Paylaş
Hatta uzun yıllar küçük ilanları bile okurdum. Reklam dünyası her zaman ilgimi çekmiştir. Sadece bir ürünün ya da bir yerin tanıtımı için değil; benim için bir haber kaynağı da olmuştur reklamlar...
O yüzden televizyonlardaki reklam aralarında kanal kanal gezinmem.
Bir outdoor ilanının önünde durup o konuyu nasıl işlediklerini inceler, notlar bile ararım.
Tabii son yıllarda sosyal medya ilanları da ilgi alanımda...
Çok yaratıcı reklamlar olduğunu da söylemeliyim.
Aslında bütün yollar markalaşmaya gidiyor. Hangi mesleği yaparsanız yapın, hangi ürünü üretiyorsanız üretin iyi anlatmanız, iyi tanıtmanız lazım.
Ve bunu sürekli yapmanız lazım.
Marka yaratmak emek istiyor ve bunu reklamlarla desteklemeniz gerekiyor.
Reklamveren ve ajanslar için uluslararası bir referans kaynağı olan WARC’un raporlarını takip ediyorum.
2020 reklam harcamaları ve 2021 öngörülerini anlatan Global Reklam Trendleri raporunda ilginç detaylar var. Dünya genelinde 100 pazardan elde edilen verilere göre reklam harcamalarında yüzde 10.2’lik düşüş öngörülüyor.
2020 yılı global reklam harcamaları 557 milyar dolar olmuş.
Raporda reklam harcamalarındaki düşüşün başlıca nedeni olarak koronavirüs pandemisi nedeniyle otomotiv, perakende, turizm ve seyahat sektörlerindeki kesintiler gösteriliyor. Reklam harcamalarındaki mevcut durumun 2009 resesyonundan daha kötü olduğu da belirtiliyor.
2019’daki 620 milyar dolarlık seviyenin tekrar yakalanabilmesi için 2022 yılında da sektörün yüzde 4.4 büyümesi gerektiği vurgulanıyor.
Ama şunu biliyorum.
Pandemi bittiğinde her sektörde canlanma değil, büyük sıçramalar olacak.
Ve inanın hizmet, turizm, yeme içme gibi birçok sektör sıfırlı rakamlarda büyüyecek.
Çünkü çok sıkıldık ve bir an önce eski hayatımıza geri dönmek istiyoruz.
360 derece içerik
ve reklam gerekiyor
GELENEKSEL medyadan dijitali de kullanan bir gazeteci olarak şunu söylüyorum. Bütün dünyada 360 derece bir habercilik yapmadığınızda istediğiniz sonucu alamıyorsunuz. Yani haberiniz mutlaka gazetede çıkmalı. Bunu dijitalle desteklemeli. Sosyal medyayla köpürtmeli. Televizyonla da göstermelisiniz. Bu reklamlar için de geçerli. Sadece dijitalde yer aldığınızda inanın sonuç hiçbir zaman sizi tatmin etmiyor. O yüzden bana sorunlara hep anlatıyorum. Artık tek bir bakış açısıyla değil; her yönü, her alanı, her fırsatı kullanarak içerik üretmeli ve bunu sunmalısınız.
Dijital detoks uygulayın
bana çok iyi geliyor
WE Are Social 2020 verilerine göre nüfusu 82 milyonu aşan Türkiye’de 62 milyon internet kullanıcısı bulunuyor. Bu rakam nüfusun yüzde 75’ine karşılık geliyor, 54 milyon kişi aktif olarak sosyal medyayı kullanıyor. Günde ortalama 7.5 saat internete bağlı kalınıyor.
Valla ben bu kadar kullanmıyorum.
Arada kendime dijital detoks uyguluyorum. Ve inanın çok iyi geliyor. Çünkü insan bu kadar sosyal medyada vakit geçirirse ne kendine, ne sevdiklerine, ne de hobilerine vakti kalır.
Ben böyle bir hayat istemiyorum.
Her şeyi kararında seviyorum.
Artık İzmir’in zamanı
ARADA Yiğit Sal ile konuşuyoruz.
Yiğit reklam dünyasının genç temsilcilerinden... Ama çocukluğundan beri bu dünyanın içinde...
Babası Hakkı Sal, çok eski dostumuz.
O da sektörün duayenlerinden...
Şimdi misyon Yiğit’te...
İzmir Reklamcılar Derneği’nin başkanlığını üstlendi. Yıllarca genç bir ekiple çalıştı.
Reklam dünyasında İzmirlilerin büyük bir hakimiyeti vardır. İzmir birçok sektörde olduğu gibi reklamcılıkta da bir laboratuvardır.
Burada yetişen birçok kişi Türk reklam sektörünün en önemli, en yaratıcı, en başarılı isimleri olmuştur.
Yiğit’e dedim ki;
“Artık bu insanların geri dönmesi için bütün koşullar oluşmuş durumda. Pandemiyle insanların nerede olduklarının bir önemi kalmadı. Ve İzmir sektördeki o eski günlerine geri dönebilir.”
Yiğit de dedi ki;
“Ajansa geri dönüşler oldu. Reklam Merkezi’ni yeniden yapılandırıyoruz. Her şeyin sadeleştiği dünyada bu yalınlaşmayı kendi dünyamıza da taşıyoruz. Reklam Merkezi ‘Rm’ ye evrildi. Bu radikal değişiklikle birlikte hedefleri ise sadece bir reklam ajansı değil, iletişimin gücünü toplumsal fayda için kullanan bir ekosistem kurmak ve bunu kurum kültürü haline getirmek istiyoruz.”
İsmi, logoyu değiştirmek yetmiyor. Arkasındaki felsefeyi de merak ettim.
Ajans başkanı Yiğit Sal anlattı;
“Herkes farklı, herkes çeşitli. Çeşitliliğin ortak değer üretmesinin tek yolu ise farklılıkların iletişiminde saklı. Farklı hikayeleri olan insanları, markaları iletişimin gücüyle bir araya getirmek istiyoruz. O yüzden Bauhaus’tan yola çıktık. ‘:’nin sembolize ettiği iletişimin gücüyle bir çatı kurduk. Bu yapının merkezi de Türkiye’nin iletişime en açık kenti olan İzmir...”
Tekrarlıyorum.
Büyümek için artık illa da İstanbul’a gitmek gerekmiyor.
Ben İzmir’in yeni dönemin en şanslı kenti olacağına inanıyorum.
Yol arkadaşlığı
GALİBA bu pandemide çoğu kişinin ruh halini anlatan satırlar...
Sezen Aksu’nun “Yol arkadaşım” şarkısındaki şu iki cümle sosyal medyada çok paylaşılıyor.
“Yalnızlaşmışız iyice, üstelik de alışmışız. Hiç beklentimiz kalmamış dosttan bile...”
Şarkıyı çok seviyorum, Sezen’i günlerce, sabaha kadar dinleyebilirim.
“Yalnızlaşmışız iyice, üstelik de alışmışız” kısmına bir ölçüde katılıyorum ama benim hayattan, dostlarımdan beklentim çok...
Bugünün dünyasında bir çoğumuz kalabalıklar içinde yalnız kalıyoruz belki ama...
Ben o yalnız kaldığım anlarda kalabalıkları hep izliyorum, gözlemliyorum.
Ve yoluma devam ediyorum.
Hayatın güzel, hem de çok güzel olduğunu hep aklıma getiriyorum.
Ve kalabalıklar içinde seçtiğim dostlarımla hayata kaldığım yerden devam ediyorum.
Yol arkadaşlığının ne kadar önemli olduğunu bilerek...
Paylaş