Okulları açacak ortamı yaratmalıyız

Çünkü uzaktan eğitim olmuyor.
Bunu iyi yapan okullarımız var biliyorum.
Bizzat oğlum Atlas’ı takip ediyorum.
Sabah 9’dan akşamüstü 4’e kadar öğretmenlerimiz sanki sınıftaymış gibi derslerini işliyorlar.
Çocuklarımız da olabildiğince derslerine motive olmaya çalışıyorlar.
Ama görüyorum çocuklar zorlanıyor.
Sınıftaki etkileşim, iletişim gibi olabilir mi bir bilgisayar ekranı...
Aslında herkes biliyor.
O yüzden biz büyüklere kızıyorum.
Öyle bir yaz dönemi geçirdik ki; ne kural tanıdık, ne tedbir aldık.
Alanlara da biraz alaycı baktık.
Bugün çocuklarımız okullarına gidemiyorsa bilin ki o yaz günlerinin sonucudur.
Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı da zor bir karar sürecinde.
Çünkü Avrupa’da vaka sayıları ortadayken, okulları açmayı tercih ettiler.
Örneğin İtalya’da vaka sayısı 1200’lerde ama bu hafta okulları açtılar.
Fransa’da ilk günden bu yana açık, günlük vaka sayısı 10 binlere yaklaştı.
İngiltere’de de öyle, okullar başladı.
Almanya’nın okullarla ilgili kararı netti ve sürekli açık tuttular.
Bizde okulların açılması artan vaka sayılarına bakılacak olursa zor gözüküyor.
Şimdi herkesin bir özeleştiri yapması gerekiyor.
Türkiye martta çok disiplinli tuttuğu pandemi sürecinin ikinci yarısında ne yazık ki sınıfta kaldı.
Kimse devlete suçu yüklemesin.
Her fırsatta yetkililer toplumu uyardı.
Kurallara uymayan biziz, hiç mazeret aramayalım.
Bildiğim bir şey var ki; o da okulların bir an önce açılmasıdır.

  
Bu sözüm de velilere

9’da başlayıp 4’e kadar online ders yapmak kolay mıdır?
Kendimizin göstermediği sabrı, motivasyonu çocuklarımızdan bekliyoruz.
Şahsen ben bir ekrana 10 dakika bakınca gözlerim sulanıyor, bütün keyfim kaçıyor.
Ya da dikkatimi toplarken zorluk çekiyorum.
Bu çocuklar bunu yapmaya çalışıyor.
Çocuklarımıza yüklenmeyelim bu bir...
İki okullarımıza, öğretmenlerimize kocaman bir teşekkür edelim.
Kimsenin hazırlıklı olmadığı, hayatımız boyunca ilk defa yaşadığımız bir pandemi sürecini bence çok da başarılı yönetiyorlar.
Bu kadar belirsizliğin olduğu bir dönemde de okul yönetimlerini tebrik ediyorum.
Önemli olan çocuklarımızın olması gereken yerde, yani okullarında eğitimlerine devam etmeleridir.
Bunun için biz üstümüze düşenleri yapmalıyız.
Ve nokta...

 
Nedir bu hırs

DEĞERLİ veliler, değerli büyükler...
Çocuklarımız bir yarış atı değil.
Bir bilgisayar değil.
Bilgileri anlamadan ezberleyen çocuklar da değil.
Onların sorgulayan, düşünen, fikir üreten çocuklar olmasını istiyoruz.
O yüzden iddialı insanlar olması için teşvik edin.
Hayat gustolarını da destekleyin.
Ama hırs ile iddiayı karıştırmayın.
İkisinin ayrı şeyler olduğunu unutmayın.

 
Doğayı koruyan her
projeyi destekliyorum

DOĞAYI, çevreyi korumalıyız.
O yüzden sürdürülebilir projeleri destekliyorum.
Bir süredir takip ettiğim bir hareket var.
Bağımsız bir sivil çevre hareketi; Birds of Alaçatı...
Alaçatı kuşlarının önderliğinde başlayan Alaçatı Sulak Alanı bilgilendirme panoları projesi, gönüllülerin ve sponsorların desteği ile Çeşme Belediyesi’nin katkısıyla 6 aylık bir sürecin sonunda tamamlandı.
Birds of Alaçatı’nın yöneticileri diyor ki;
“Sulak alanlar her ülkede ve her iklim bölgesinde bulunabilmektedirler. Dünya yüzeyinin az bir bölümünü kaplamalarına rağmen varlıkları çok önemlidir. Sulak alanları topraklarımızın atar damarları olarak düşünebiliriz. Dünya Yaban Hayatı Fonu’nun raporlarına göre gezegenimizdeki sulak alanların yüzde 50’si son 100 yıl içinde yok olmuş durumda. Güncel verilere göre dünya genelinde sulak alanlar yeryüzünün yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor. Doğal bir sulak alan olan, başta su kuşları olmak üzere pek çok çeşit bitki ve hayvan türü için yaşam alanı sağlayan Alaçatı Sulak Alanı bu önemli ekosistemin önemli bir parçası olmasıyla büyük önem taşıyor.”
Katılıyor ve sürdürülebilir her projeyi desteklediğimi bir kez daha hatırlatıyorum.