Önce kendimiz ikna olalım

Bir de aşmamız gereken gerçekler var.
Türkiye’de ölüm sayısı 188’lere ulaştı, hasta sayısı 7 binleri geçti, vaka sayısı ise 30 binleri…
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki rakamlar ise bir dönüm noktasında olunduğunun habercisi...
Her hafta bir milyondan fazla yeni koronavirüs vakası yaşanıyor.
Avrupa’da da durum farklı değil.
Gerçi kasım ayını iyi değerlendiren ülkeler oldu.
Örneğin Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya getirdiği tedbirlerin karşılığını almış gibi gözüküyor.
Dünya medyasını okuyorum.
Hepsinin ortak bir görüşü var.
Önümüzdeki bahar için bir iyimserlik sözkonusu...
Ama uyarmadan da edemiyorlar.
“Şimdilik bu iyimserliği bir kenara bırakıp karanlık bir kışla yüzleştiğimizin farkına varalım...”
Biliyorum; her şeyi bir kenara bıraktığımız bir yaz döneminden sonra evlere kapanmak zor gelecek.
Ama gerçek bu...
Ve koronavirüsle ilgili yeni bilgiler geldikçe, cevabını bulamadığımız sorular karşılık bulunca çok daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.
Küresel sorunlara lokal çözümler getiremezsiniz.
Türkiye’nin gerçekleri dünyadan farklı değil.
Ve kara bir kışa girmeye hazırlandığımız gerçeğini önce kendimize anlatalım ve ikna olalım.
Güzel bir baharı karşılamak için bu kıştan sağlam çıkmamız gerektiğini iyi bilelim.

Hangi aşıyı olmalı

HERKES bir şey söylüyor.
Bence bu sorunun cevabı da net.
Her ülke kendi aşısını yapmaya çalışıyor. Öne çıkan bazı aşılar var ve sonuçları gayet iyi gözüküyor.
Ben mutlaka aşı olacağım.
Buradaki kriterim de herkesçe kabul gören üçüncü faz deneyimlerinin olumlu olması.
Üç aşamada yapılan klinik denemelerde, ilk aşamada az sayıdaki gönüllü sağlıklı denek üzerinde aşının güvenli olup olmadığı ve olası yan etkileri araştırılıyor. İkinci aşamada güvenilirliği doğrulanan aşının etkinliği 100’den fazla denek üzerinde test ediliyor. Üçüncü ve son aşamada ise aynı işlem, birkaç bin denekle tekrarlanıyor. Tüm bu süreç, aylar ve hatta yıllar alabiliyor.
Ama bu olağanüstü bir dönem olduğu için çalışmalar daha hızlı yapılıyor.
Ben üçüncü fazdan başarıyla geçmiş bir aşıyı önümüzdeki aylarda olmayı düşünüyorum.

Korona şunları öğretti

BU virüsün bize öğrettikleri de var.
Örneğin hijyen...
Artık daha fazla dikkat edeceğimizden eminim. Bu travma kolay kolay geçmeyecektir.
İkincisi bağışıklık sistemi kavramı...
Herkes öğrenmiş oldu ki;
Bu virüsün insan üzerindeki etkisi çok farklı oldu. Gerçek olun şu... Bağışıklık sistemini ayakta tutanlar, kuvvetli hale getirenler virüsten daha az etkilendi.
Bunun için yapılacaklar çok karmaşık değil.
Doğal besleneceksin, hareket edeceksin, iyi uyuyacaksın, hayata pozitif bakacaksın.
Basit gibi gözükse de zor işler...
Ama bu travma atlatılınca spor yapanlar artacak, doğal besinin peşinden koşacaklar çoğalacak.
Hep birlikte göreceğiz.

Doğru bir hizmet

İZMİR Büyükşehir Belediyesi depremde zarar gören aileler için bir depo merkezi kurmuş. Şimdiye kadar da 219 aile yararlanmış. ESHOT Genel Müdürlüğü depolarında emanete alınan eşyalar burada 1 yıl boyunca tutulabilecek.
Bu o kadar önemli bir hizmet ki...
Düşünenlere teşekkür edelim.

Bu sefer ertelemeyelim

EGE-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan deprem ve kentsel dönüşüm konusunu en fazla gündemde tutan isimlerin başında geliyor.
Ve yine uyarıyor.
Diyor ki;
“İzmir merkezindeki riskli alanlardaki binaları acil şekilde yıkılıp, vatandaşlar kurulacak yeni uydu kentlere taşınmalıdır. 30 yıl sonra İzmir’in nüfusunun 8 milyon civarında olacağı düşünülerek, bugünden hükümet ve yerel yönetim ortak çalışma yaparak, insanların güven içinde yaşayabileceği yeni kentleri hayata geçirmeleri, deprem konusunda nihai çözüm olacaktır.”
Katılıyorum.
Bu sefer ertelemeyelim.