paketten aslında önce sağlık sektörünün yararlanması gerektiğini düşünüyorum.
Muhtasar, KDV indirimlerinden sağlık kuruluşları da yararlanmalıdır.
Çünkü hepsine bir teşekkür, şükran borcumuz var.
“Evde kal” diyoruz sonra
arabalarını çekiyoruz
NE dedik; herkese evde kalın, evden çıkmayın dedik.
Uyanlar var, uymayanlar var.
Ama görüyorum ki evde kalanların sayısı artmaya başladı.
Gerçekten de bir ay çok önemli ve kurallara uyarsak korona belasından kurtulabiliriz.
Evde kalan insanlar arabalarını ne yapacak?
Park yeri varsa otoparklara koyacaklar.
Ama söyler misiniz, Türkiye’de, özellikle büyükşehirlerde yeterince otopark var mı?
Yok...
Bizim çok sevgili müteahhitlerimiz otopark yerine dükkan, mağaza, alışveriş merkezi yapmayı tercih ettiklerinden araçlarımızı park edecek ne yazık ki yeterli yerimiz yok.
Böyle olunca araçlar sokaklarda...
Bu vatandaşın suçu değil, önce onu söyleyelim.
Cumhurbaşkanı dahil, bütün bakanlar ne diyor?
“Evde kalın lütfen” diyor, değil mi?
O zaman evde kalıp otopark olmadığı için sokaklara park edenlerin araçlarını niye çekiyorsunuz kardeşim.
Dün beni onlarca kişi aradı.
Bana ulaşan onlarca kişiyse, yüzlerce, binlerce kişinin arabası çekilmiştir.
Yer de veriyorum.
Mavişehir’de onlarca kişi beni arayıp sitemde bulundu.
Hepsini haklı buluyorum.
Arkadaş o araçları yerine getir.
Evde otur dediğimiz bir dönemde, eğer yaya geçitlerini, otobüs duraklarını engellemiyorsa o araçları çekme.
Gözüm sizin üzerinizde...
Bence vatandaşlar haklı.
Ya önemsizleştiriyoruz
ya da çok abartıyoruz
YA panik yapıyoruz ya da tam tersi anlamsız bir umursamazlık içindeyiz.
Yani dengeyi bulmakta zorlanıyoruz.
Koronavirüsü önce hafife aldık; ilk vaka çıkana kadar restoranları, kafeleri doldurduk.
Diyanet’in “Namazınızı evde de kılabilirsiniz” uyarılarını dikkate almadık.
Hatta “Müslümanlara bir şey olmaz, Allah’ın verdiği canı Allah alır gibi” kaderci bir yaklaşıma girdik.
Okulların kapatılmasını tatil gibi gördük, atladık arabalara Çeşme’ye, Bodrum’a gittik.
Belediye başkanlarının biraz da esprili “Buraları çok soğuk, evinizden çıkmayın” mesajlarına kızdık bile...
Marketlerde makarna, bakliyat bırakmadık.
Sağlık Bakanlığı “Koronayı bitirdik” dese; bir yıl makarna yesek bitiremeyeceğimiz kadar stok sahibi olduk.
AVM’lerdeki mağazalar “Bizi kapatın artık yoksa biz kapatıyoruz” demelerine rağmen gitmeye devam ettik.
Ya abartıyoruz ya da önemsizleştiriyoruz.
Dilerim bu korona bazı şeylerin yerli yerine oturmasını sağlar.
Belki biraz özeleştiri yapar, hayata bundan sonra öyle bakmaya devam ederiz.
Şaka gibi ama gerçek
İSTANBUL’da sahte içkiden 20 kişi hayatını kaybetti, bu sayı daha da artabilir.
Ölenlerin virüsten korunmak için içkiyi önce vücutlarına sürdükleri sonrasında ise içtikleri söyleniyor.
Hayatını kaybedenlerin çoğu Türkmenistanlı...
Şaka gibi ama gerçek...
Tatil beldelerinde de
trafik sorunu var
GEÇENLERDE yazmıştım.
Bazı turizm merkezlerinde trafiğe yeni düzenlemeler getirmek gerekiyor. O ilçelerden biri de Kuşadası... Bodrum’a bir çevre yolu önerim var. Aslında Kuşadası için de bu geçerli... Artık şehir trafiği, özellikle sıcak sezonda kilitleniyor, bir yerden bir yere gitmek imkansız hale geliyor. Yazın herkes o şehir trafiğinden kaçıp kendine vakit ayırmak istiyor. Ama bu trafikle mümkün değil. Kuşadası için de bazı çalışmaların olduğunu söylemiştim. Aydın Büyükşehir ve Kuşadası Belediyesi, kent merkezinde yaşanan trafik yoğunluğunu “tek yön” uygulaması ile çözmeye hazırlanıyor.
Yarından itibaren uygulama başlayacakmış.
Ben şimdi bir sahil düzenlemesi bekliyorum.
Kuşadası’nın o doyumsuz gün batımını izlemek yeni düzenlemeyle çok daha güzel olur.
Paylaş