Paylaş
Ben ilgiyle okudum. Moratti’nin sözlerinden alınacak çok ders var.
Ve elbette 2020 için yeniden aday olan İzmir’in bu sürecini yönetecek herkesin...
Ne diyor Lettizia Moratti...
“Biz özellikle öncelikle şehir olarak güçlü noktalarımızı tanıttık. Örneğin ben, Londra’ya gittim, derslere katıldım. 2012’de düzenlenecek olimpiyatlarla ilgili Londra’nın Paris’i nasıl yendiğini anlamak için... Nasıl bir yol izlediler, onu yerinde öğrendim. Başka bir şehri, bu konuda enternasyonal anlamda nasıl yeneriz, esas ona baktım. Ayrıca, Shangay’a da gittik, orası EXPO’yu nasıl kazandı, hangi koşullarda, ona da ciddi olarak baktık. Dersimizi çalıştık yani...”
Düşündüm de Milano’yla yarışta Lettizia Moratti gibi Londra’ya gidip ders çalışan, strateji öğrenen, bunları gelip ekibiyle paylaşan, buradan hareketle temayı güçlendiren bir proje ekibi kuran var mıydı? Hiç sanmıyorum... İzmir’in Milano karşısında neden kaybettiği, yarışa neden 1–0 geride başladığı, şimdi daha iyi anlaşılıyor.
* * *
Devam edelim...
“BIE’nin oy verme şekli, tamamen Birleşmiş Milletler uygulamasına benziyor. Biz konuya o tarafından da ciddi bakmaya çalıştık. Özellikle BM’ye de gidip, orada çalıştık. Oy verme şekliyle yakından ilgilendik BIE’nin...”
Ben Birleşmiş Milletler’e filan da gidildiğini zannetmiyorum. Hatta BIE’nin Birleşmiş Milletler gibi çalıştığının da farkında olduğumuzu zannetmiyorum. Sonra...
“İzmir’in diğer ülkelere, tek tek neler verebileceğini, proje boyutunda çok daha iyi anlatması gerekli. Sadece kendine değil, diğer ülkelere neler yapabileceğini anlatmalı. Bakın Milano bu konuda çok öndeydi. Sağlık konusu ilginç ve bunu bu şekilde açmalılar. İzmir’in teması üzerinden başka ülkeleri etkilemesi gerekiyor. Milano, bu anlamda diğer ülkelere neler yapacaklarını çok iyi anlatmıştı. Biz böyle kazandık.”
Galiba aynı sıkıntı yine devam ediyor. Herkesten aynı şeyi duyuyorum.
“Temamız çok güçlü ve çok farklı. Bugüne kadar hiç işlenmemiş bir konu...” diyorlar.
Temaya mı güvenmek gerekir, yoksa bu temayı işlerken ortaya koyduğumuz projelere mi? Şu bir gerçek ki, proje yoksa oy da yok... Bu çok net ortada...
* * *
Lettizia Moratti’nin sözlerinden ben “projelerinizi öne çıkarın” diye anlıyorum. Yanılıyor muyum?
Moratti devam ediyor:
“Bence İzmir’in artık farklı şekilde çalışması gerekir. Önce ülkelerin başbakanları ve sağlık bakanları ile iletişim kurulmalı. Bu ilişkiyi bizzat Başbakan ve Cumhurbaşkanı kurmalı. Sonra mutlaka dışişleri bakanları ile görüşülmeli. Paris’teki tüm konsoloslar çok önemli. Onlarla görüşülmeli. Yani kimse, bir tek kişi bile açıkta bırakılmamalı. Oy gizli olduğu için, herkesle görüşülmeli. Biz tek tek, tüm ülkelere gidip bakanlarla görüştük. Eğitim, tarım bakanlarıyla, akademisyenlerle, araştırma görevlileri ile görüştük, temamızın nasıl gelişeceğini, onlara nasıl yansıtabileceğimizi sorduk. Birlikte neler yapabiliriz, diye baktık.”
2015 yarışında belki bizim ekiplerimiz de dünyayı dolaştı, ama acaba doğru insanlar mı gittiler, doğru insanlarla mı temas kurdular?
Yoksa herkes “mış” gibi mi yaptı? Yani ziyaret edilmiş, konuşulmuş gibi mi düşündüler?
Neyse...
Tahmin ediyorum,
bu sefer daha farklı bir yol izlenecek. Daha doğru bir strateji belirlenecek. Daha profesyonel bir kadroyla yola devam edilecek.
Teşekkürler Ünal Ersözlü, teşekkürler Lettizia Moratti...
Oyların bölünmesi bizim aleyhimize
Son dönemde şöyle bir görüş var...
“EXPO’da aday sayısının fazla olması İzmir’in lehinedir. Oylar bölünür, İzmir aradan çıkar...”
Kağıt üstünde bizim lehimize gözüken gerçekte öyle midir?
Bana göre değil...
EXPO konusunda çalışmış, BIE yapısını iyi bilen kişilerle konuşuyorum.
Diyorlar ki...
“İzmir kadar Tayland’ın Ayutthaya, Rusya’nın Yaketerinburg, Brezilya’nın Sao Paulo ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentleri de iddialılar ve her şehrin anlatabileceği hikayeler var. Yani, işimiz 2015’ten daha zor. O zaman tek rakip vardı ve Milano EXPO’yu ilk kez yapmıyordu...”
Bu yoruma çok katılıyorum.
İzmir güçsüz demiyorum.
“Daha çok çalışması gerekir” diyorum.
Çünkü, aday her ülke farklı kıtaları ve coğrafyaları temsil ediyor. Her bölgenin kendine göre artıları ve eksileri var.
Ama hepsinin ortak özelliği; aday her kentin kazandığı taktirde EXPO’yu ilk kez yapacağı...
O yüzden işin çok kolay olmayacağını düşünüyorum.
Paylaş