Rojin’in hakkını kim savunacak

14 yaşındaki 8’inci sınıf öğrencisi Rojin Yakıt üzerine havlayarak gelen köpekten kaçarken bir arabanın altında kaldı.
Rojin tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Gözaltına alınan otomobil sürücüsü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Rojin de; o kara toprağa girdi.
***
Gelin şu meseleyi sakin sakin tartışalım.
Kızmadan, bağırmadan, suçlu aramadan...
Ve beni mesaj yağmuruna tutmadan...
Çünkü sözkonusu hayvan hakları, doğa, çevre olduğunda benim ne kadar duyarlı olduğumu herkes bilir.
Medyanın toplumu bilinçlendirmesinde, farkındalık yaratmasında epey bir katkım vardır.
Ama bu gerçekleri tartışmayacağız, konuşmayacağız anlamına da gelmez.
Türkiye’nin bu meseleyi mutlaka ele alması lazım.
Biliyorum siyasetçiler hayvan derneklerinden gelecek tepkileri düşündükleri için hızlı adım atamıyorlar.
Bazı örnekler de bu konunun derinlemesine tartışılmasına engel oluyor.
Hayvanlara işkence yapanlar elbette cezalandırılmalı, bu konuda herkes aynı fikirde...
Ama ya Rojin;
Rojin gibi hayatını kaybeden çocuklarımız, gençlerimiz...
Onlar için bir şeyler yazmayacak mıyız, bir şeyler söylemeyecek miyiz?
Biraz bekledim; hayvan derneklerinden bir açıklama gelir mi diye...
Yok, tek bir kelam bile yok...
Bu olayın tersi olsaydı acaba hayvan dernekleri susacak mıydı?
Susmayacaklarını biliyorum.
Hayvan dostu olan, yıllarca evimin yakınındaki sokak hayvanlarına bakan biri olarak beni bile bazen acımasızca eleştiren hayvan dostlarından tek bir kelime bile yok.
***
Bu yasanın mutlaka Türkiye’nin gerçeklerine göre güncellenmesi lazım. Hem bize, hem sokak hayvanlarına yazık.
Ne mi yapılmalı?
Dünya ne yapıyorsa onu yapmalı.
Lokal değil ulusal kampanyalarla bu konu ele alınmalı.
Elbette hayvan hakları, peki ya insan hakları?
14 yaşında toprağa giren Rojin’in hakkı?

Yeni hayvan
hakları
yasası şart

BU işler öyle büyük barınaklar yapılarak çözülecek gibi değil. Yasaların mutlaka düzenlenmesi gerekir. Herkes istediği zaman hayvan sahibi olamaz. Ve istediğinde de sokağa bırakamaz. Sokak hayvanları için çalışan, her türlü desteği sağlayan insanlara sonsuz saygı duyuyorum. İyi ki onlar var. Onlar olmasa durum çok daha vahim olur. Ancak bu çabalar bile yeterli olmuyor. Sonuç itibariyle bu konu bir toplumsal meseledir. Ve çözüm beklemektedir.
Bu düzenlemeyi yapacak siyaset kurumudur.
Siyasetçiler birçok konuyu ileriye atıyor. Oysa sorunlar çözülmüyor.
Türkiye hayvan yasasını duygusal, romantik değil, gerçekleri düşünerek düzenlemelidir.

 
Ortadoğu’nun tartıştığı
Finlandiya’nın konuştuğu

BİZİM coğrafyamız çok zorludur. Yanı başımızda Suriye, İran, Irak, şimdi de Libya meselesi var.
Öyle gözüküyor ki; İran ve ABD arasındaki gerginlik hepimizi çok yoracak.
Biz bunları konuşurken Finlandiya bir başka konuyu tartışıyordu.
34 yaşındaki yeni Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, çalışanların ailelerine daha fazla zaman ayırabilmeleri için haftada 4 gün 6 saatlik mesailerden oluşan çalışma sistemi önerdi.
Marin, “Bence aileler kültür faaliyetlerine, sevdiklerine hobilerine daha fazla vakit ayırmayı hak ediyor. Bu amaçla Finlandiya’da çalışma saatlerinin yeniden düzene sokulması önemli” diye de bir açıklama yaptı.
Bu sistem İsveç’te denenmiş ve başarılı sonuçlar alınmış.
İsveç’teki internet arama motoru Google ve internet alışveriş şirketi Amazon bunu denemiş.
Ve hastalık iznine ayrılma oranı azalmış, ciroda artış sağlanmış.
Aslında beni şaşırtmadı.
Refah sadece ekonominin güçlenmesiyle olmuyor.
Aksine güçlü demokrasilerde daha da artıyor.
Dileğim Ortadoğu’da da demokrasinin güçlenmesi.

 
Denedim oldu

HER pazartesi sabah telefonumun ekranına gelen mesaja bakıyorum. Bu bir durum raporu... Bir hafta boyunca telefona ne kadar baktığımı raporluyor. Ve ben kararlıyım. Her hafta biraz daha bu oranı düşürmeye çalışıyorum. Çünkü düşürdükçe kendime daha fazla vakit ayırdığımı biliyorum. Size de tavsiye ederim. Telefonunuzu her hafta biraz daha az kullanın.