Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmak mümkün

ŞARKICI Deniz Seki cezaevinden çıktı ve bir gün sonra kameraların karşısına geçti.

Haberin Devamı

Ve dedi ki:
“Yaşadıklarımı hiç hak etmedim. İşlemediğim bir suçtan dolayı 3 yıl yattım. Çok ilginç bir deneyimdi. Çok güçlü bir kadınmışım, çok farklı şeyler öğrendim. Orada çok küçük şeylerle mutlu olup, burada küçük şeyleri dert ediyoruz. Mutluluğa söz verdim.”
İnsanın özgürlüğünden daha değerli bir şey yoktur.
Bundan sonra Deniz Seki’yi en iyi bildiği, en iyi yaptığı işi yaparken görmek isterim.
Basın toplantısında uzun ve çok duygusal bir konuşma yaptı. Ama benim en çok bu satırlar ilgimi çekti.
Neden mi?

***

Çünkü Deniz Seki doğru söylüyor.
İnsan bazen günlük hayatının dışına biraz çıktığında, bazı şeylerden mahrum kaldığında, uzaklaştığında ya da elindekileri kaybettiğinde bu duyguyu daha iyi anlıyor.

Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmak mümkün

Küçük şeyler, küçük mutluluklar...
Hayat akarken hep daha fazlasını istiyoruz, daha fazlası ve en fazlası...
Daha büyüğü, ondan da büyüğü ve en büyüğü...
Bitmeyen bir yarış...
Kaçımız yatağa yattığımızda günlük bir özeleştiri yapıyoruz, kaçımız biraz mola vermemiz gerektiğini, nefes almamızın doğru olacağını düşünüyoruz?
Belki aklımıza geliyor ama kabul edin çok çabuk unutuyoruz.
Kendimize verdiğimiz sözleri çabuk unutuyoruz.
Ve bir sonraki bizi sarsan olaya kadar hatırlamıyoruz bile...
Sonra...
Yaşanan o olayla birkaç gün yine kendimizi sorguluyoruz, yaşamı ağırdan alıyoruz.
Ama o akış, o anlamsız rekabet, o önleyemediğimiz egomuz bizi yine o temponun içine sokuyor.
Yine daha çok istiyor, yine daha fazlasını istiyor ve yine en iyisi, en büyüğü, en fazlası bizim olsun istiyoruz.

***

Haberin Devamı

Elbette küçük şeylerin bizi mutlu ettiğini anlamak ya da hatırlamak için özgürlüğümüzü kaybetmemize gerek yok.
Ama bunun için sorgulama odasına bizi üzen, sarsan olaylardan sonra değil; her akşam girmemiz lazım.
Küçük şeyleri dert edenlerden olmayın, küçük şeylerden mutlu olmaya bakın.
İnanın zor değil.
Yalnızca bakış açısını değiştirmeye ihtiyaç var.

 
Emeklilikte hobi olmaz

BEN çevremde çok işitiyorum.
“Emekli olayım da, bugüne kadar yapamadıklarımı sıraya koyup yapacağım...”
Yani hobiler...
İyi arkadaş da, hobiler emekliliğe bırakılacak şeyler mi?
Bizde emekli olunca, eve çekilince insanlar sudan çıkmış balık gibi oluyorlar, ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
O hobiler hayatın akışında sana eşlik etmemişse, belli bir yaştan sonra da zaten seninle birlikte olmuyor.
Siz siz olun, bugünün işini yarına bırakmayın.
Sevdiğiniz şeyleri işinizle birlikte yapın.
Vakit istenince her şey için var.
Ve yaratılır.

 
Hayatı sanalda yaşanlar bazıları

BİR de sonradan yazarlığa soyunanlar var.
Kitap yazsalar başımın üstünde yerleri var.
Ama bu arkadaşlar Facebook yazarları...
Şöyle yapıyorlar.
Sabah kalkıyorlar; çaylarını, kahvelerini içiyorlar, sonra bilgisayarının başına geçiyorlar.
Biraz gündeme, olaylara bakıyorlar, yazıyorlar da yazıyorlar...
Artık Allah ne verdiyse; nasıl olsa internetten ceza almak yok, hesap verdiğin yerler yok, birkaç tebrik aldın mı, daha da cesaretleniyorlar, ellerinde bazen satır, bazen balta doğruyorlar...
En ufak eleştiriye tahammülleri yok; her konuda fikir sahibi maşallah hepsi, valla doktordan fazla doktor, mühendisten fazla mühendis, en fazla da gazeteci hepsi...
Eleştiriyorlar ama eleştiri kaldırmıyorlar.
Eğer kafalarını bilgisayardan kaldırabilirlerse biraz dışarı çıkıp nefes alıyorlar, sonra gelip yine masa başına gömülüyorlar.
Facebook yazarlığı gecenin ilerleyen saatlerine kadar, bazen de sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyor.
Herkese saygım sonsuz.
Ama arkadaş kimseye hesap vermiyorlar, yasal boşluklardan yararlanıyorlar, her türlü iftira, her türlü hakareti yapıyorlar, bunlar da kesmeyince hedef gösteriyorlar.
Alışığız da...
Bıktık artık...
Hayatın kendi eksenleri etrafında döndüğünü zannediyorlarsa yanılıyorlar.
Hayat sosyal medyada dönmüyor.
Biraz da gerçek hayata dönsünler.
Ve kendilerine baksınlar.
Biraz aynanın karşısına geçip özeleştiri yapsınlar.
Aynanın karşısında gördükleri o yüzden kendileri bile memnun olmayacaktır.
Çünkü bunlar kendileriyle bile kavgalı, başkalarının mutsuzluğundan mutlu olan tipler...
Taktığımızı, takip ettiğimizi filan zannetmesinler.
Toplumsal bir ruh halini ortaya koyduğunu için yazıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları