Liderlik kadar listeler de önemli

Siyaset yapan onlar; ben değilim.
Benim göremediğim detaylar olabilir tabii...
Ama gezen, halkın içinde olan, özellikle de seçim dönemlerinde sokaklarda olan bir gazeteci olarak yazıyorum.
O listeler var ya o listeler; en az ülkede esen rüzgar kadar etkili.
Türkiye gibi ülkelerde liderlerin performansları her şeyin önünde geliyor.
Örneğin AK Parti teşkilatlarını yakından izliyorum. Geçen sonbaharda moralsizlerdi, üstüne bir deprem de yaşandı.
Gerçekten de tarihimizin en sarsıcı depremlerinden biri oldu.
Binlerce insan öldü, evler yakıldı, şehirler ortadan kalktı.
O günlerde AK Parti tabanının morali daha da bozuktu.
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da enflasyon artıyordu ve hayat pahalılığı gündemin en üst sıralarına yerleşmişti.
İşte böyle günlerde liderlik öne çıkıyor.
Enerjisi düşmüş teşkilatların ayağa kalkmasında Erdoğan’ın etkisi önemliydi.
Sonuçlar Millet İttifakı’nı hayal kırıklığına uğrattı. Özelikle de CHP’de bu durum daha kuvvetli yaşanıyor.
Ama şunu da söylemek gerekir.
Kemal Kılıçdaroğlu da teşkilatları süreç konusunda inandırmıştı, hayal kırıklığının daha fazla oluşu da bundan kaynaklanıyor.
Liderlik önemli; seçimin galibini kutlamak da herkese düşer.
Ama ben yine tekrar ediyorum.
Bu seçimlerde de listeler kamuoyunun beklentilerini karşılamıyordu.
Örneğin CHP kontenjanların büyük bir kısmını İzmir’den kullanmıştı.
İttifak’ın getirdiği şartlar da üzerine binince teşkilatların istediği çok az isim listelerde yer buldu.
İlk sıralarda İzmir’i tanımayan isimlere yer verildi.
Bu da büyük tepki çekti.
Değişir mi bilemem.
Listelerde bu hassasiyetler dikkate alınır mı, bunu da bilmiyorum.
Ama sonuçlara etkisi olduğunu çok iyi biliyorum.

Daha açık yazayım

“Ben listeye koydum, seçmen oy verecek” demekle olmuyor. Eğer böyle bir liste yapılıyorsa, seçmenin de ikna edilmesi gerekir.
İkincisi...
Bu kontenjanlar neden kendi şehirlerinden aday olmuyorlar? Eğer pozitif katkıları olacağı düşünülüyorsa bence doğup büyüdükleri şehirlerde kaldıraç etkisi çok daha yüksek olmaz mı?
Üç...
Bu vekillerimizi seçim sürecinde görmedik, acaba bir sonraki seçime kadar kentle bağlarını nasıl kuracaklar, gerçekten bunu da merak ediyorum.

Güven ve istikrar önemli

Galatasaray’ı tebrik ederim.
Bu sezon iyi ekip kurdular ve bunu sahaya yansıttlar.
Zaten bu istatistiklere de yansımış durumda.
Bu sezon Avrupa’nın beş büyük ligi ve Süper Lig’de mücadele eden 117 takım arasında maç başına en fazla şut çeken ekip Galatasaray olmuş.
Süper Lig tarihinde bir takımın başında en yüksek galibiyet yüzdesi yüzde 76.5 ve puan ortalaması 2.4 ile yakalayan Türk teknik direktör Okan Buruk olmuş.
Yani istikrar yine kazanmış.
Fenerbahçe’ye gelince...
Başkan Ali Koç eleştiriliyor.
Belki ilk başta teknik direktör seçimlerinde yanlışlar, eksikler olabilir.
Ama şimdi takımın başında dünya çapında bir teknik direktör Jesus var.
Türkiye gibi bir ülkede, hele konu Fenerbahçe olunca ikinciliğin bile başarısızlık olduğu dikkate alınırsa taraftar önce yönetimin istifa etmesini sonra da Jesus’un gönderilmesini isteyecektir.
Bence öyle değil.
Jesus gibi hocalar Türkiye’ye kolay gelmiyor.
Geldiğinde de şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Takımı, camiayı şimdi daha iyi tanıyor ve gelecek sezon daha iyi bir oyuncu seçimiyle Fenerbahçe daha iyi olacaktır.
Güven ve istikrar önemli...

Hayat siyasetten ibaret değil

Siyasetçilerimize birkaç tavsiyem var.
Gerçekten yoruldular, yoğun bir kampanya süreci yaşadılar.
Bir süreliğine siyaset yerine hayatı konuşsunlar.
Rakipleri eleştirmek yerine biraz da kendilerine baksınlar.
Ama daha çok yakın çevrelerine, ailelerine, dostlarına baksınlar.
İnanın onlara da bize de iyi gelecek.
Siyasetçi dostlarımla sohbet ettiğimde bunu hatırlatıyorum.
Eskiden siyasilerle siyaset dışında da konuştuğumuz konular olurdu, bunlar azaldı.
Hatta siyaset dışında hiçbir şey konuşamaz hale geldik.
Oysa hayat siyasetten ibaret değil.