Paylaş
Büyükşehirler hariç, diğer birçok kentte bu yönteme başvuruldu.
Bana sorarsanız, iyi de yapıldı.
Aydın, Denizli, Manisa, Muğla, Uşak ve Çanakkale illerinde yaklaşık 50 bin partili, Yüksek Seçim Kurulu’na verilecek adayları belirlemek için sandık başına gitti. Toplam 186 sandıkta oy kullanıldı; yani mini bir seçim provası yapılmış oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan seçildikten sonra birkaç konunun altını çizmişti.
Bunların başında önseçim geliyordu.
İleri demokrasilerde önseçimin önemini anlatmaya gerek yok.
Ancak, Türkiye’deki siyasi partiler yasası bir türlü değişmediği, genel merkezlerin de mevcut düzen işlerine geldiği için sağlıklı bir önseçimden bahsetmek ne kadar doğru olur bilemiyorum.
O yüzden...
Önseçimlerin Türkiye’de doğru siyasetçi profili çıkarıp çıkarmadığını hep irdelemişimdir.
“Sonuçta halkın iradesi” diyebilirsiniz.
Elbette, ortaya bir sandık konuyor ve bir oylama yapılıyorsa, demokratik bir süreç yaşanıyor demektir.
Ama madalyonun diğer tarafına bakarsak...
Yani...
Sandıktan kimin çıktığı kadar, “önseçime kimler giriyor” sorusunu sorarsak...
O zaman nasıl bir sonuçla karşılaşacağız.
Dürüst olalım. Halk ne bekliyor?
Siyasette yeni isimler istiyor, gençlerin daha aktif olmasını istiyor, kadın vekilleri daha fazla Meclis’te görmek istiyor, toplumun genelini kucaklayacak politikacılar istiyor.
Gerçekçi olalım.
Bugünkü ortam, yeni yüzlerin siyasete girmesine engel midir, değil midir?
Yani gönlünde siyaseti geçiren ve bugüne kadar bir parti binasına adımını atmamış bir kişi, o önseçim sandığında çıkabilir mi?
Cevabını vereyim.
Çıkamaz...
Hatta öylesine bir hayal kırıklığı yaşar ki, bir daha siyaseti aklına getirmeyecek bir ruh haline bile girebilir.
CHP, olması gerekeni yaptı.
Önseçim sandığını bazı kentlere kurdu.
Kılıçdaroğlu, en azından sözünün bir kısmını gerçekleştirmiş oldu.
Ama daha önemlisi, bundan sonraki seçimlerde daha sağlıklı bir delege yapısını hayata geçirmek ve siyasete yeni girecekler için de adil bir ortamı yaratmak.
Dananın kuyruğu kopuyor
Gelelim Türkiye’nin gerçeklerine...
Bu hafta dananın kuyruğu kopuyor.
Yani listeler belli oluyor.
Bütün aday adaylarında olağanüstü bir heyecan var.
Çoğunu tanıyorum, her partinin aday adaylarıyla sohbet ediyorum.
Ve herkes biliyor ki...
Geçmişte ne yapmışlarsa yapmışlar, başvuru dosyalarını verdikten sonra ne kadar gündeme gelmişlerse gelmişler...
Hiçbiri önemli değil.
Adres; genel merkezler...
Birkaç kişilik heyetin vereceği kararlarda...
Gerçek bu...
Önseçim de olsa, olmasa da...
Temayül yoklaması yapılsa da yapılmasa da...
Kararı veren genel merkezler...
Ve liderler...
Lidere yakın birkaç kişinin vereceği kararlarda...
Coşkun’u da kaybettik
Ne diyebiliriz ki...
Bazen kelimeler yetersiz kalır.
Söylenecek pek bir şey de yoktur aslında...
Ölüm kapıya gelmiş, dayanmışsa...
Bize sadece sabretmek kalır.
Kaybettiğimizi iyi dileklerle anmak, onun için dua etmek...
Coşkun Yolgörmez’i de kaybettik.
Çok ani...
Ansızın...
Bir veda bile edemeden...
Nur içinde yatsın...
Paylaş