Paylaş
Önce olimpiyatlardan başlayayım.
Çünkü bu organizasyonla ilgili ne düşünüyorsam; EXPO için de aynı şeyleri düşünüyorum.
Geçen sefer ne oldu?
Milano’ya “Bir kez daha siz yapın” dediler.
Oysa Milano; EXPO’ya daha önce iki kez evsahipliği yapmıştı.
İzmir; Uluslararası Sergiler Bürosu için de bir şanstı.
Böylece hem farklı bir coğrafyaya bu büyük fuar verilmiş olacak, hem de ilk kez bir Müslüman ülkede EXPO yapılmış olacaktı.
Dünyanın bu kadar kutuplaştığı bir dönemde; İzmir’den verilecek mesaj çok daha güçlü olabilirdi.
Olmadı...
Olimpiyatlarda da aynı şey oldu.
Daha önce bir kez yapmış Tokyo’ya 2020 verildi.
Türkiye’nin, İstanbul’un eksikleri yok mu?
Elbette var; ama böylesine büyük organizasyonlar da işte o eksiklerin tamamlanması için bir fırsat değil mi?
İstanbul’un Tokyo’dan da, Madrid’den bir eksiği yok...
Ama İzmir’in de yoktu; hatta EXPO için Milano’dan çok daha iyi fırsatlar sunuyordu.
Tabii biz kendi tarafımızdan bakıyoruz; madalyonun diğer yüzündeki gerçekleri göz ardı ediyoruz, lobiciliğin aslında ne olduğunu, sportif başarılar kadar, güçlü demokrasilerin de böylesine yarışlarda ne kadar önemli olduğunu sonradan anlıyoruz.
Özetle...
İyi sunum yapmakla, güzel sözler söylemekle olimpiyatlar kazanılmıyor.
İşin içine siyaset giriyor, işin içine ikili ilişkiler giriyor, işin içine çok dış faktör giriyor.
EXPO’da da “En güzel sunum bizim” diyenlere; bunu hatırlatmak istiyorum.
Sunumlarda söylemek yeterli değil
İstediğiniz kadar “İzmir yılda ortalama 300 gün güneşi ile 180 günlük EXPO boyunca, ziyaretçilerine sadece bahar ve yaz yaşamayı vaat ediyor” deyin.
İstediğiniz kadar “3 saatlik uçak yolculuğuyla 1 milyar insana hitap edin” deyin.
İstediğiniz kadar “Yeterli tecrübe, bilgi birikimi ve deneyime, teknik donanıma, kaliteli insan malzemesine, yeterli alt yapıya sahip” deyin.
İstediğiniz kadar “İnanç da var; kültür de, sağlık da, güneş de...” deyin.
İstediğiniz kadar “Türkiye laik bir ülkedir. 156 yıldır yapılan bu organizasyona talip olan ve çoğunluk nüfusu Müslüman olan ilk ve tek kenttir” deyin.
Olimpiyatlarda gördünüz; hiçbir şey fark etmiyor.
Sunumlarda söyleyebiliyorsunuz; toplantı salonunun ekranına yazabiliyorsunuz.
Ama etkisi bir ölçüde oluyor.
Eylül’ün ortasına geldik, Ekim, Kasım...
Kasım’ın 27’sinde seçim var.
Artık son viraja girildi; bu sefer de EXPO alınamazsa, İzmir’de ne heyecan kalır, ne de heves...
Bu projeler siyaset üstüdür
Acaba ben mi yanılıyorum dedim geçenlerde, etrafımdakilere sordum. EXPO seçimleri iki ay sonra yapılacak olmasına rağmen kentteki heyecan neden bu kadar az? İlkinde sanki daha fazla kişi ve kurum bu heyecanı yaşıyordu, bazı organizasyonlarla dile getiriyordu. Bu bir politika mıdır; yoksa seçimler öncesinde hem iktidar, hem de muhalefet olası bir başarısızlığı üstlenmek mi istemiyor?
Aslında Olimpiyatlar’da da, EXPO gibi organizasyonlarda da siyaset konuşulmaz. Çünkü bunlar ülkenin başarılarıdır. İktidarlar değişir; önemli olan kalıcı başarılardır, Türkiye’nin kazanımlarıdır.
EXPO da öyle...
Siyaset üstü bir projedir ve herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.
Paylaş