Paylaş
Ve gerçekten öyledir.
Markanıza sürekli yatırım yapmanız gerekir.
Elbette parametreler bugünün dünyasında hep değişiyor.
Rakipler çıkıyor, piyasa şartları değişiyor.
Ama siz uzun vadeli düşünüp yatırım yapmaya devam ettiğinizde hep kazançlı oluyorsunuz.
Size bir örnek vereyim.
Folkart son yıllarda adından söz ettiren en önemli inşaat şirketlerinden biri...
Ağırlıklı İzmir ve çevresinde projelerinin olmasına bakmayın hacim ve ciro olarak belki de Türkiye’nin ilk birkaç şirketinden biri.
Folkart’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak ilk yatırımlarından bu yana kentle bütünleşmeyi ihmal etmedi.
***
Örneğin spora destek verdi.
İzmir’deki bütün futbol kulüplerine forma sponsoru oldu.
Örneğin sanata destek verdi.
Açılan sergilerle birçok sanatseveri buluşturdu.
Doğan Hızlan gibi Türk edebiyatının, sanat dünyasının duayeni bir ismi Folkart Sanat’ın Danışma Kurulu Başkanlığı’na getirdi.
Örneğin sosyal sorumluluk projelerine destek verdi.
KİTVAK gibi kanser tedavisini çok başarılı yürüten; çocuklarımız kadar ailelerine de destek olan bir vakfa maddi, manevi destekler verdi.
***
Bunların hepsi önemli ayrıntılar...
Folkart İzmir’in son dönem popüler olan yerlerinden Bademler’de yeni bir projeye başlıyor.
Geçen gün Mesut Sancak ile konuşurken; daha lansmana çıkmadan projenin yüzde 70 – 80’ini sattıklarını söyledi.
İzmir adına sevindim.
Geçen gün de yazdım.
İzmir nitelikli bir göç alıyor.
Bu ilgi de bunu kanıtlıyor.
Tabii bunu yönetmek devletin kurumlarına ve yerel yönetimlere kalıyor.
Ben İzmir’in geleceğinin bundan sonraki on yıllarda çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
***
Markaları büyütmek kadar algılarını da güçlendirmek önemlidir.
Zordur biliyorum ama iyi bir stratejiniz ve yol haritanız varsa markanızı uzun yıllar zirvede tutabilirsiniz.
Sürekli yatırım yapmak, markayı diri ve dinç tutmak zorundasınız.
Markalarını önemseyen ama bunu kentle paylaşan insanları, kurumları köşemde hep yazıyorum.
Çünkü her birini desteklemeye değer buluyorum.
Kurumlar, markalar büyürse, güçlenirse, değişime ayak uydurursa inanın Türkiye de büyür.
Ben bunun peşindeyim.
Ve markalarımıza iyi bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Mekanlar ve insanlar
GASTRONOMİ yükseliyor.
Artık genç ve başarılı şeflerimiz var.
Ve harika menüler ortaya çıkarıyorlar.
Hepsini takip ediyorum ve başarılı olanları destekliyorum.
Gastronomiye ayrı bir merakım var.
Dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Chaine des Rotisseurs’un üyesiyim.
Çok başarılı olan İzmir Gurme Guide’da hem mekanları, hem de bu mekanlara ruh veren insanları, şefleri takip ediyorum.
Bir kenti, bir bölgeyi, bir ülkeyi sadece ekonomisiyle, siyasetiyle anlatamazsınız.
Çünkü bir yanı hep eksik kalır.
O yüzden sanatı, sporu, gastronomi ve hayatımızı renklendiren, anlamlı kılan herşeyi eklemeniz gerekir.
Hep söylüyorum ve yazıyorum.
Yerel güzeldir; diye...
Gerçekten de lokal olanın, yerinde olanın kıymetini bilmek gerekir.
Elbette insanlarını da...
Köşemde bu insanlara, mekanlara hep yer veriyorum.
Çünkü her biri benim hayatımı zenginleştiren insanlar, mekanlar...
Yaşam onlarla her zaman daha güzel oluyor.
Zafer Kelek’i İzmirliler çok iyi tanır.
Deniz Restoran’ın yıllarca şefliği yaptı.
Sektörün en deneyimli isimlerinden...
Yıllarca İzmir’in en popüler mekanlarında çalıştı.
Yerel olanı en iyi bilenlerden...
Ürün seçimini en iyi yapanlardan…
Deniz Restoran’dan ayrıldıktan sonra kendine yeni bir mekan açtı.
Adını Zafer’in Yeri koydu.
“Hangi Zafer” diye kimse sormuyor.
Çünkü sektörün abisi, tanınmış, sevilen insanlarından biri olduğu için herkes “Zafer Kelek” olduğunu bilir.
Pandemi döneminde dostlarını hiç yalnız bırakmadı tabii dostları da onu...
İnsanlar mekanları yaratır; mekanlar da bir kentin ruhunu zenginleştirir.
İyi ki varlar...
Herkes kendi karantinası uygulasın
TAM kapatma olur mu; bilemiyorum.
Sanki 15 günlük bir kapatma iyi olacak gibi gözüküyor.
Fransa, Almanya tedbirlerin kapsamını genişletti ve süresini uzattı.
Diğer ülkelerde de benzer uygulamalar var.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonominin gerçekleri bu önlemlerin alınmasını biraz zorlaştırıyor.
Hükümetler için de zor kararlar...
Ama herkesin bu dönemde kendi karantinasını uygulaması en doğru çözüm gibi gözüküyor.
Türkiye nisanı iyi geçirmeli.
Yaza girerken sayılarını eskiden olduğu gibi 1000’li rakamlara kadar düşürmeli.
Yoksa hayal ettiğimiz gibi bir yaz geçirmemiz mümkün değil.
İyi uygulamalar biz de yapalım
ALMANYA Federal Eğitim Bakanı Anja Karliczek pandemi nedeniyle yapılamayan dersler yüzünden geri kalan çocuklar için 1 milyar euro ders yardımı sağlanacağını açıkladı. Ders yılı sonunda bütün eyaletlerde çocukların temel bölümlerdeki eğitim seviyesini ölçmeye yönelik testler yapılacak. Bakan, çocukların yüzde 20 ila 25’nin büyük ihtimalle çok, hatta dramatik biçimde çok geri kaldığını tahmin ettiklerini söylüyor.
Karliczek’e göre herşeyden önce destek verilmesi gereken hedef kitle orta öğretimden okul değiştirerek liseye gidecek veya orta öğretimden meslek eğitimine geçecek çocuklar olacakmış. Çocukları yeniden temel derslerde güçlendirmek için öğretmenlik eğitimi alan üniversite öğrencilerinden, emekli eğitmenlerden, eğitim alanında faaliyet gösteren vakıflardan ve özel dershanelerden faydalanabileceğini ifade etmiş.
Benzer bir uygulama Türkiye’de de olabilir.
Çocuklarımız gerçekten bu yıl çok zorlandılar ve desteğe ihtiyaçları var.
Paylaş