Paylaş
Siyaset imkanlar sanatıdır.
Bu imkanları yaratan da siyasetçidir.
Türkiye’deki sıkıntı demokrasinin kesintilere uğramasıdır, güçlenememesidir, halkın bu sürece tam katılamamasıdır.
O yüzden ön seçimi önemsiyorum.
Siyasetten uzak duran, ama siyaseti de meslek gereği mecburen çok yakından izleyen biri olarak ön seçimin CHP teşkilatını hareketlendirdiğini görebiliyorum.
Elbette itirazlarım var.
Üye yapısı ne kadar sağlıklı, ne kadar şeffaf, ne kadar demokrasinin işlemesine uygun o ayrı bir yazı konusu...
Ama bu haliyle bile CHP’nin diğer seçimlerden daha diri olduğunu söyleyebilirim.
Hep açık yazdım; bugün de tekrar edeceğim.
Ben kontenjana da karşı değilim.
Çünkü siyasete bugüne kadar girmemiş bir kişi; kim olursa olsun ön seçim yarışından çıkamaz.
Hem örgüt tanımaz, hem de kendini anlatacak, tanıtacak zamanı bulamaz.
O yüzden kontenjan da doğru bir yöntemdir.
Ancak ön seçimle birlikte bu tercihler yapıldığında daha anlamlı oluyor.
Türk demokrasisinin güçlenebilmesi için sadece CHP’nin değil, bütün partilerin bu yöntemle uzlaşması gerekir.
Her parti kontenjan kotasını kendisine göre belirleyebilir; itirazım yok...
Ama sandık mutlaka üyenin, delegenin önüne gitmeli...
Ve bu seçim; noter huzurunda ve bir daha değiştirilmeyecek şekilde yapılmalı...
İşte o zaman teşkilatlardaki hayal kırıklıkları azalıyor, seçime hazırlık artıyor, partililer de daha fazla ikna oluyor.
Örneğin Çarşamba gecesi gazeteciler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla sohbet ederken, bir yandan da sosyal medyayı takip ediyordum.
Normalde bir partinin genel başkanı o kentteyse; aday adayları etrafında dönerlerdi.
O gece aday adaylarının çok azı oteldeydi.
Sosyal medya gerçeği söylüyordu.
Biz Kılıçdaroğlu’yla sohbet ederken; aday adayları partili üyelerle yaptığı ziyaretleri twitter, facebook hesaplarından paylaşıyordu.
Çünkü ön seçim tercihi yapanlar için Kılıçdaroğlu’nun bile yapabileceği bir şey yok artık...
Tercih üyenin çünkü...
MHP de yükleniyor
Şu net...
7 Haziran seçimleri İzmir’de epey renkli geçecek.
Öyle anlaşılıyor ki; MHP de 1999’daki gibi bir hava yakalamak istiyor.
Bende bir anket sonucu yok, ancak konuştuğum MHP’liler böyle bir rüzgarın olduğunu söylüyorlar.
Ve kamuoyunda telaffuz edilen isimlerin İzmir’den aday gösterebileceğini söylüyorlar.
Kim bunlar?
Birinci sıralar bugüne kadar Oktay Vural ve Kenan Tanrıkulu’nundu.
Bu seçimlerde Meral Akşener ve Tuğrul Türkeş’in de İzmir MHP adayı olabileceğini söylüyorlar.
Ben Akşener ve Türkeş’in İstanbul ya da Ankara ihtimallerinin daha kuvvetli olduğunu düşünüyorum.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun İzmir adaylığından sonra her olasılığı düşünmek gerekiyor.
Siyaset böyle bir şey...
Tam bir satranç oyunu...
AK Parti şimdilik sessiz
Aslında AK Parti; diğer partilerden daha önce yola çıktı. Temayül yoklamalarını yaptı, sivil toplum örgütlerinin fikirlerini aldı. Genel Merkez’de önce aday adayı sayısı yarıya indirildi, şimdi de ikinci bir eleme yapılıyor. Aday adayları sahada, ziyaretlerini yapıyorlar, ama dikkatler bu sefer Ankara’dan gelecek listeye odaklanmış durumda... 2011’de kabinenin en güçlü ismi Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı ve İzmirlilerin yakından tanıdığı Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı liste başı yapan AK Parti güçlü bir seçim kampanyası yönetmişti. Partide 7 Nisan’a kadar sessizlik hakim; 8 Nisan sabahı kampanyanın stratejisi şekillenmiş olur.
Paylaş