Paylaş
Bugünü saymazsanız; 12 gün sonra sandık başındayız.
Biliyorum bahar gelince insanın içi bir başka oluyor.
Böyle havalarda da siyaset ikinci plana düşüyor.
Haklısınız...
Gazeteci olmasam; ben de siyaset dışında başka gündemlerle ilgileneceğim.
Ama benim böyle bir şansım yok.
Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz.
Size tek uyarım şu...
Oyunuzun rengi ne olursa olsun; ister evet deyin, ister hayır...
Ama mutlaka sandığa gidin.
Çünkü Türkiye’nin geleceği için çok önemli bir referandum.
Hepimiz daha güçlü bir demokrasi istiyoruz.
Bunun da başlangıç yolu sandıktan geçiyor.
Gerçi her şeyi sandıkla anlatmaya çalışanlar da yok değil.
Demokrasi seçimden seçime gidip oy atmak değil elbette...
Sivil toplum örgütlerinde yer alacaksınız, demokrasi çarkının her kademesinde bulunacaksınız; o ayrı...
Ama bunun için önce sandığa gidip oyunuzu kullanmanız gerekiyor.
16 Nisan günü sandıkta olun, oyunuzu atın.
Anlamakta zorlandığım ruh hali
Bu fotoğrafı yürüyüş yaptığım Karşıyaka Bostanlı sahilinde çektim.
Biliyorsunuz; bir süredir İzmir Büyükşehir Belediyesi kıyı düzenlemeleri yapıyor.
Hem de bu düzenleme Sasalı’dan Urla’ya kadar devam edecek.
Düşünsenize; ister yürüyün, ister bisiklete binin, ister bazı yerleri tramvaya ya da otobüsle geçin, geri kalan kısmı yürüyüş yaparak tamamlayın.
Bu kadar geniş bir kıyıda istediğiniz, dilediğiniz gibi yürüyüş imkanı başka hangi şehirde var.
Ben fırsat buldukça bu parkurda yürüyorum.
Yürüdükçe içim açılıyor, İzmir’de doğup büyüdüğüm için bir kez daha şükrediyorum.
Bu düzenleme etap etap ilerliyor.
Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nın bir bölümü yer altına alınacak, İzmir bir geniş meydana daha kavuşacak.
Bostanlı sahilinin bir bölümü tamamlandı, tramvayla birlikte diğer bölümleri de yapılacak.
Özetle...
Ben bundan memnunum; kent güzelleşiyor.
Şehir mobilyaları yenileniyor.
Eleştirim ise başka bir şeye...
İmalatı henüz yeni bitmiş olmasına rağmen bakar mısın yapılana...
Kim, hangi akılla, yeni bitmiş bir yeri paramparça eder.
Niye zarar vermek ister?
Gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Acaba bunu yapan evinde de aynı şeyleri mi yapıyor ve bununla ne yaptığını zannediyor?
Değerli İzmirliler kente yapılanlar hepimizin malı ve cebimizden çıkan vergilerle yapılıyor.
Gittiğim her şehirde uzun yürüyüşler yapıyorum.
Bu gördüğüm manzara buraya özgü de değil.
Maalesef benzer tahribatları her yerde görüyorum.
Nasıl olsa birileri temizler diye; sokaklarımızı kirletiyoruz.
“En iyi temizlik kirletmemektir” diye bir slogan var, kulağa çok da hoş geliyor.
Gel de anlat tabii...
Bostanlı’da yürüyüş yaparken gördüğüm bu fotoğrafı sizlerle de paylaşmak istedim.
Biliyorum; yetkililer yeniden yaptıracaklar.
Belki de yaptırmışlardır.
Ama yazık değil mi; İzmir’e, memlekete, hepimize...
Yılmaz Vural’ı özlemişiz
Göztepe’nin yeni teknik direktörü Yılmaz Vural oldu.
Doğruyu söylemek gerekirse; Vural’ı özlemişiz.
Sahadaki futbol kadar Vural’ın da neler yaptığı her zaman ilgi çekicidir.
Deneyimli hocanın Göztepe’ye bir heyecan kattığı kesin...
Dilerim bu sezon sonuna kadar devam eder.
Ah şu sosyal medya
Gerçekten merak ediyorum; şu cep telefonları yokken biz ne yapıyormuşuz.
Evdeyken, işteyken, dışarıdayken sorun yok.
Kim ne kadar istiyorsa, ne kadar çok vakit ayırıyorsa itirazım yok.
İtirazım; araba kullanırken cep telefonuyla konuşanlara...
Ve hatta yazışanlara...
Arkadaş imkanlar çok artık...
Cebin çalıyorsa arabanın bir tuşuna basar istediğin gibi konuşursun.
Ya da bir WhatsApp mesajına 10 dakika sonra cevap verirsin.
Bizde tabii böyle olmuyor.
İnanın bazen trafikte çıldırmamak için kendimi zorluyorum.
Sol şeritte 30’la giden arabalar, şerit ihlali yaptıkları için uyardığında el kol hareketi yapanlar, mesaj yazacağım diye önündeki arabaya çarpanlar...
Hepsi burada...
Bir de son dönemde canlı yayın çıktı.
İnstagramda bakıyorum herkes araba kullanırken fotoğrafını, videosunu çekiyor ya da canlı yayın yapıyor.
Biliyorsunuz her şey bir trend olup kısa süre sonra unutuluyor.
Dilerim bu moda da unutulup gider, yoksa çok canlar yanacak, uyarmış olayım.
Paylaş