Paylaş
Hayır...
Sadece siyasetteki normalleşmeden mi bahsediyoruz?
Hayır...
Şunu diyebilirsiniz; siyasette, bürokraside, kurumlar arasında ilişkilerde bir normalleşme olmadan insanlar arasında da olmaz.
Doğrudur...
Ama galiba bizim gerçekten sakinleşmeye, biraz nefes almaya ihtiyacımız var.
Biz gazetecilerin önünden her gün binlerce haber akıp gidiyor.
Bunlar içinde iyisi de var, kötüsü de...
Ancak bizi üzecek haber sayısı o kadar fazla ki, iyilere sıra gelmiyor.
Geçen gün bir arkadaşımla gece haberlerini izliyorduk.
İlk 10 haberde moralimizi yükseltecek bir tek haber bile yoktu.
Şehit haberleri, Musul operasyonu, Suriye’den içimizi acıtacak görüntüler...
Oysa bu ülkede güzel şeyler de oluyor, umut verici gelişmeler de oluyor.
Normalleşelim...
Bir an önce hem de...
Güzel haberler duymaya ihtiyacımız var.
İade-i itibar
SON kararnameyle bir yanlış düzeltilmiş oldu.
İzmir’in takip edilen internet haber sitelerinden biri olan “Ege’de Sonsöz”ün gazetesi için daha önce verilmiş olan kapatma kararı kaldırıldı.
Yani bir anlamda iade-i itibar verilmiş oldu.
Burada görev yapan arkadaşlarımızı tanıyoruz; ne FETÖ’yle, ne de bir başka illegal örgütle ilişkisi söz konusu bile olamazdı.
Bir yanlışlık yapılmış, isimler karıştırılmış, karar öyle çıkmıştı.
Bu yanlışın kısa sürede düzeltilmiş olması sevindirici...
Bu arada söylemeden edemeyeceğim.
Biz gazeteciler kadar birbirini eleştiren bir başka meslek yoktur.
Gazeteciliğin doğasında eleştirmek, sorgulamak vardır ama zamanı geldiğinde dayanışma da vardır.
Daha doğrusu biz böyle gördük, böyle yetiştik.
Elmayla armudun özellikle karıştırılmak istendiği bir dönemde haddini aşan, neredeyse bir iftira kampanyasına dönüştürülen suçlamaları üzülerek izliyorum.
Ve anlamakta zorlanıyorum.
Ege’de Sonsöz ailesine geçmiş olsun diyorum.
Bahane yaratmak lazım
ALAÇATI’nın balık yarışları pek meşhurdu.
Ben de her yıl niyet edip katılamayanlardanım.
Ama bu sefer Çeşme’de birden fazla yarış oldu.
Seferihisar’da da bir yarış yapıldı.
Valla benim takip ettiğim hangisiydi, bu yolda hangisini kaçırdım, bilemedim.
Ama olsun...
Duyduğuma göre ilgi hepsine de vardı.
Çeşme’ye gelmek için bahane yaratmak lazım.
Şu sosyal medya
SOSYAL medyaya itirazım yok.
Aksine desteğim var.
Ama arkadaş; her alanda olduğu gibi burada da adap, edep, nizam, etik, kural, nezaket, saygı hak getire...
Sevgi filan beklediğimiz yok da, en azından biraz saygı bekliyorsun.
Neyse...
Kendisine saygısı olmayandan saygı da beklememek lazım...
İki alkış alınca kendini Don Kişot sananlar mı dersiniz, iki aferin alınca kendini bulunmaz Hint kumaşı mı sananlar mı dersiniz?
Hepsi var...
Şunu söylemeliyim.
Sosyal medya giderek bir linç kültürüne dönüşüyor.
Nasıl gereksiz ilaç kullanımı bağışıklık sistemine zarar veriyorsa, giderek daha fazla sosyal medya da insanların ruh sağlığına zarar veriyor.
Fark ettim ki; sosyal medyadan uzaklaşmışım, hem de uzun zamandan bu yana...
Paylaş