Paylaş
Her gelen şehit haberinde ruh halimiz değişiyor, vücut kimyamız bozuluyor.
Hele bu son helikopter kazası hepimizi perişan etti, evlerimizde yas var.
Hele kahraman askerlerimizin öykülerini dinledikçe, ailelerini tanıdıkça bu üzüntümüz daha da artıyor.
Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın 25 yıl önce yazdığı o şiiri kaç kere okudum bilmiyorum.
Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesini kaç kere izledim hatırlamıyorum.
Okudukça, izledikçe daha da hüzünlendim.
Bu kahraman generalimiz 15 Temmuz sonrası gözaltına alınmış, kısa sürede darbecilerle hareket etmediği anlaşılmış ve terfi ettirilerek yeni bir görevlendirme yapılmış.
Ama adli kontrol gereği imza atmaya devam etmiş, yurt dışına çıkış yasağı getirilmiş.
Şu FETÖ’nün, şu hain çetenin Türkiye’ye yaptığına bakar mısınız?
Bunlar bilinenler, kamuoyunun önüne çıkanlar. Ya çıkmayanlar, hayatları kararan, aileleri parçalanan, intihar aşamasına bile gelen o insanlar...
Kumpas, Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları; hangi birinden bahsedelim.
***
Ya Şehit Yarbay Songül Yakut’un öyküsü…
İnanın cenaze törenini gözyaşlarıyla izledim.
8 yaşında babasız kalan, binbir zorlukla Kara Harp Okulu’nu bitiren ve Türkiye’nin ilk jandarma komutanı kadın askerimize yapılanlar...
Rütbelerini sökmek, kışladan uzaklaştırmak için her türlü oyun yapılmış, senaryolar yazılmış ve sonunda başarılı olunmuş ve görevinden uzaklaştırılmış.
Ama Songül Yakut; mücadelesini sonuna kadar sürdürmüş, geçen o 4 yılda aç susuz, maaş almadan inandığı yolda devam etmiş.
Hukuk savaşını kazanınca da görev yerine gitmiş.
***
Hepsi bu ülkede oldu, gözümüzün önünde oldu.
Ben bunlar yaşanırken ve sonuçları ortaya çıkarken; yeterli tepkiyi vermediğimizi düşünüyorum.
Ve yine söylüyorum.
15 Temmuz günü Türkiye çok büyük bir badireden geçmiştir.
İddianemeleri okudukça FETÖ’nün düşündüğümüzden çok daha derin ve kirli ilişkilerinin olduğunu görüyoruz.
Çıkarılacak çok ders ve geçmişte haksızlığa uğrayan herkese bu ülkenin bir özür borcu var.
Anlatacak çok şeyimiz var
İzmir Tanıtım Vakfı geçen yıl bir kampanya yapmış ve büyük bir ilgi görmüştü. Şimdi ikincisi başladı.
Kampanyada “İzmir’de güzel şeyler oluyor” teması işleniyor.
“Yaşayan ve yaşanacak şehir” sloganı aslında İzmir’e çok uyuyor.
Belki de bu kampanyayı ilerleyen yıllarda yurt dışında da yapmak lazım.
Çünkü artık ülkelerin yarışından daha çok kentlerin yarışı öne geçmiş durumda.
İzmir’in anlatacağı çok şey var.
Ve anlatmak için geciktiğimizi düşünüyorum.
Şartlar değişiyor
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore güzel söylemiş.
Demiş ki...
“Fitch Ratings’ten aldığı AAA notu, İzmir’in uluslararası alandaki statüsünü güçlendirdi. Türkiye’nin sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını bir kez daha gösterdi...”
Biz de bunu söylüyoruz.
Şartlar, siyasetin tercihi son 40 yılda İstanbul’u öne çıkarmış olabilir.
Ama bu durum değişiyor ve dünya bunun farkına varıyor.
Bedelli askerlik
Türkiye’nin terörle mücadele ettiği bu zor günlerde bedelli askerliği gündeme getirmek doğru mu?
Bence değil...
Paylaş