Paylaş
Celsus’ta da Avrupa’nın farklı coğrafyalarında gittiğim özel konserlerde de...
Sanat ve tarih iç içe olunca, sahnede de olağanüstü bir müzik çalınca, ben farklı dünyalara gidiyorum. Hemen gözlerimi kapatıp fikir fırtınasının içinde buluyorum kendimi...
Birbirine geçmiş onlarca hayal...
Çoğu zaman da bu tarihi mekanlarda kimler oturup müzik dinlemiştir, bir araya gelmiştir, oturup konuşmuştur diye düşünüyorum. Hemen kendime göre bir senaryo uydurup, karakterleri kafamda canlandırıyorum.
Hangi olayların başlangıç cümleleri buralarda söylenmiştir, ilk adımlar atılmıştır. Bu ortamlar kim bilir kimlere ne ilhamlar vermiştir, neler düşündürmüştür. Neler söyletmiştir... Bizi bugünlere getiren hangi kritik kararlar belki de buralarda filizlenmiştir diye... Müthiş bir duygu... İnsanı alıp bir başka dünyaya götürüyor.
* * *
Türkiye aslında çok şanslı, medeniyetlere ev sahipliği yapmış büyük bir coğrafyanın üzerinde oturuyoruz.
Her bölgede gün ışığına çıkmış ve çıkmayı bekleyen binlerce mekan bizleri bekliyor.
Artık çok ünlü, başarılı, yetenekli, bilinen sanatçılarımız da var. Onları dünya takip ediyor, izliyor. Konserlerinin biletleri aylar öncesinden bitiyor. Düşünsenize bu tarihi mekanlarda bu sanatçılarımızın konserler verdiğini ve farklı ülkelerden gelen sanatseverlerin bu ortamı paylaştığını... Eminim sizler de bu ünlü sanatçıları böyle yerlerde dinlemeyi tercih edersiniz.
* * *
Cuma akşamı, işte öyle konserlerden birindeydim.
İstanbul Beyoğlu’nda Saint Antoine’daydık. İstanbul’un merkezinde yer alıp dışarıdan fark edilemeyen, göze batmayan mekanlardan biridir Saint Antoine... Ne zaman İstiklal Caddesi’ne gitsem, mutlaka yıllar öncesi sınavlarına girdiğim, içinde bir süre nefes alıp verdiğim Galatasaray Lisesi’ne kadar yürür, tünele doğru gider ve Saint Antoine’ın önünde durur seyrederim.
Benim gibi gotik sanatını, neo gotiği sevenler için bulunmaz bir mimaridir.
İşte bu tarihi mekanı daha anlamlı yapan bir üçlü, bir Trio vardı sahnede... Arkas Trio...
Tuncay Yılmaz, Gustav Rivinius ve Emre Elivar...
İş dünyasının sponsor olduğu orkestralar var. Ama Trio’yu ilk defa Arkas deniyor. Çok da iyi yapıyor. Çünkü, birbiriyle uyumlu Trio yaratmak düşünüldüğünden daha zor, hatta bir orkestra kurmaktan daha meşakkatlidir.
Sahnedeki uyum Trio’da çok ama çok farklıdır.
* * *
Arkas Trio; ilk konserini burada verdi, dün gece de aynı repertuarla Adnan Saygun’da hepimize unutulmaz bir gece yaşattı.
1990 Moskova “Uluslararası Çaykovski Yarışması”nda altın madalya sahibi olduktan sonra bir dünya markası haline gelen Alman çello solisti Gustav Rivinius, Tuncay Yılmaz’la yıllar önce tanışıyor. Birlikte konserler veriyorlar, farklı projelere imza atıyorlar. Zaman zaman Emre Elivar da onlara eşlik oluyor.
Bu Trio, işte aynı hayaller kuran, aynı notalara dokunan, aynı idealler peşinde koşan bu üç önemli sanatçıyla oluşmuş. Ortak yönleri çok...
Üçü de okullarını birinciliklerle bitirmişler, uluslararası birçok yarışmada ödüller almışlar, ilkleri başarmışlar, çok ünlü orkestralarda çalmışlar, dünya çapında pek çok ünlü sanatçıya eşlik etmişler...
Yeni yeteneklerin keşfedilmesinde, onların eğitilmelerinde rol almışlar...
* * *
Gustav Rivinius ve Emre Elivar’ı yeni tanıdım. Ama Tuncay Yılmaz’ı yıllardır tanır ve bilirim. Benim tanıdığım en iyi keman solistlerimizdendir. Hem çok iyi bir sanatçı, hem de müthiş bir insandır. Müzikle yatan müzikle kalkan, Mozart ve Schumann’ı diğerlerinden biraz ayrı tutan, o yüzden de Avrupa’daki uluslararası keman yarışmalarında Mozart ve Schumann özel ödülleri kazanmış biridir.
Sofya Filarmoni, Moskova Senfoni, Stuttgart ve Moskova Musica Viva Oda orkestraları, Saarland Radyo Senfoni, BBC Concert Orchestra, West Virginia Symphony gibi birçok ünlü orkestra eşliğinde konserler vermiştir.
Biret, Rivinius, Rudin, Schmidt, Barta, Say, Angelov, Leonardy, Papavrami gibi ünlü müzisyenlerle çalmıştır. Ve daimi piyanisti Robert Markham eşliğinde Ankara, Berlin, İstanbul, Monte Carlo, Frankfurt, Londra, Köln, Toledo, Valencia, Boston, Chicago ve New York (Carnegie Hall) gibi dünya kentleri ve sanat merkezlerinde de sayısız resitaller vermiştir.
Sevgili Tuncay Yılmaz; şimdi de Arkas Trio’nun koordinatörlüğünü üstlenmiş durumda.
* * *
İlk gecede ve Adnan Saygun’da...
Joseph Haydn, Felix Mendelssohn ve Johannes Brahms’tan oluşan bir repertuar vardı.
Bir Haydn ve Brahms hayranı olarak olağanüstü iki gece yaşadığımıza söylememe gerek yok herhalde...
Piyano, cello ve keman müthiş uyumlu olmuş. Sırada yeni repertuarlar ve yeni konserler var.
Tabii ki farklı şehirlerde, farklı ülkelerde; farklı sanat başkentlerinde...
Bir de çıkacak CD ve bir de konser DVD’leri... Klasik müziği sevenler için, Trio’yu yeni keşfedenler için...
Paylaş